Sadece 5 gün kalan seçim öncesi ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Van ziyaretine ve önemine değinmeden büyük resmi görmek babında Van’a dair şöyle kısa bir kronolojiyi paylaşmak istiyorum:
2002’de 2018’e Van iniş çıkışı yüksek bir oldu.
AK Parti 7 vekilden 6’sını alarak, birini de kıl payı kaçırarak başladığı süreçte HDP ve aynı gelenekte kurulan partiler ile Van’da çok acayip mücadeleler verdi.
Van kozmopolit bir il olduğunu her seçimde gösterdi. Temsiliyeti bir ona, bir ötekine verdi. Ama hiçbir zaman vekâleti daim kılmazken, son yıllarda bu yapı da göçler ve farklı dengeler nedeniyle bozuldu. Peki ne oldu?
AK Parti’nin “Bismillah” diyerek yola çıktığı 2002’de yüzde 26’larda oy alıp DEHAP’ın baraj sorunu nedeniyle 6 vekil çıkaran Ak Parti, bir sonraki seçim olan 2004 yerel seçimlerinde oyunu yüzde 45’lere kadar çıkarmıştı. 2007 genel seçimlerinde Ak Parti 163 bin civarında oy ile yüzde 53’lere kadar gelmişti. DTP’nin bu kez dersi çalışıp bağımsız adaylarla seçime girmesiyle alınan yüksek oya rağmen AK Parti 5, DTP ise 2 vekil kazanmıştı. Ak Parti’nin Van’daki zirvesi olan bu seçim sonraki seçimlerde ise bir düşüşün öncesindeki zirve olmuştu. 2009 yerel seçimlerde ‘aday’ tartışmaları gölgesinde Ak Parti yüzde 39’lara gerilemiş bu kez DTP yüzde 53’ü bulan parti olmuştu. (Bu seçim belki adaylık konusunda Van’ın en çok konuşulan seçimi oldu. Halen bugün bile Belediyenin kaybını o seçimlere bağlama tartışmaları sürür durur.)
Yani Van’da 2009 yılı itibariyle adeta seçmenlerin tercihleri ‘yer’ değiştirdi.
Sonrasında ise AK Parti açısından bir şeyler artık eskisi gibi olmadı. 2011’de vekil sayısı 4’e düşmüş oy oranı 40 olmuş, 2014’te ise yine 1 tık artıp yüzde 41 olmasına rağmen BDP yüzde 53 gücünü koruyup yeni kurulan Büyükşehir’in ve 14 belediyeden 12’sinin sahibi oldu. Cumhuriyet tarihi boyunca 1 partinin hiçbir kez bile belediye yönetimini üst üste kazanamaması geleneği bu seçimde bozuldu.
2015 seçimleri ise malum. AK Parti 7 Haziran’da yüzde 19’a düşüp adeta ‘dip’ yaptı, HDP ise yüzde 13 ile meclise ilk kez parti olarak girdiği seçimde Van’da 74 alarak ‘rekor’ kırdı. 1 Kasım’da bu oranlar yüzde 65’e 30 şeklinde değişse de HDP üstünlüğü sürdü. Tam burada bir virgül atıp AK Parti’nin yüzde 19’lara kadar düşen oyu üzerinde konuşmak gerekiyor.
***
2015’te AK Parti tarihin en düşük oylarını yaşadı çünkü:
- 2014’teki 6-8 Ekim olaylarıyla birlikte bölgedeki FETÖ etkisi ve devletin kurumlarında devleti ‘işlevsiz’ bırakması Van’da halkın uzun süre “Devlet Van ve bölgeden elini çekti!” yorumlarına neden oldu.
-FETÖ kurumlardaki etkinliği, olaylara müdahale etmek yerine körüklemesi ve şiddeti iyice tırmandıran provokatif tavrı devletin artık bölgede ve kentte olmadığı noktasında vatandaşın zihninde ‘tam’ anlamıyla yer edindi.
-Ak Parti’nin bile seçim ofisi bulamayacak bir noktaya gelmesi ve bunun kamuoyunda lanse edilmesiyle oluşan baskın hava seçmeni de iyice kabuğuna çekmeye zorladı. Artık Van’da AK Partiliyim diyen isimler cımbızla aranır hale geldi.
