Yazdan mı, Ramazandan mı çok anlayamadım. Ama ortada öyle bir görüntü var ki sanki önümüzdeki senenin baharında yerel seçimler yokmuş gibi.

 

Siyasetin üzerine ölü toprağı serpilmiş, yerel seçimler adına yapılan her hangi bir çalışma, muhalefet, politika üretme yok denebilecek bir düzeyde.

 

Güncel sorunlar etrafında dönüp dolaşılan, seçimlerle beraber Büyükşehir olacak olan ancak henüz Büyükşehir sıfatını almamış olan memleketimizde ramazan sonrası hareketlenmesini beklediğimiz siyasi atmosferi ve siyasi aktörlerin kimler olacağını merakla bekliyoruz.

 

Ak Partinin yapmış olduğu son açıklama ülke genelinde Belediye Başkan adaylarını ağustos ayı içinde açıklayacakları yönünde oldu. CHP içinde de buna benzer bir tutum sergileneceği daha önceki açıklamalardan anlaşılıyordu.

 

Bu gelişmeler aday adaylığı için nabız yoklayanların bir an önce meydana çıkmasını ve görünür olmasını hızlandırıcı gelişmeler.

 

BÜYÜKŞEHİR İÇİN BÜYÜK ADAYLAR

 

Seçime az bir zamanın kaldığı bugünlerde ilginçtir ki, kamuoyu önünde neredeyse hiçbir ismin adı zikredilmiyor. Yani şahıs olarak kimin aday olacağı, aday olması gerektiğine dair açıkçası ne bir tartışma nede kulis yoğunluğu mevcut.

 

Bana denk gelmedi ama çevremdeki insanlara telefonla anket yapıldığı ve Belediye Başkanı olarak kimi görmek istersiniz sorularında Hüseyin Çelik ve Bekir Kaya’nın isimlerinin sorulduğunu duydum.

 

 Ak Partinin aday açıklama gündemini bu kadar öne çektiği bir süreçte adaylarının parti içinden ve en az genel merkez kademesinden ya da milletvekilleri arasından olabileceği ihtimalini kuvvetlendiriyor. Bu durum da hali hazırda ki parti dışından aday adayı olmak isteyen bürokrat ve iş insanlarının önüne bir set çekip, aday adayı enflasyonunu ortadan kaldırabilecek bir gelişme gibi duruyor.

 

Özellikle 3. dönemleri dolan Ak partili adayların Belediye seçimlerine kaydırılacağı bekleniyorken, bu durumda olası bir kabine değişikliğinde içinde Van’da olan yeni büyükşehirlere bakanlık kontenjanı verilmesi gibi bir son dakika sürprizi olabilir.

 

ADAYLAR VE PROJELER

 

Adaylar er ya da geç belirlenecek ve vatandaşlar olarak bizler sandığa gidip oylarımızı istersek kullanacağız. Ancak Büyükşehir olan bir Van seçmeninin önüne klasik projelerle ve büyükşehir öncesindeki savunularla çıkmak çok büyük bir haksızlık olacaktır.

 

Büyük projelere ihtiyaç duyuyoruz,  büyük projeler derken Türkiye’de demode olan ve Van’da henüz olmayan büyük ölçekli AVM gibi  projelerden bahsetmiyorum. Alt yapı sorununu en aza indirecek, toplu taşımayı kentin üzerinde ki bir yük olmaktan çıkararak revize edecek, istihdam alanlarıyla beraber bunun altyapısını hazırlayacak, girişimciliği ve yatırımcılığı teşvik edecek, Van’ın dokusuna, tarihine ve kültürüne sahip çıkacak,  kenti bir bütün olarak ele alabilecek yeni tarz bir belediyecilik anlayışına fazlasıyla ihtiyacımız var.

 

İlçe belediyeleri dahi son derece önemli ve etkin yönetilmesi gereken yapılar halini alıyor. Burada yine adayların niteliği ön plana çıkıyor. Geçenlerde bir iftar sonrası çay içtiğimiz Sinan Hakan Gevaş’tan belediye başkanı aday adayı olmayı düşündüğünü dile getirdiğin de, kendisine parti konusunda düşündüğü partinin kendisinin adaylığına dair en ufak bir tereddüt yaşaması durumunda muhakkak suretle bağımsız aday olmayı gündemine alması konusunda ısrarcı oldum. Gevaş için bu nitelikteki bir adayın varlığının, Gevaş’a ciddi anlamda katkı yapacağına dair düşüncelerimi kendisiyle paylaştım.

