Türkmenistan’da düzenlenen Tarafsızlık Konferansı’na katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dönüş yolunda gazetecilerin sorularını cevapladı; Rusya, Irak’la ilişkiler, paralel yapıyla mücadele ve başkanlık tartışmalarıyla ilgili önemli açıklamalar yaptı. İşte o mesajlar...
RUSYA’YA: Türkiye olarak gerilimin tarafı olmayacağımızı söyledik. Bundan sonraki süreci de sulh içinde götürmenin gayreti içerisindeyiz. Biz böyle bir şeyle karşı karşıya kalmayı arzu etmezdik. Ama bir başka açıdan da egemenlik alanınız üzerinde bir yanlış yapılıyor. Bu yanlışı, tabii ki yönetici yapmıyor. Uyarılara kulak asmayan oradaki pilotlardır. Bu durumda bizim pilotlarımız da elbette görevlerini yapmak durumunda. O da angajman kurallarının çalıştırılmasıdır. Bir pilotun yanlışı sebebiyle meydana gelen bir hadise, iki ülkenin stratejik ilişkilerine fatura edilmemeli. Temenni ederim ki kısa zamanda bunu toparlarız.
PUTİN’E: Beni iyi tanıyor. Şahsıma yönelik methü senaları var. Dolayısıyla olayın hemen akabindeki açıklamaların duygusal olduğunu düşünüyorum. Yapmamız gereken, herhangi bir gerilime fırsat vermeden, diplomatik yollarla bu hadiseyi aşmak.
IRAK’A: Irak Başbakanı Haydar Abadi, 2014 sonunda yaptığı Türkiye ziyaretinde bizden yardım talep etti. Ardından heyetlerimiz gidip yer gösterdi ve bizimkiler orada konuşlanmaya başladı. Sadece merkezi yönetimin değil bir taraftan da peşmergelerin eğitimi de yapılıyordu. DAEŞ’in oraya girmesiyle eğitimi verenlerin de korunması durumu oluştu. Onlarla ilgili bazı takviyeler oldu. Bir işgal hareketi söz konusu değil. Başbakan olduğum dönemde kardeşlerimiz Irak’a girmemizi istemedi. Biz de bunun üzerine oraya askerimizi sokmadık. O dönemde bin civarında oraya girmiş askerimiz vardı. Onlar Kuzey Irak’ta atıl olarak durdu. Öyle zannediyorum ki gerek Dışişleri gerekse MİT Müsteşarımızın yaptığı görüşmelerde çok olumlu tepkiler aldı. Fakat hemen ardından BM Güvenlik Konseyi kapısının aralanması düşündürücüdür. İnanıyorum ki Güvenlik Konseyi’nden bu yanlış yaklaşım tarzına gerekli cevap verilecektir. Çünkü Türkiye’nin oradaki konumu hiçbir ülkenin konumuna benzemez. Biz devamlı DAEŞ’in ve diğer terör örgütlerinin tehdidi altındayız.
TÜRKMENİSTAN’A: Türkmenistan’ın doğalgazda asıl konusu Rusya’yla. Rusya, Türkmenistan’dan önceleri 40 milyar metreküp kadar gaz alıyordu, daha sonra bunu 4 milyar metreküpe kadar düşürdü. Bu durumda Türkmenistan da yeni pazarlar arayışında. Örneğin şu an en önemli pazar Çin. Hindistan’a kadar uzanacak bir doğal gaz hattının temelini atma aşamasındalar.
STK’LARA: Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi çerçevesinde STK’lar ve kanaat önderleriyle görüşmeler yapıyorum. Hepsinin ortak kanaati, “Keşke toplantıları daha önceden başlatmış olsaydık” şeklinde. Geçen hafta Doğu ve Güneydoğu’daki üniversitelerin rektörleriyle bir araya geldim. “Hocalarımızı tutmakta sıkıntıdayız” diyorlar. Çünkü devamlı tehdit altındalar. Mesela rektörlerden biri defalarca taciz edildiğini, ölümle tehdit edildiğini; bu yüzden rektörlük binasını kampüsün içine almak durumunda kaldığını söyledi. Oralarda genelde o yörenin gençleri okuyor. Her ile bir üniversite projemin arkasında yatan gerçek buydu. Bizimle “Tabela üniversitesi kuruyor” diye dalga geçenler oldu. Ama şu anda bu projenin tabela üniversitesi olmadığı ortaya çıktı.
İSRAİL’E: İsrail ile ilgili üç başlığımız var. Özür demiştik, oldu. Tazminat dedik, olmadı. Bir de “Filistin’e ambargonun kalkması” dedik. Bu son iki madde, yerine gelmiş değil. İsrail halkının da şu anki durumdan memnun olduğunu düşünmüyorum. Filistin’i söylemeye zaten gerek yok.
