Üniversitenin ilk günleri idi. İstanbul Üniversitesinin İktisat bölümünü kazanmıştım. İstanbul Valiliği’nin az ilerisi Meşhur Bab-ı Ali yokuşu diye bilinen Cağaloğlu’nda okul kitaplarımı almak için dolanırken küçük sarı renkli bir tabela dikkatimi çekti. Diriliş Yayınları yazıyordu.

 

Hafızamı biraz zorlayınca acaba dedim bu Sezai Karakoç’un meşhur Diriliş Yayınevi olmasın diye düşündüm ve tabelanın asılı olduğu binadan içeri girdim. Kapıda beni güler güzlü bir edebiyat aşığı karşıladı, kendisiyle ayak üstü biraz konuştuktan sonra Üstad Sezai Karakoç’u sordum o da kendisinin şu an içerde ilerdeki odada olduğunu söyledi. Birden heyecanlanmıştım, Edebiyatımızın en duygusal en lirik  imkansız aşk şiiri olan Mona Rosa’nın şairi ülkemizin yaşayan en büyük şair ve fikir adamlarından birisi az ilerimdeki odada öylece oturuyordu.

 

Cesaretimi toplayıp bütün edep duygularımla kapısını çalıp içeri girdim. Sezai Bey ilerlemiş yaşına rağmen - o zamanlar yetmiş küsür yaşındaydı- ayağa kalkıp bu yirmi yaşındaki delikanlıyı hoş bir şekilde karşıladıktan sonra önündeki koltuğa beni buyur etti.

 

İçeri girdikten sonra şöyle bir kendisinin her gününü geçirdiği odaya baktığımda tahminim 1970’li yıllardan kalma bir masa, çok eski oldukları belli olan derilerinin bir kısmı sökülmüş birkaç sandalye onlar da gelecek olan misafirler için ve bayağı yıpranmış olan sobanın üstünde fokur fokur kaynayan bir demlik ve de kitaplarını yerleştirdiği yine eskice olan bir kitaplık birkaç teşrifat daha…

 

İşte ülkemizin yaşayan en büyük şairinin, bu ülkede birkaç neslin yetişmesine öncülük etmiş bir fikir adamının bugün ülkemizi yöneten kadroların üzerinde büyük emeği olan  bir düşünce adamının mütevazi odası böyle idi hepi topu en fazla 30 metre karelik bir alan. Ne gıyabında kendisine verilmiş onca ödüller, plaketler, hediyeler ne de Cumhurbaşkanlığı ve Kültür Bakanlığı’nın  ödülleri, nişanları hiçbiri yok bu mütevazi odada zaten hayatı boyunca maddi değeri olan hiçbir ödül ve hediyeyi de kabul etmemiş birisi Sezai Karakoç.

Hani Kul Nesimi’nin o meşhur deyişinde ifade ettiği gibi
 

Zerrece tamahım yoktur şu dünya varına

Rızkımı veren Hüda dır

Dünyaya tamah etmem

Kula minnet eylemem

 

diyen ve tüm yaşamı boyunca da böyle yaşamış birisidir Sezai Karakoç, bu deyişin ete kemiğe bürünmüş halidir.

 

Sezai Karakoç’u böyle bir ortamda görünce birazda o yıllardaki yaşımın kırılganlığıyla bu halinin hikmetini de anlayamadan biraz içim burkulmuştu. Kendisiyle biraz sohbet ettikten sonra Sezai Bey bendeki üzüntüyü fark etmiş olacak ki;

 

  • Hayırdır delikanlı durgunlaştın biraz? diye seslendi bana

 Bende şu anki halimle hiçbir zaman diyemeyeceğim bir şeyi o zamanlar ki yaşıma da vererek birazda cahil cesur olurmuş düsturundan da ilham alarak;

 

  • Üstadım,  Siz bu ülkenin yaşayan en büyük şair ve yazarlarından birisiniz, şimdi burada böyle bu küçücük  odada sanki unutulmuş bir şekilde sizi görünce duygulandım içimi bir üzüntü kapladı nedense, dedim.
  •  

Mona Rosa’ nın büyük şairi Diriliş’ in mimarı o değerli insan şöyle sıcak bir tebessüm gösterip hiç unutamayacağım şu cevabı vermişti bana;

 

  • Bak sevgili genç kardeşim. Neden insanlar gösterişe, şatafata, şekilciliğe bu kadar önem verir ki . Mesela ben bir tarikatın ya da cemaatin ya da bir siyasi partinin lideri olsaydım da kapımda onca koruma olsaydı ve sen benimle görüşebilmek için bir çok randevu ve bir çok kişiyi aşmak zorunda kalsaydın daha mı iyi olacaktı. Bak şimdi hiç kimseden izin almadan hiç kimseyi araya koymadan çıktın geldin ve şimdi de karşımda oturuyorsun sohbet ediyoruz böyle daha güzel değil mi. Bizler mükafatı da güzelliği de en güzel olan alemlerin rabbinden bekleriz,bu dünyadan veya bu dünyadakilerden değil.

 

Duyduğum bu cevap karşısında hayranlığım bir kat daha artıvermişti ve öğrenciliğim boyunca da bu değerli insanın bu büyük şairin Cağaloğlu’ndaki o mütevazi kapısını çalmayı hiç ihmal etmemiştim.

Bir sonraki yazımda bu büyük şairin bu güzel gönül ve fikir adamının eserlerini tanıtıp onun medeniyet kavramını açmaya çalışacağım ve Sezai Karakoç okumak isteyenler için bir yol haritası ortaya koymaya çalışacağım.