Talebem ve şuanda üniversite öğrencisi Helbestvan Sadredînê Rojkayî'nin bana sms yoluyla havale
ettiği bu nuwaze mesaj ile başlamak istedim yazıma.
"Çoğu zaman çocukça şiirler
yazdım sırf içimdeki çocuk
ölmesin diye. Ama anladım ki
bunca çabam nafile
çünkü dışımdaki çocukların
tek tek öldürülmesiyle
sıra bir gün
içimdeki çocuğa da gelecek."(Sadredînê Rojkayî)
Evet milenyumu geçeli on beş yıl olalı dünya hayli yol kat etmiş görünüyor. -Geriye dönüşü olmayan
200 milyar dolarlık Mars projesi- gibi projelerin yürürlüğe girdiği şu zamanda dahi Cizîr, Silopî,
Nûsaybîn, Sûr, Yenişehir, Dargeçit ve şimdilerde Yuksekovalarda maalesef bir milenyum gerisi
zamanında bile olmayan uygulamalar ile karşı karşıya kalmış bir milenyum sonrası.
Ne olmuş oralarda kimseye duyurulmamış. Havuz doldurulmuş menfaat ve yalana. Biz söyleyelim:
halka eziyetin her türlüsü reva görülmüş, ırkçılığın her rengi işlenmiş, insaniyetin her hücresi ayaklar
altına alınmış, yalanın, iftiranın her karesi yazılmış ve algının her zerresi işlenmiş oralarda.
İşlenmiş ki sivil çocuk, genç ve yaşlı ölümleri reva görülmüş, yaralı beden tedaviden uzak kalmış,
maalesef –medyanın da gündemine oturan- cesede sürüklemeli işkence filmi çekilmiş ve hepsine eski
söylem ile şaki ismi verilmiş.
Ve bu mevzubahisler bir Müslüman ülkesinde olmuş...
Ey mukaddes İslam seni ucuza satanlardan davacı ol! Biliyoruz ki Üstad Bediüzzaman demiyor
mu:"İslamiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir; göz yummakla gece olmaz. Gözünü
kapayan, yalnız kendine gece yapar! "
İşte ey dinimizin emirlerine karşı devekuşu olanlar! Rahmetli Ahmet Kaya’yı da anarak “varın zulmün
farkına!” diyoruz.
Dinimizin şu vecibesi her şeyi netleştiriyor: "Sizden biri bir kötülük(zulüm) gördüğünde gücü yetiyorsa
eliyle düzeltsin, yetmezse diliyle düzeltsin, onu da yapamazsa, hiç olmazsa kalbiyle buğz etsin. Fakat
bu, imanın en zayıf mertebesidir".(Muslim, Tirmizî, Ebû Dawûd)
Ey kendini ve mensubiyetini wenda etmiş adamlar! Ve ey yalan ve karalama ve algıya teveccüh etmiş
havuz! Maalesef şu hadisi şerife göre imanınız sıkıntıdadır.
Şair Sadredînê Rojkayî'nin de dediği gibi: "... çocukların tek tek öldürülmesiyle sıra bir gün içimdeki
çocuğa da gelecek."
Metînê K.Dilxêrî ise şöyle diyor: "Ey kendini ve mensubiyetini kaybetmiş adamlar! Gözünüz kapalı
olduğundan bir gün sıra size de gelecek...."
Son olarak:
"Bizler kız çocuklarımızı 17-18inde kocaya verirken
tüm dünya bize barbar diyor.
Fakat onlar bizim kız çocuklarımızı 7-8inde toprağa verirken
tüm dünya onlara kahraman diyor.
Şimdi anlamadığım konu şu:
'Yuva kuran mı yoksa yuva yıkan barbardır'?" (Sadredînê Rojkayî)