DONALD TRUMP’A: Bir defa başarılı bir siyasetçi değil bu kişi. Öyle olsa böyle bir açıklama yapmaz. Amerika’da milyonlarca Müslüman var. Kazanır kazanmaz onu bilemem ama kazandı diyelim ne olacak? Müslüman ülkeler ile ilişkilerini bir kenara mı koyacak? İstanbul’da açılan Trump Towers’ta ismine karşı çıkma nedenim Trump değildi. “Yabancı isimleri niye kullanıyoruz?” demiştim. O markalara hizmet ediyoruz. Herhangi bir komisyon filan da almıyorlar. Bir yabancı isim olursa satışlar artar zannediyorlar.
İRAN’A: İranlılarla bölgeyi konuştuk. “Bizim sizinle Suriye ve Irak’taki yaklaşımımız aynı değil. Ama şu mezhebi yaklaşımdan lütfen kurtulalım. Biz Müslüman kardeşleriz. Olaya oradan bakalım” dedik.
MUHALEFETE: Hükümet sistemi değiştiğinde kararlar daha hızlı alınacak. En faydalı yanı ülke ekonomisine artı değer katması olacak. Bunun bütün çalışanlara doğrudan bir yansıması olacak. Çift başlılık ortadan kalkacak. Gazeteler, “Cumhurbaşkanı ile Başbakanın arası şöyle veya böyle” diye sürekli haberler yapıyor. Halbuki ben bu partinin kurucusuyum ve hamdolsun buraya kadar gayet iyi bir şekilde geldik. Benim partide danışmanım olmuş, Dışişleri Bakanım olmuş, şimdi de Başbakanım olan bir arkadaşımla neden sorun yaşayayım? Ben sorun yaşadığım zaman ülkem kaybedecek. Neden böyle bir tavır içine gireyim? Bir defa darbe anayasasını ortadan kaldırmamız lazım. Ana muhalefet-iktidar el ele, yepyeni bir anayasa yapabilir. “Bunu millete götürmek istiyoruz mu?” dediler, buyursunlar götürsünler. Muhalefet, bunun içinde başkanlık sistemini istemiyor mu, tamam o halde o da ayrıca oylamaya sunulsun. Eğer vatandaş başkanlık sistemi ile ilgili bir hazırlığa “evet” diyorsa der, demiyorsa demez. Bu Tayyip Erdoğan’ın kişisel meselesi değil, ülke için gereken bir durum. Aynı anda da olabilir, farklı zamanlarda da..
BARZANİ DE PKK’DAN RAHATSIZ
Erdoğan, hafta içinde Türkiye’ye kritik bir ziyaret gerçekleştiren Mesut Barzani ile PKK’yı görüştüklerini söyledi ve “Bu konuda onların da bazı rahatsızlıkları var” dedi. Cumhurbaşkanı, Trump’ın Müslümanlarla ilgili tuhaf sözlerini de eleştirdi: Siyasetçi böyle konuşmamalı. Amerika’da milyonlarca Müslüman var...
Emniyet içinde ‘hepsi temizlendi’ diyemem
Paralel yapının önde gelen isimlerinin yurt dışına kaçmasında ihmal olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, PDY’nin faili meçhullerle ilişkisine dair soruya şu cevabı verdi: “Hablemitoğlu meselesi, kapalı kapılar ardında kalmış bir olay. Temenni ederiz ki bu açığa çıkabilsin. Paralel Devlet yapılanmasıyla ilgili çalışmaları çok yakından takip ediyorum. Ankara’nın yaptığı son çalışmada 75 kişi gözaltına alındı. Bunların 55’i yurt dışında. Yurt dışına zaman aşımı veya benzer durumlardan istifade edebilir miyiz anlayışıyla kaçıyorlar. İçişleri Bakanlığı’nın, Adalet Bakanlığı’nın, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın, Emniyet İstihbaratın çok daha farklı çalışması lazım. Ortaya konacak bir koordinasyonla bu adımların atılması gerek. Bir defa ben ‘Emniyet bunlardan temizlenmiş midir?’ soruna ‘Hayır temizlenmiştir’ diyemem. Bu olaylar zaten onu gösteriyor. Temizlik tabii kolay bir iş de değil. Yıllar yılı bunlar oralara sızdı, ciddi manada örgütlendiler. Fakat dünyanın neresine giderlerse gitsinler, bedelini er veya geç ödeyecekler. Pensilvanya’da 6 dava açıldı mesela.” Erdoğan, 657 nolu kanunun değiştirilmesi hakkında da şöyle konuştu: “657’nin içi çürümüş. Devletin malı deniz mantığını 657 ile kullanabilirsiniz. Dünyanın hiçbir ülkesinde artık memur işçi ayrımı yok, sadece ‘çalışan’ var. Bu yapıyı kurduğumuz zaman bu ülkenin ekonomisine çok ciddi katkılar getirecek. Bunun dışında devletin kurumlarını tahrip edenlerin hepsini yine bu yolla gönderirsin.”