-İşadamları, sermayedarlar, üreten beyinler bu baskı, şiddet, çatışma ve korku ortamından dolayı kenti terk etmeye başladı. Van çevre illerden bilinçli bir göç ile yeniden şekillendirilmeye başlandı.
-Van kendine has kozmopolit yapısını yitirdi. Belediyelere çevre illerden çalışanlar ithal edildi. Kentin genç nüfusu iş bulamaz hale geldi. Bu kentin elini iyice zayıflattı.
-AK Partili siyasetçilerin de kabuğuna çekilmesi halkın partiden uzaklaşmasına neden oldu. Sürecin bitmesi ve ardındaki süreç alanın tam anlamıyla ‘boş’ kalmasına kadar uzandı.
***
Yani biz bugün listeler üzerinde ne kadar konuşursak konuşalım. İsimler üzerinden günlerce tartışmalar yapıp itiraz edelim.
Van’ın bugün geldiği noktada, düşüşlerin ve şu an kendini yeniden kabullendirmekte zorlanmasının altında bu yatıyor.
Bugün 1’inci sırada Osman Nuri Gülaçar yerine bir bakan da olsa, 8’inci sıra adayı Malik Özbey’in yerinde mevcut vekillerden, tecrübeli isimlerden biri de olsa bu böyle olacaktı.
(Ama şu da var ki: Vakti zamanında Van’da halkın ve seçmenin söyledikleri göz ardı edildi. İl başkanlığı konusunda geçtiğimiz bir kaç yıl tartışmalar ve iddialar ile geçti. Milletvekillikleri ve diğer adaylıklar konusunda tercihlere kulak asılmadı. Belki doğru isim ve doğru işlerle kentte çok daha farklı bir AK Parti temsiliyeti olabilirdi. Ama o da olmadı.)
Neticede, iki yönlü bir perspektifle bakıldığında, HDP’nin ve bu gelenekten gelen partilerin ideolojilerini iyice benimsetmeleri, bölgede ve ilde güçlenmeleri gerçeği ile birlikte Van’ın ve bölgenin bu anlamda sahipsiz bırakılması bu yaşananların nedeniydi.
“Devletin bile vazgeçtiği bölgede ben niye durayım ki” düşüncesi bize hem sermaye hem de beyin göçü olarak döndü.
***
2015’le birlikte bazı şeyler yeniden değişmeye başladı. FETÖ’nün tasfiyesi ile birlikte vatandaşa “Devlet burada” mesajı verilmeye başlandı.
Çözüm süreci konuşulmasa da yeni gündemler oluştu, yatırımlar, teşvikler ve farklı siyaset yöntemleri ile bozulan ilişkiler düzeltilmeye çalışıldı.
Belediyelerin çivisi çıkan hali kayyum atamaları ile düzeltilmeye çalışıldı.
FETÖ’nün devletin yokluğunu benimseten yöneticileri yerine yeniden atanan Vali’ler, Emniyet Müdürleri yeniden vatandaşın gönlüne dokunmaya başladı.
Gidenler geri geldi, Van’a yine Vanlı yatırım yaptı.
Ve gelinen noktada 2015’ten 2018’e uzanan süreçte devlet burada yeniden var olduğunu kanıtladı. Ve bunu yaparken de itici olmadı.
Bugün Van Valisi Murat Zorluoğlu’nun hem Valilik hem de Büyükşehir Belediyesi’ndeki büyük hizmetleri, 1 yıldan az bir sürede vatandaşlarla kurduğu gönül bağı bunun en somut örneği. Yine Büyükşehir’in de desteği ile merkezde İpekyolu Belediyesi eliyle gözle görülür işler oldu. Edremit’te hem kaymakam hem belediye başkanı olan Atıf Çiçekli’nin aynı şekilde insanların samimiyetle sarıldığı bir yönetici kimliği ile kabul görmesi, bunu da Edremit’i hizmetlerle ihya ederek taçlandırması aynı dönüşümün tevasür etmesinin işareti.
***
Her defasında 2011 depremi ve sonrasında yapılanları göstererek “Van’ın yanına bir Van daha koyduk” diyerek haklı bir sitem ortaya koyan Sayın Erdoğan’ın önündeki engel aslında bu olaylardı.
Birileri Vanlı ile devlet arasındaki bağı çoktan kesmişti.
