“Öğüt verecek insana değil, örnek olacak insana ihtiyaç var. Fetva veren çok olur ama takva ile yaşayan zor bulunur.” (Mevlana)
Van Büyükşehir Belediyesi ile birlikte, Van’ın 3 merkez ilçesinden 2’si de kayyum bir başka deyişle başkan vekilleri tarafından yönetiliyor. Artık kayyum meselesi tartışılmıyor. Belediyelerde yeni bir yapılanma yeni, yeni örgütlenmeler oluşuyor. Hatta yeni yönetimin yeni hizmetlerine dair ‘basın bültenleri’ mail kutularımıza düşmeye başladı bile.
Vali İbrahim Taşyapan’ın büyükşehir belediye başkan vekili olarak görev yaptığı belediyede, yılların belediyecilik tecrübesini bulunduran Mehmet Yaşar’ın Genel Sekreterliği ile birlikte boşalan daire başkanlıkları koltuğu da bir bir doldurulmaya başlandı.
Sayın Taşyapan’ın aynı zamanda 1 milyonu aşkın bir nüfusun Valisi olma görevi ve sorumluluğunun büyüklüğü düşünüldüğünde aynı zamanda bir büyükşehir belediye başkanı olarak kentin tüm dertlerine yetişmesi kendisine büyük bir yük. Haliyle bu noktada büyük iş Genel Sekreterlik makamına düşüyor. Genel sekreter deyip geçmemek gerekiyor. Bilindiği üzere büyükşehir belediyeleri, diğer belediyelere göre farklıdır. Büyükşehir belediyesinde başkan yardımcısı bulunmaz. Yardımcı yerine genel sekreter görev alır. Genel Sekreteri, büyükşehir belediye başkanının teklifi üzerine, İç İşleri Bakanı atar. Başkandan sonra yetki ve tüm birimlerinin sorumluluğunu alma konusunda en üst makamlardan birisi olma özelliğini taşır.
Haliyle Mehmet Yaşar’ın şu anda belediyenin yeni bir yönetiminin oluşturulması ile birlikte büyük bir hengame içinde olduğunu kestirmemek zor değil. Daha göreve geleli ne kadar süre oldu bilmiyorum ama hali hazırda 20 bine yakın bir iş başvurusunun masasında beklemesi bile üstesinden geleceği en zor konulardan olsa gerek… Sadece bunlar mı? Sayın Taşyapan ve Yaşar’ın büyük sorumlulukları, halkın yıllardır bu yana alamadıkları hizmetler noktasında büyük beklentileri var. Van Gölü kirliliği mi desem, sahil yolu mu desem, çevre yolu mu desem, tramvay projesi mi desem trafik mi desem gençlik mi desem halkın dertleri mi desem…
Her ne kadar can sıksa da bunların konuşulması gerekiyor… Önceki yazılarımdan birinde bu minvalde bir adım atmış, yıllardır dillendirilen ‘tramvay’ hayali üzerine birkaç kelam etmeye çalışmıştım. Büyük beklentilerin adresi olan ‘büyük’ şehir belediyesinin önüne sunulması gereken çok konu var.
Laf salatası yapma niyetinde de değilim. Günde belki yüzlerce, binlerce kişinin dillendirdiği konulara ‘halk’ gözüyle çözüm önerileri sunmaktır amacımız.
Bunlardan birisi kentin trafik sorunu… Okuyanlar bilir. Geçtiğimiz günlerde Şehrivan’ın manşetlerinden birisine konu olmuştu: “Sıhke’ye giriş var çıkış yok!” başlığı ile. Haber sadece Sıhke civarındaki park etme hastalığı kaynaklı trafik çilesi üzerine oluşturulmuş bir sorunun kağıda dökülmüş haliydi! Maalesef kentin trafik meselesi sadece Sıhke ile sınırlı değil. Şehir merkezindeki trafik çilesi ayrı dert, park etme-oto park sıkıntısı ayrı. Tam anlamıyla trafiği arap saçına dönen bir büyükşehir konumundayız şu anda.
Bir çok anlamıyla sorun olan trafik sorununa geniş bir çerçevede bakıldığında ise temel iki büyük sorun var: Birincisi park sorunu, ikincisi kentin ana arterleri dâhil yollarının, cadde ve sokaklarının artık bu trafiği kaldıramadığı.
Peki, ne yapmak lazım?
Çare kısa, orta ve uzun vadede halkın sıkıntılarına merhem olacak tedaviler uygulamakta. Bu noktada da kentin trafik sorununa çözüm olarak naçizane bir konuyu aktarmakta fayda var.
Van’da bir anda yeni yollar, yeni caddeler açmak mümkün değil. Hali hazırda inşaatı devam eden çok katlı otopark dışında her yeri otoparklar ile donatmanın da mümkün olmayacağı ortada. Fakat kısa vadede hem otopark hem de trafik sorununa bir rahatlama getirmek bunu yaparken de bir başka alan açmak mümkün.
Kurtuluşun reçetesi: Parkomat!
Sayın Yaşar iyi bilir. Burhan Yenigün döneminde Van’da bir ‘parkomat’ tecrübesi edinildi. Kentin her yerinde ‘parkomat’ uygulamasına geçildi. Şu anki haliyle çok yoğun olmayan Van trafiğine o zaman bile bir çeki düzen getirdi bu sistem. Sabah akşam trafik ekipleri ile sağlanamayan caydırıcılık ‘ödenmesi zorunlu’ birkaç liralık fişler ile bitirilirken belediyeye de yeni bir gelir kapısı açılmıştı.
