Yüce Allah(c.c.) Anne Babamdan razı olsun ki ilk okuldan sonra beni
Medrese tahsiline gönderdi, Ortaokulu dışarıdan bitirdim, liseyi okudum,
imam-Hatip lisesinin fark derslerini dışarıdan verdim. Lisans olarak Eğitim
Fakültesi Kimya bölümünden mezunum.
1987-93 yılları arasında İmam-hatiplik yaptım, sonraki
memuriyetimi 2015 yılında kadar öğretmen olarak sürdürdüm ve 28 yılık
hizmetimle emekli oldum.
Bunu anlattım ki anlatacaklarımı inandırıcı bir kanaatle okuyasınız.
İnsan profilimizde bu iki kesim insanın rolü paha biçilmezdir.
İmamlığımın ilk yıllarını hatırlıyorum, cemaatimiz iki yılda 3 kişiden 19
kişiye çıkmıştı. Üstelik öğrenci olduğum için beş vakit ezan bile
okuyamıyordum, müftülük o konuda bana ruhsat vermişti.
50 hanelik bir köyle geçici görevle çalışıyordum. Bu iki yılda 3x7=21
metrekarelik bir medrese ve 700 metrekarelik bir arsa üzerinde 2+1 imam
evi için lojman yaptırmıştık.
Sabah dersine 25 erkek, ikindi sonrası 25 kız öğrencileri derse
geliyordu. Dersimizi tamamlandıktan sonra çocukların seviyesine uygun bir
dini hikaye paylaşır ondan çıkarmamız gereken dersi izah ediyorduk.
Bir gün köyün 16 genciyle hücrede bir arada sohbet ediyorduk,
köyün eski imamı duygulanarak, “Allah senden razı olsun, ben bu
gençlerle bir araya gelmekte zorlanıyordum, senin üniversite
talebesi olman ve İslam ahlakıyla muamele etmen bu gençleri bir
araya getirmekte etkili oluyor’’ Demişti. Bir gün camiye gelmeyen bir
genç olsa akşamları birkaç kişi toplanıp evine gidiyor, halini soruyorduk.
Sonradan başka bir köye gittim, buraya evimi götürememiştim,
haftanın bazı gönleri gitmeme rağmen köylülerim gayet mutluydular. Bir
gün ilçe müftüsü bir köylüme “hocanız göreve geliyor mu?” diye
soruyor, o da diyor ki, “her gün görevinin başındadır.” Müftüm sonra
bana dedi ki, “yahu sen bu köylülere ne yapmışsın ki sen zarar
görmeyesin diye yalan söylüyorlar.”
Öğretmen atamam yapılıştı ama cemaat benim gitmemem için çok
uğraştı fakat ben istişareyle karar verdiğim için öğretmenliğe geçtim.
İmamlık yıllarım manen en bereketli yıllardı, bazen keşke diyanetten
ayrılmasaydım dediğim de oluyordu. Bir meslek düşünün yaptığın her işte
hayır var, daha ne olsun.
Ama ne yazık ki imamlarından şikayet eden birçok kimseyi de
gördüm. Gerçekten imamlar İslami ahlakın abidesi olabilirlerse toplumun
manevi değerleri daha yaşanır ve dinamik olur kanaatindeyim.
Öğretmenliğe gelince özellikle sınıf öğretmenliği, galiba insan
hayatında yerini dolduracak başka bir aktör yoktur, belki bir derece anne-
baba yerini alabilir.
Peygamberimiz buyuruyor ki; yedi yaşına kadar çocukları sevin, yedi
ile 14 yaşları arasında onları eğitin, ondan sonrada onlarla istişare edin.
İşte bu eğitim sisteminde eskiden 5 yılı şimdi ise 4 yılı sınıf
öğretmenlerinin eli üzerinde tecelli oluyor. İyi bir öğretmen öğrencisini
adam eder, yetersiz öğretmen öğrencini yamuk yumuk yetiştirir, gel de
ayıkla pirincin taşını.
Tabi ki orta öğretimde de öğretmen yine önemli, ama sınıf
öğretmeni kadar değil tabi. Hal böyle olunca nitelikli öğretmen toplumun
geleceğini şekillendirir denilebilir. Doğu güneydoğuda çalışan öğretmenler
üzerinde bir araştırma yapılsın, nerdeyse yarısı mesleğini gel git usulü
yapıyor, politik etiketle öğretmenlik mesleğini icra ediyor, gençlerimizin
iman ve edepten uzak örgüt teraneleriyle yetişmesini sağlıyor. Hatta bazı
imamlar dahi bu ucuz duruşa katkı veriyor.
Asıl mesele şudur, biz ciddi anlamda öğretmen yetiştirebiliyor
muyuz? Mesleği icra ederken yetersiz olan öğretmeni görevden almamız
mümkün mü? İşte bu iki sorunun cevabını verirken sesimiz kısık çıkıyor.
Biz başarılı imam hatip yetiştiremediğimiz gibi başarılı öğretmen de
yetiştiremiyoruz maalesef.
Yaptığım bir araştırmaya göre dünyanın her yerinde öğretmen
sözleşmelidir. İşlevini yerine getirmediği anda sözleşmesi yenilenmez.
Çünkü başarısız öğretmen başarısız öğrenci yetiştirir, o da toplumun
başına bela olur.
Onun için şöyle manidar bir ifade var; “öğretmen ve imam
yetiştir gerisine karışma” gerçekten de haklılık payı vardır.
Okulda hak, Camide hak üstünse ,
Hayatın içinde de hak üstün olur.
Hak ve adaletin üstün olduğu bir ülkenin vatandaşı daha mutlu, daha
huzurlu olur, sırtı yerine gelmez, bence siz ne dersiniz?
Bu iki mesleği mercek altına almak lazım.