Bu kesilince AK Parti ile olan bağ da zayıfladı.
Davanın bilincinde olmayan siyasetçilerin basiretsizliği ile de 2015’ten sonra alan hâkimiyeti tam anlamıyla bitti. Devletin elini çektiği görüşüyle paralel AK Parti’nin de çekildiği şeklinde ‘yanlış’ bir algı oluştu.
Fakat son dönemlerde yapılanlar ile devlet ile millet barıştı.
Ki Sayın Erdoğan’ın 3 ay önceki ziyaretinde AK Parti İl Kongresi’nde bu değişimi gördüğüne de bizzat şahitlik ettik.
Hatta o kongrede Erdoğan sarf ettiği: “Van 16 Nisan halk oylamasında yüzde 43'lük ‘evet’ oranıyla maalesef beklediğimizin ve Türkiye ortalamasının çok altında kaldı. Halbuki bizim Van'dan beklentimiz çok daha yüksekti. Türkiye için neler yaptığımızın, Van'a da hangi hizmetleri getirdiğimizin en yakın şahidi sizsiniz ama görüyorum ki 16 Nisan'dan sonra bugün Van bir başka.” Önemli bir detay.
Erdoğan da Van’ın değişimini fark etmişti. Hem fiziki olarak hem de siyasi olarak.
Ve bu dönüşüm için net bir şekilde şunu söyleyebiliriz.
Kentteki anketlerde Van Büyükşehir belediyesi ve diğer belediyelerden memnuniyet oranları yüzde 60’lara dayandı. DBP’li belediyeler döneminde 28’lerde olan bu oranlar şu anda zirvede.
***
Bu rakamlar üzerinde konuşulması gereken rakamlar.
Çünkü bu yüzde 60’lık memnuniyet devletin millet ile barıştığının göstergesi olan rakamlar.
Fakat elime geçen son bir anket sonucuna bakıyorum. Bugün seçim olsa Ak Parti’nin oy oranı bu rakamın oldukça altında.
Burası bir hakikat… Yani millet devletle barışmasına rağmen AK Parti ile henüz barışamadı.
İşte genel tabloda bakıldığında erken değil ‘elzem’ bir seçim olarak yorumlayabileceğimiz o seçimler bu yüzden Van için ‘erken’ oldu.
AK Parti’nin Van’a ve bölgeye söylemesi gereken daha çok sözü var.
Buna siz yatırımların artması deyin ben doğru siyasi aktörlerin temsiliyet yarışına dahil edilmesi diyeyim. Siz sürecin farklı şekillerde konuşulması, barış ve huzura olan inancın sürekliliği konusunda halkın temin edilmesi diyin ben bölgenin bir daha 2014-2015 yıllarında yaşanan sıkıntıları yaşamayacağının teminatı olması gereken adımlar diyeyim.
Çünkü insanlar halen tedirgin.
Bu seçimden kısa bir süre sonra yerel seçimler var.
Ve insanlar çekiniyor. Yeniden aynı senaryoların yaşanabileceğim, yerel yönetimlerden çıkan sonuçlar sonrası bozulabilecek dengeler herkesin kafasında soru işaretleri yaratıyor.
Bir yönüyle insanlar bu seçimle birlikte yerel seçimin fotoğrafının netleşebileceğini de biliyor. Ve yerelin de genel kadar önem arz ettiği bölgede insanlar huzuru kaybetmek istemiyor.
Belki de Sayın Erdoğan’ın bugün Van’da Vanlı’yla en çok konuşması gereken ve inandırması gereken konu bu.
Önce bu konuşulsun sonra adayı, temsilcisi, tramvayı, Çevre Yolu, Van Gölü Koruma Kanunu konuşulsun. Nihayetinde Van’ın yüzde 53’ten 19’a düşen, 19’dan 30’a yükselen oylara bakınca Van’da bir taban olduğu aşikar ortada.
Sayın Erdoğan, yerel siyasi aktörlerin yapamadığını yapıp bu barışmayı sağlamalı.
Sağlarsa… Van fabrika ayarlarına döner.
İşte bu yüzden: Erdoğan’ın Van ile barıştığını gösteren bu ziyaret de, bu ziyaret de söyleyeceği her kelime de çok önemli.