İşte şimdi Van’da yeniden bu uygulamaya geçmenin tam zamanı. Üstelik yeni yönetim, bu uygulamayı bunca iş içerisinde kendisine ekstra bir külfet ve iş yoğunluğu oluşturmadan sağlayabilir. Nasıl mı?
Malumunuz kentin Vanspor diye bir gerçeği var. Bir dönemler lige damgasını vurmuş Vanspor yarası hale yüreklerde tap taze. O eski Vanspor yok ama Büyükşehir Belediyesi’nin bir takımı var. Van Büyükşehir Belediyesi Spor Kulubü adı ile 3’üncü ligde top koşturan takıma da Van halkı hala ‘Vanspor’ diye hitap ediyor. Çünkü halk bu takımı hala Vanspor diye bağrına basıyor. Takımın durumu fena değil. Her yıl iddialı başlayan, ligin bitimine doğru da kademe kademe düşüp son maçta ligden kurtulmayı şampiyonluk gibi kutlayan bir takım görüntüsü yok. Sportif Direktör Turgay Karatekin ve Teknik Direktör Namık Altunsoy ekibi iyi işler çıkarıyor. Takım ligi ilk 5’te tamamladı. Sene başında her kesime gidilip destek istendi fakat takımın doğru düzgün destek aldığı söylenemez. Sponsor yok. Tek sponsor her hafta stada giden Vanlılar… Şu sıralar da yönetim gelir kaynaklarının küçülmesinden dert yanıyor.
Hem Van’ın trafiğini çözüp hem Vanspor’u başarıya taşımanın Van’a yeni bir alan açmanın ve kentte sosyal anlamda da bir şeyler yapmanın buluşma noktası da tam burası işte. Bu yönetim, başkan ve ekibi ile devam edilir edilmez o yeni yönetimin bileceği iş. Hali hazırdaki Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü bünyesinde bir birim ya da bir şirket oluşturulur. Van’ın ‘parkomat’ işi kendilerine verilir.
Böylelikle hem trafik sorununa kısa vadede bir çözüm bulunmuş olunur, hem park sıkıntısı mümkün mertebe çözülür hem de Van’ın umut bağladığı Vanspor takımı kimselere el açmadan 2’inci, hatta daha üst liglere uzanma noktasında kendi göbeğini kesebilecek hale gelir. Bunun örnekleri çok.
Bunu Çorumspor yapıyor… Kocaeli Spor’un kurtuluş reçetesi için ortaya konulan yollardan birisi bu… Ve Anadolu’daki birçok Belediye takımı için aynı yöntem uygulanıyor?
Van’da da uygulanabilir. Üstelik zemin buna fazlasıyla müsait! Belediyenin bu anlamda atacağı ilk pas gol olur!
Büyükşehir Belediye başkanı ve yönetimi ne der bilinmez. Malum şu sıralar takım tartışma konusu. Geçtiğimiz günlerde takım başkanlarının takımla ilgili iddiaları oldu. Büyükşehir Yönetimi ise dün bir açıklama ile takıma aktarılan paraları açıkladı. Kendileri ile ilgili iddiaları yanıtlayan Büyükşehir Belediyesi, 20 milyonun üzerindeki bütçenin nasıl açıklandığını da önümüzdeki günlerde duyuracağını belirtmiş. Bu noktada yeni bir yönetim mi oluşturulacak, ya da süreç nasıl götürülecek önümüzdeki günlerde belli olacak. Bu krizden çıkılırsa bu yöntem uygulanabilir mi bilinmez. Bizimkisi tüm tartışmalardan uzak takım ve kent adına bir tavsiye…
Hz. Mevla’nın başta paylaştığım sözünü Sayın Taşyapan, Yaşar ve ekibi çokça tecrübe ediyordur bu aralar. Öğüt veren çoktur muhakkak. Biz ise naçizane çözüm önerimiz ile işleri kolaylaştırma anlamında ‘inisiyatif’ alma niyetindeyiz. Niyetimiz halis, derdimiz Van. Dertlerin çözülmesinde de bizim de sorumluluklarımız var. Takdir yönetimin…
***
NE GÜZEL HABER!
Bu arada bu yazının hazırlandığı esnada kente teşrif eden Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın verdiği müjde ise bu öneriler ışığında ‘nur alem nur’ oldu. Aylardır, hatta yıllardır verilen mücadele sonuç verdi. Dün itibariyle Van’a modern bir stat müjdesi verilmiş oldu. Bu gelişmeler ışığında takımı da iyi bir noktaya getirmek işten bile değil. Neden olmasın?
***
BİR RİCA
Önceki dönem belediye başkanının ve yönetiminin ‘niteliksiz’ diyerek genellediği, iki dönem boyunca tek bir gazeteciye bile randevu vermediği, sadece iki kuruluşa ‘merhaba’ ettiği bir dönemden sonra bu kentteki gazetecilerin söylediği sözlerin de dikkate alınmasını rica ediyoruz… Kentin aynası diye tasvir edebileceğimiz gazetecilerin yeni dönemde sürece dâhil edilmesi gerekiyor. Varsın eleştiri de olsun, hoşgörü de olsun. Fakat irtibatı koparmamak gerekiyor. Haberiniz olsun…