Biz insanoğlu doğumumuzda ölümümüze kadar birçok serüven yaşarız. Yaşadığımız bu serüvende her türlü olayı görür veya yaşarız. Bizler yaşadığımız olaylardan ya ders alırız. Ya da olayların etkisinde kalıp daha kötü veya iyi bir birey oluruz.

Hayatımız hep doludizgin devam etmez hep bir hayal peşinde koşarız. Hayâlımız gerçekleşmezken sitem etmeye başlarız. Hayali gerçekleşen ise başka maceraya veya hayal tutulur. Yani sürekli yeni bir arayıştayız. Yeni arayışlar bazen iyi gelir bazen de kötü sonuçlar bırakır bize.

Kötü sonuçlanan arayış bizleri yanlış yola sevk edebilir. Olmasını istediğimiz şeyin olmaması bizleri hem psikolojik hem fizyolojik olarak yorar. Hemen hatayı başkasında bulmaya çalışırız. Kendimizi sorgulamak zor geliyor bize ya da kendimizi eleştirme korkumuz var. Arayışta kullandığımız yöntemin doğru olup olamadığına bakmadan sitem üstüne sitem ederiz. Yani hep suçluyu ararız asla suçlu benim diyemiyoruz. Hayat şartları bizleri zorla da olsa buna yönlendiriyor. Kötü sonuçlanan hayalini hemen bırakırız isyan ederiz. Asla yeni yöntem ve arayışa geçmeyiz. Bu bizim eksiliğimizin en büyük parçası.

İyi sonuçlanan arayış ise bizleri yeni arayışlara yönlendirir.  Bu bir bakımda iyi bir şey ama sonu gelmeyen arayış ve hayaller bir yerden sonra yıpratır bizleri biz bunun farkında bile olamayız. Hayal ettiğimiz şeyin gerçekleşmesi bizleri doyumsuzlaştırır hep yeni olanın peşinde koşarız. Böyle olunca çevre ve insan ilişkisini kaybetmiş oluruz.

Şuan hep yeni bir şeyim olsun diyen milyonlarca kişi var. Bu yeni şeyleri elde ettiklerinde yine yenisini istiyorlar. Çünkü hep biz ve doyumsuzluğumuz var buda bizim yaşam konusunda ki eksikliğimiz.

Amerikalı komedyen George Carlin günümüz yaşamını şöyle değerlendirmiş.

“Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var;

Daha geniş otoyollarımız, ama daha dar bakış açımız var.

Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz;

Daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut oluyoruz.

Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz;

Daha çok ev gereçleri, ama daha az vaktimiz var.

Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz;

Daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var.

Daha çok uzmanımız, ama yine daha çok sorunumuz;

Daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.

Çok az gülüyoruz, ama daha çok kızıyoruz;

Çok az okuyor çok fazla TV izliyoruz, ama çok az şükrediyoruz.

Mal varlığımızı çoğalttık, ama değerimizi azalttık;

Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve daha çok nefret ediyoruz.

Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik.

Dış dünyayı fethettik, ama iç dünyamızı fethedemedik.

Daha büyük işler yaptık, ama daha az iyi şeyler yaptık.

Atomu parçaladık, ama ön yargımızı kıramadık.”

George Carlin’den esinlenerek yazdığım bu yazıyı hayatın gerçek yüzünü gösterdiği için sizlerle paylaşmak istedim. Amacım elimizdekilerle ve kaybettiklerimizle bir kıyaslama yapmak ve yaşamımızda bizlere neyin iyi neyin kötü olduğunu anlayıp ona göre kendimize ve çevremize olabildiğince çeki düzen vermektir. Bizler hep en iyisini ararız ama bazen en iyisi hayatımızın en kötüsü olabilir.

YENİ YILINIZ; HUZURLU, SAĞLIKLI, MUTLU, BOL KAZANÇLI OLSUN NİCE MUTLU YILLAR DİLERİM