2007 yapımı Bayrampaşa filmini izleyenler bilir: Traji komik bir adaletsizlik örneğinin beyaz perdeye aktarılmış halidir. Bir uyuşturucu taciri arkadaşı ile telefon konuşmasından dolayı tutuklanan Erdem (Vural Çelik)’in hikayesini anlatır. Suçsuz olduğu halde tutuklanıp hapse atılan Erdem, suçsuz olduğundan o kadar emin ki hapishaneye ilk gönderildiğinde bir kaç saat kalacağını düşündüğünden etrafındaki mahkumlarla bile konuşmaz. Yemek teklif edildiğinde “Yok yok ben çıkacağım zaten akşama kadar kalam” diye geri çevirir. Lakin olay düşündüğü gibi ilerlemez. Kanıtlanamayan suçsuzluğundan dolayı Erdem aylar hatta yıllarca hapishanede kalır ve bu süre içerisinde planlarını hep böyle kısa vadeli yapar. Her mahkeme öncesi arkadaşları ile vedalaşır ve “Ben çıkacağım, artık gelmem” der. Bu böyle sürüp gider. Ama göndü hep hapishanede son bulur. Yıllar sonra artık tam da oradan çıkmasının öyle kolay olmadığını kabullendiğinde ise son mahkemeye bile gitme gereği görmez hatta serbest bırakıldığından bile o kadar umutsuz ki çıktığına sevinemez çıkmak da istemez. Umutsuzluk artık iyice oturmuştur içine. Özgürlüğüne bile doyasıya sevinemez.
* * *
AK PARTİ ADAYLARI NAKAVT!
Bundan iki ay gibi bir süre önce Ak Parti’de seçim heyecanı üst düzey bir halde yaşanırken AK Parti aday adaylarına sorsanız “Tek başıma Van’ı alırım” diyorlardı.
“Tamam alırsın da sizin şu adaylık işi ne zaman belli olur?” dediğimizde ise hem aday adaylarından hem de partinin Van kurmaylarından şu cevabı alıyorduk:
“Aralık 15 gibi tüm her şey netleşmiş olur.”
Bugünün tarihine bakıyoruz. 14 Aralık 2014 Salı. Yani o ilk adaylık başvurusunun yapıldığı günlerde yapılan tahminlerin üzerinden tam 2 ay geçmiş olacak. İnanır mısınız ilk günlerde o “Bırak ilçeyi Van’ı alırım” diyen adaylardan eser yok. O kadar çok “Abi ne oldu senin şu adaylık?” şeklinde telefonlar almışlar ki, kendilerini aradığınızda telefona artık “Alo” diye değil de “Offf” diye cevap verir oldular. Moraller, heyecan, inanç, heves sıfır…
Bir aday adayı geçtiğimiz günlerde konuyla ilgili aynen şu ifadeye yer veriyor: “Vallahi bıktım usandım, sen aday değilsin desinler de biz de kurtulalım artık.”
Yani adaylığı alacak olsalar, aldıklarına sevinmeyecek neredeyse üzülecekler.
Bunda 17 Aralık Operasyonlarının etkisi olduğunu biliyoruz. Tamam, doğaldır ama bu kadar uzaması Ak Parti’ye ve adaylarına zarar vermeye başladı artık.
Şöyle ki:
Diğer partiler aylardır alanda çalışır iken teşkilat anlamında zaten bunu yapmayan Ak Parti teşkilatı adaylarında çalışmasını sekteye uğratmış oldu. BDP adaylarını açıklamasa da arkasında hemen her dakika seçime hazır bir seçmen kitlesi var. Siz “Seçim var” deyin yeter. Üstelik BDP büyükşehir seçimleri konusunda şu anda Ak Parti’den de iyi bir durumda.
Velhasıl, Ak Parti aday adaylarının bu halini ben giyinmiş, kuşanmış, hazırlığını yapmış boksörlere benzetiyorum. Aylarca antrenman yapıp maça çıkmaya hazırlanan bir boksörün tutun elini kolunu bağlayın, rakibiniz sağlam yumruklarla boksörü yumruklamasına izin verin. Sonra da elini kolunu çözüp “Hadi saldır” deyin. O yediği yumruklardan dolayı adeta sersemleşen bir boksörün ne kadar başarılı olmasını bekliyorsunuz?
Adayların haleti ruhiyesi aynen böyle şu anda. Diğer partiler söylemleriyle, yaptıkları çalışmalarla iyice üstünlüğü ele geçirdi. Deyim yerindeyse yumruklarını hafif hafif sallayarak bir sersemlik yaratmayı başardı. Buna rağmen Ak Parti halen boksörlerinin elini çözmüş değil. Çalışmalar teşkilat, büyükşehir ve milletvekili Gülşen Orhan tarafından yapılmaya çalışılıyor ama aday adayları ne bu çalışmalara dahil olabiliyor ne de müdahale edebiliyor.
Bir aday şöyle diyor: “Adaylık verilsin, verilmesin gidip çalışmak, gezmek istiyorum büyükşehir adayı ile birlikte ama etik değil, diğer aday arkadaşlardan tepki alıyoruz ya da teşkilat pek de hoş bakmıyor olaya.”
Açıkça fazlalık gibi hissettiklerini söylüyor adaylar.
Merak ediyorum, en son 5’i, 15’i şimdi de ay sonu olarak duyurulan bu adaylık açıklamasından sonra Ak Parti ilçe adaylarından nasıl bir verim almayı bekliyor?