 

MARAŞ CADDESİ BİR AÇIK HAVA AVM’Sİ

 

Bir proje olarak bu AVM konusuna dönmem gerekirse Van’da yerel siyasetin kısır döngüsüne takılan AVM yapılması hususunu Vanlılar inisiyatif alarak kendi girişimcilik kabiliyetleri ölçüsünde çözdüler. Nasıl mı? Bugün Maraş caddesi düzensiz bir açık hava AVM’si çizgisinde gelişim göstermektedir. Cumhuriyet caddesi de şehrin finans kurumları ve kuyumcularıyla önemli bir yükü yüklenmiş vaziyettedir.

 

Yeni adaylar bir AVM veya benzeri bir projeye soyunacaklarına bunu özel sektöre bırakıp Van’ın ticaret merkezlerini yönetilebilir ve düzenli bir açık hava AVM’sine dönüştürmeyi kesinlikle gündemlerine almalılar.     

 

Büyük Şehirlerin büyük dertleri olur misali, her şeyden önce seçilecek yeni büyükşehir belediye başkanının kurucu başkan olacağını göz önünden uzak tutmamak ve büyükşehir yapılanmasının alt yapısıyla görev süresinin önemli bir bölümünü geçireceğini de unutmamak gerekli.

 

BÜYÜKŞEHİR DEMEK VİZYON DEMEK!

 

Herkesin kabul ettiği bir şey var ki o da, büyükşehir belediyeciliğinin güçlü bir vizyona dayanması gerektiğidir. Biz maalesef içinde çırpınıp durduğumuz kentsel sorunlarla ister istemez bir vizyon daralmasının içinde de kendimizi bulabiliyoruz. Ama büyükşehir belediyeciliği gerek kaynakları gerekse etkinliği bakımından dinamik ve nitelikli bir insan kaynağını yapılanmasını da zorunlu kılıyor.

Vizyoner adaylar ve vizyoner projelerin yarışmayacağı bir büyükşehir seçimi Van’ı ileri götüremez. Alt belediyeleri kısırlaştırır, halk büyükşehir belediyesi aracılığıyla sahip olacağı yeni hizmet ve yaklaşımlardan ciddi anlamda mahrum kalmış olur.

 

SÜRDÜRÜLEBİLİR ŞEHİRLER VE YAŞAM LABORATUVARLARI

 

Üzerimizdeki kentsel geri kalmışlıktan bir an önce kurtulmak durumundayız. Dinamik bir şehir olarak kentsel sorunların çözümünde dünya yaklaşımlarını ele almalı ve yerel katkılar yaparak çözüm önerilerimizi sıralamalıyız.

 

Son zamanlarda fırsat buldukça dünyada ki kentsel sorunlara karşı ne gibi çözümler bulunduğunu ve bir şehrin nasıl olması gerektiğine dair makale ve yazıları inceliyorum.  Ortak akıl, bilimsel destek, teknoloji, AR-Ge çalışmaları ve halk katılımı gibi unsurlarla bir çok şehir yeniden yapılanıyor ve sorunlarının üstesinden kendi dinamikleriyle gelebiliyor.

 

Yaşam laboratuvarları konsepti  adı altında yapılan çalışmalarla aynen akıllı evler mantığında olduğu gibi çok daha büyük bir modelle akıllı şehirler uygulamaları yaygınlık kazanıyor. Yaşam laboratuvarları denen olgu mevcut teknolojileri kent insanının ihtiyaçları ve öncelikleri doğrultusunda kentlilerin yaşam merkezine oturtmak ve standartlarını yükseltmek adına uygulanan Avrupa merkezli bir yaklaşım.

 

Bunun yanı sıra yine kentsel sorunlara çözüm arayışları ve kendi kendine yeten ve üreten bir yapı kapsamında sürdürülebilir şehirler yaklaşımları da sistematik olarak dünyada ön plana çıkmış vaziyette. Bunları detaylı olarak belki aydınlatıcı olur düşüncesiyle başka bir yazıya konu etmeyi düşünüyorum.

 

Yalnız unutmamalıyız ki kentleri dünden bugüne kadar gelen yaklaşımlarla ve anlayışlarla yönetmek artık mümkün gözükmüyor. Yeni bir vizyona, kentin ekonomik ve sosyal çehresini dönüştürecek ulusal ve uluslararası işbirliklerine ve vatandaşların bu sürece yapıcı katkı sunmalarını teşvik edecek uygulamalara fazlasıyla ihtiyaç duyuyoruz.