-Şöyle karşılıklı oturup ne zamandır görüşemedik. Nasılsın?

-Nasıl olayım, aynı işte iş güç.

-İki haftadan fazla oldu değil mi görüşmeyeli?

-Bugün tam olarak 5 ay, 6 gün, 17 saat falan.

-Nasıl ya ? Oturup üşenmeden hesapladın mı?

-Ne sandın akıllım? Biz de hep bahar yaşanır, hep aynı rüzgar eser. Ama sizin o tarafları bilmem.

-Sana birkaç sorum var?

-Sor bakalım.

-Uzayda bir insanın boyu ne kadar uzar?

-Çok basit: 5 cm.

-Peki, Karagöz oyununu ilk kez oynatan kim?

-Şeyh Küşteri.

-Vayyyy. O zaman şunu bil bakalım. Ulusal paranın yabancı paralar karşısında değerinin düşürülmesine ne denir?

-Devalüasyon.

-Hıı... Peki zor soru o zaman. ÇED gerekli değildir yazısını kim verebilir?

-Tabi ki bakanlık... Ama gerekli görürse yetkilendirerek valiliklere bırakabilir.

-Yuh artık. Şu an kaçıncı hükümet var iktidarda?

67.

-Türkiye'nin en çok ithal ettiği şey ne peki?

Doğalgaz.

-Nobele aday gösterilen ilk yazar?

-Leyla Erbil.

-İlk özel televizyon?

-Star TV.

-Ahi Evran üniversitesi nerede?

-Kırşehir.

-Görme engellilerin kullandığı alfabe?

-Braille.

-Türkiye'nin en uzun caddesi nerede?

-İskele Caddesi. Van'da.

-Yok artık hepsini bildin? Senin hiç bilmediğin bir şey var mı?

-Var

-Nedir?

-Haddim.

-Ne?

-Haddimi bilmem

-Anlamadım!

-Düşünürsen anlarsın...

 

Dün bir video izledim... Özetle demek istediği şey şuydu: İnsan beyni öyle muazzam ki asla durmadan çalışıyor. Her şeyi -sizin isteğiniz kadar- ona öğretebiliyorsunuz. Duygular ise beyni yönlendiren tek şey. Duyguları ise çevre yönlendiriyor. Beynin limbik sistem denilen kısmında sosyal yaşamınızı devam ettiriyorsunuz. Orada ya iyi bir insan ya da kötü bir insan sayılıyorsunuz. Biri size suratını asarsa siz de ona karşı soğuk davranıyorsunuz. Size değer veren birilerine karşı siz de değer veriyorsunuz. Sizi özleyeni siz de özlüyor, sizi seveni siz de seviyorsunuz. Beyniniz her şeyi öğrenebilir ama haddinizin sınırını asla...

Yani demem o ki sizin karşınızda sevgisini, özlemini dile getiren birilerine karşı duyarsız kalıyorsanız limbik sisteminizi bir doktora gösterin. Benden söylemesi...

 

***

 

Sevdiğim bir söz: Aqlê sivik barê girane.

(Hafif akıl, ağır yüktür.)

Sevmediğim bir söz: Kendine iyi bak.

(Li xwe baş binere.)

 

ÜÇ KİTAP

 

Üç kitap dolusu derdimle geldim yanına anne

Hangisinden başlarsın okumaya?

Bak ilkinde sen varsın,

ela gözlerinde geceleri uyandıran.

 

İkincisinde ben varım anne

 Biraz kırgın biraz da yorgun...

 Sonuncusu...

Ahhh, onu güzel annem,

Elbette onu sona oku.

Oğlunu sırılsıklam aşık eden

Yağmurlardan çalıp

Deste deste güneşler açtıran var orda.

Gitmeyecekti hiç

Sözü vardı sonsuza,

Yanı başımda elleri vardı

Ne zaman uzatsam tutacağım.

Gitmem, dedi gitti anne.

Dünya dursa bırakmam derdi.

Sahi dünya mı durdu  anne?

Ne oldu?

Yoksa ölümüyle sözünde mi durdu?