Bence Van’ı bu kadar önemseyen bir parti ve genel başkanı büyük bir yanlış yaptı. BDP’nin kadın kotası, yanlış ilçe adayları sonrası tüm bu gelişmelerden güçlenerek çıkması beklenen AK Parti, Van’ı istemediğini BDP’ye bir kez daha fısıldamış oldu.
Ben öyle hissediyorum. Aksini iddia eden belgeyle konuşsun.
* * *
AK PARTİ BİR SEÇİM DAHA KAYBETTİ
Van Şoförler ve Otomobilciler Odası seçimlerinden önceki gün yazdığım “Odalar siyaset kokuyor” adlı yazımda oda seçimlerinde inkar edilse de siyaset etkisi olduğunu söylemiştim.
Bunu sadece ben söylemiyordum. Taraflar da birbirlerini zaten “Arkanda siyasi güç var” diye suçlamıyor muydu?
Yapılan seçimde yarışın galibi olan Emin Tuğrul, Faruk Alpaslan’ı milletvekilliği, belediye başkanlığı düşünceleri olduğu için, AK Parti tarafından bariz desteklendiği için, Ankara’da oda işlerine siyaset karıştırdığı buna rağmen etkili olamadığı için suçluyordu. Faruk Alpaslan ise, Tuğrul’u arkasında Necdet Takva, EDH ve dolaylı olarak BDP olmasıyla suçluyordu.
Nihayetinde takdir şoför esnafının. Takdir Tuğrul’dan yana kullanıldı. Ama dediğim gibi olaya siyaset karışmıştı bir kere.
Ki bu yeni bir şey değildi. VATSO ve VATBO’ya yeni karışan siyaset VESOB ve Şoförler Odası’na çok uzun süre önce karışmıştı. Alpaslan geçtiğimiz dönem yapılan ve odayı kazandığı o seçimde bariz bir şekilde BDP’nin karşısına çıkardığı bir aday ile kapışmış ve sadece adayı değil BDP’yi de yenmişti.
Aradan geçen süreçte Alpaslan Ak Parti’ye yakın bir profil çizmekle, turunculara destek vermekle suçlandı, eleştirildi ya da değerlendirildi diyelim. Hatta ve hatta ben bile Ak Parti’nin İpekyolu ilçesine Faruk Alpaslan’ın müthiş bir seçim olabileceğini söylemiştim.
Öte yandan Emin Tuğrul’ baktığımızda direct olarak BDP’nin adayı olduğunu söylemek yanlış olur.
Ama olaya Faruk Alpaslan’ın olduğu taraf gözüyle baktığınızda seçimi BDP kazanmamış olsa bile, seçimi kaybeden birinci elden AK Parti oldu.
Bariz ve net!
Diyelim ki:
-Emin tuğrul BDP’nin desteklediği aday olsun.
-Necdet Takva BDP’nin resmen desteğini alıp seçimi kazanmış olsun.
-Takva hem Ak Parti’nin hem BDP’nin hem de Cemaatin ortak desteğini alıp Van’da büyük bir güç sahibi olmuş olsun.
-Bununla da yetinmeyip tüm odaları ve birlikleri EDH’nin MAVİ rengine bürüme niyeti olmuş olsun.
-Şoförler seçimlerinde de Necdet Takva desteklemiş olsun ve seçimi kazanmış olsun.
Homurdanan şu AK Partililere sormak gerekiyor:
-Madem işin içinde siyaset var siz bu siyasetin neresindesiniz? Ya da bu seçimlerde siz yer almadıysanız bu homurdanma niye?
-Yok eğer siz bizzat Alpaslan’ı desteklediyseniz bu başarısızlığın sebebi nedir? Eğer öyleyse siz Mavilere kaybettiğiniz bu 3’üncü seçim.
-Madem BDP Tuğrul’ destekledi demek ki siz adayınız Alpaslan’ı yeteri kadar destekleyemediniz.
-Eğer ortada kaybedilen bir seçim varsa bunu kazanan Emin Tuğrul’dan çok, kaybettiren siz olmadınız mı?
Ben VATSO seçimleri öncesinde şunu söylemiştim:
Bu seçimler 2014’teki yerel seçimlerin provasıdır.
Halen de bu dediğimin arkasındayım. VATSO ile başlayan bu seçimlerde AK Parti 1,2,3 derken üst üste mağlubiyetler almaya devam ediyor. Üstelik kaybedilen bu seçimlerde bizzat Ak Partililer de kaybettiren kesim, kazandıran kesimde yer alıyor.
Bence AK Parti VATSO’yu, Necdet Takva’yı, Mavi Liste’yi, EDH’yi ve bu işin arka planını araştırmak ve kafelerde kafa yormak yerine bu ismin ve ekibinin başarısının nedenlerini araştırsın, içindeki İrlandalıların hesabını sorsun.
Gerçi her iki durumda da oklar yine AK Parti’yi gösterecek ama neyse…
* * *
Ha şunu da belirteyim.
Eğer Ak Parti odalara müdahil olmak istemeyen ve odalardan çok Büyükşehri kazanmaya odaklanan bir parti olmak istiyorsa bence şu sıralar bariz bir şekilde dışarıya yansıyan ‘Parti içinde 2 parti’ olayını çözsün.
Ne dersiniz?