Geçtiğimiz Mart ayı sonunda Siirt’te ‘3.Siirt Kitap Fuarı’ yapıldı. Siirt’te fuar olduğunu duymayan kalmadı neredeyse.

 

Türkiye’nin önde gelen birçok yazarının katıldığı Kitap Fuarı’nı neredeyse tüm Türkiye yakından takip etti.

 

Fuarın bu kadar popüler olmasının sebebi öyle ‘olmazsa olmaz’ yazarların Siirt’teki fuara katılmış olması değildi elbette. Daha fuar başlamadan sosyal medya Siirt Kitap Fuarı ile ilgili paylaşımlar ile sallandı. Hatta fuara günler kala ‘twitter’ üzerinden Kitap Fuarı için açılan #HerKitapYeniBirSiirt başlığı ‘Top Trend’ (TT) bir diğer deyişle Türkiye’nin en çok konuşulan 2’inci konusu oldu. Sosyal medya üzerinden, Siirt ili ve Kitap fuarının tanıtımı geniş yankı bulurken, binlerce kişi #herkitapyenibirsiirt etiketi altında Siirt’i ve Kitapları konuştu. 29 Mart’ta kapılarını açan fuar devam ettiği süre boyunca da dikkat çekti.

 

***

 

Van da 2’inci kez Kitap ile buluşuyor bu yıl.

İlki 2013 yılında yapılan fuarı Van çok özlemişti…

“Bir daha yapılır mı?” diye merakla beklediğimiz fuarın bir kez daha gerçekleştiriliyor olması kent adına cidden önemli.

Kadim kent Van’ın bu noktada Siirt gibi ilden çok daha ses getiren organizasyonları düzenleyebilecek potansiyele ve zenginliğe sahip.

Buna rağmen Van’da Valilik eliyle düzenlenen birçok fuar Valiliğin elini çekmesiyle ya iptal olmuş ya ihtişamını yitirmişti.

Oysaki olması gereken bu tür kültürel ve diğer organizasyonlarda büyükşehir ve ilçe belediyelerinin elini taşına altına koymasında.

Kitap fuarında da böyle oldu. Van Büyükşehir Belediyesi kaldığı yerden devraldı. Kitap Fuarı en nihayetinde 22 Nisan Cuma günü kapılarını açıyor.

 

***

 

Ama…

Fuarın yeniden hayata geçiyor olması noktasında Büyükşehir’in çabasının takdir edilmesi gerektiği gerçeği ile birlikte artısıyla, eksisiyle konuşulması ve tartışılması gerektiğini de es geçmemek gerekiyor.

Zira dün gönderilen fuar programına baktığımda, daha başlamadan bazı eksikliklerin bariz bir şekilde göze çarptığını söylemeden edemeyeceğim.

 

***

 

Bir kere…

 

İlk fuarda 2’incisine göre Türkiye çapında çok daha tanınmış, kaliteli eserlerin yazarlığını yapan isimler Van’a davet edilmişti. Bu fuar programına bakıldığında; Şükrü Erbaş, Feridun Andaç ve İsmail Beşikçi gibi isimlerin dışında çok da vatandaşın yakından tanıdığı isimler yok. Elbette ki her bir yazar kendince bir şaheserin sahibi lakin kitap fuarlarını ve fuarın yapıldığı kenti öne çıkarmak için çok daha ‘bilindik’ isimlerin olması gerektiği bir ‘raconu’ var bu işin de…

 

Van öyle sıradan bir kent değil. Van’ın bu noktada adından söz ettirecek bir organizasyonu gerçekleştiriyor olması gerekiyordu. Zira Van, her yönüyle ‘önemli’, hele de şu süreçte öne çıkan, çıkması gereken bir kent. Baktığınızda tarih seçiminde de önemli bir detay gözden kaçmış gibi görünüyor. Zira Van ile neredeyse aynı haftada yani 16-24 Nisan arasında İzmir Kitap Fuarı gerçekleşiyor. Bu da tüm isimlerin orada yoğunlaştığı, gözlerin oraya çevrildiği anlamına geliyor…

 

Önemli eksikliklerden birisi de adı ‘Van’ olan fuarda Van’ın biraz dışarda tutulduğu. Hazır gözler Van’a çevrilmişken ve fuar Van’da gerçekleşiyorken Van'ın kültürü, edebiyatı, sanatı, zenginliklerle dolu tarihi dâhil edilemez miydi? Ama ‘Van’ adıyla gerçekleşen hiçbir etkinliğe rastlamadım programda.

 

Öte yandan paydaşlar arasında yer almayan Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin fuar kapsamındaki panel, söyleşi ve programlara dâhil edilmediği de dikkat çekiyor. Yüzüncü Yıl Üniversitesi en azından ‘Edebiyat Fakültesi’ nezdinde bir şeyler söylemeliydi. Tabi bu noktada nasıl bir diyalog ortamı gelişti bilmiyorum. Şu sıralar YYÜ’de önemli paneller düzenleniyor… Urartular tartışılıyor, Ercişli Emrah adıyla paneller yapılıyor; Van’ın kültürü ve tarihi masaya yatırılıyor ve daha birçok etkinlik akademik boyutlarıyla tartışılıyor. Haliyle bu fırsata dönüştürülüp Van’ın ve birçok ziyaretçinin de katıldığı bu söyleşilerden birinde Van’ın atasözlerinin, lakaplarının, manilerinin, türkülerinin, kültürünün ve diğer zenginliklerinin de olduğu ‘edebi’ yönüyle irdelenmeliydi. Olmaz mıydı ki?

 

***

 

Tüm bunlara rağmen Van Kitap Fuarı her yönüyle sahiplenilmeli ve desteklenmeli diye düşünüyorum... Birçok şey olmasa da;

Fuarda Yaşar Kemal var, Bediüzzaman Said-i Nursi var, Ehmedê Xanî var…

İçimizden birisi olan Xalid Sadinî var.

Olsun da…

Bun rağmen kitap fuarı ile ikinci kez bir araya gelen bir kentte daha çok eleştirmek için daha çok tecrübe edinmemiz gerektiği kanaatindeyim. Fakat bu noktada yeniyiz diye bir şeyleri de yeniden keşfedeceğiz diye bir şey de yok.

Günümüzde en iyisinden yazarları, en büyük şaheserlerin ustaları davet etmek, konuk etmek zor değil…

Yine her yönüyle kültür, sanat, tarih bakımından ‘zengin’ bir kent olan Van, enine boyuna konuşulabilir, tüm söyleşilerin ‘ana’ gündemi haline getirilip gözlerin ‘Van’a çevrilmesi sağlanabilir…

 

***

 

Yarın sayısız kitap Van TSO altında kitapseverlerle buluşacak.

İlla ki her Vanlının kendinden bir şeyler bulacağı bu kitabı sahiplenmek her Vanlının boynunun borcu…

Biz de hem fuarı, hem kitabı sahiplenip hem de daha iyisi için desteğimizi esirgemeyelim.

Ne olursa olsun kitaptan zarar gelmez.

O halde haydi Kitapla ‘Barış’maya!

 

Not: Biz de Van Kitap Fuarı’nı twitter üzerinden #KitapBarışVan etiketiyle fuar boyunca gündemde tutabilir miyiz acaba? Bi deneyelim…