Bağlarda iki gencimiz neden öldü???

Keşke bu soruya birileri nitelikli/makul bir cevap verebilseydi, ama 

ne çare! çünkü onları ölüme mahkum edenler onların dostları olmadığı 

gibi, perde arkasında kıs kıs gülenlerdir.

Biri namusuna saldırır göğsünü siper edersin, değer,

Biri dinine saldırır canını ortaya koyarsın, değer,

Biri seni evinden barkından etmeye çalışır müdafaanı yaparsın, 

değer,

Peki böyle bir şey ortada var mı? Yok tabi,

Öz yönetim diyorlar, katil TC diyorlar, İstilacı devlet diyorlar, hepsi 

içi boş gerekçeler.

Elalem bilsin ki, birileri kazancını, bir başkası konumunu kayıp etmek 

üzere olup, kudurdukça kuduruyorlar. Akl-ı selim sahibi kimseler bunu 

biliyor, halkı inandırmakta zorlanınca, ellerinde gencecik kadınlar ve 

çocuklar kalıyor.

Kadınlara özgürleşmeyi vaat ederek erkeklerin ortak malı haline 

getirmek istiyorlar, Komünist sistemin kalıntıları Kürtler üzerinde 

uygulanmak isteniyor.

Zorumuza giden şudur ki bu mücadeleyi Kürtler adına yaptıklarını 

söylüyorlar. Tarzına bakıyorsunuz tarz yamuk, eğer ben Kürt isem öz 

vatanımda savaşırsam, haklıysam orada burada saklanmam, başım dik 

mücadele eder, ölürüm öldürürüm. Erkeliğin payına bazen bu da düşüyor. 

Ama orada burada saklananlar, barikatların arkasına sığınanlar, ya 

haksızdırlar ya da Kürt değiller, dilleri Kürt de olsa şahsiyetleri Kürt 

değildir.

Ya şu kepenk kapamaya ne demeli? Yıllardır aynı usulle kepenk 

kapama talimatıyla esnafımız kan ağlıyor. Bu kepenk kapama esnafımızı 

hem mali hem ruhi açıdan kahr ediyor. Bu talimatı verenler bunu 

bilmiyorlarsa yazıklar olsun! bildikleri halde bu kararı veriyorlarsa milyon 

kere teessüf ederim. Diyarbakır’ın bu namuslu, helal lokma kazanmak için 

çırpınan esnafın moralini ne hakla bozuyorsunuz. Defalarca yazılarımda 

dile getirmişim, örneğin saat 11:00-12:00 saatleri arasında darabalar 

yarıya kadar indirilir, esnaf dükkanın başında da durur, vatandaş malıyla 

canıyla eyleme katılmış olur, ve tepki anlamlı olur.

Peki HDP’nin Salı grup toplantısını Diyarbakır’da yapmasına ne 

demeli, kardeşim siz vekilseniz yeriniz Meclistir, yok siz birilerinin 

adamıysanız söyleyin Kürt halkı bilsin. 

Şimdi burada içi boş ifadelerle, hamasi kavramlarla gençlerimizi 

galeyana getireceksiniz, halbuki halk sizi yasal ve anayasal düzenleme 

yapasınız diye Ankara’ya gönderdi, hele mecliste 6 ay çalışıp 60 yasa 

tasarısı meclise verin, 6’sı dahi kabul görmediyse o zaman gelin Meclisi 

halka şikayet edin, olması gereken o olur o zaman. 

Şimdi siz ne diye Diyarbakır sokaklarını terörize ediyorsunuz 

arkadaş! belki de şehrime gelmeseydiniz bu iki gencim ölmeyecekti, 

yapmayın etmeyin, bu haklı aldatmayın, olmayan duaya amin denmez bu 

öz savunmadır, öz yönetimdir, olacağı yok, çünkü halk bunu istemiyor. Bir 

de perde arkasını bir gün anlarlarsa Kürdistan size haram olacak bilesiniz.

Ya Hükümete ne demeli? Bölgemizde bir sürü haksız eylemler 

oluyor, buna karşı göğsünü siper edenler şehit düşüyor, bu arada halk 

perperişan oluyor. Yetkili etkili insanları yanımızda göremiyoruz. Bu halka 

yazık değil mi? Birileri diyor ki niye PKK’ye karşı sesleri çıkmıyor? En 

büyük tepkiyi destek vermeyerek, eylemlerden uzak durarak veriyor 

bundan fazlasını halktan beklemek ne derece doğru. Vatandaşı korumak 

devletin görevi değil mi? Daha kar/kış gelmeden bir çare bekliyoruz. En 

azında ihtiyaca cevap verecek kadar konteynir kent vb. bir hazırlık lazım. 

Bu bölgede on binlerce vatandaş evsiz barksız kaldı, uzun erimli olarak 

bunlara bir konut tarzı bir şey düşünülse de şu anda portetif/prefabrik bir 

katkı lazımdır diye düşünüyorum. 

Peki ne olacak? Bu sorunun çaresi anayasal düzenlemedir, Başkanlık 

sistemini getirerek eyalet yönetimidir, siyasi bir genel aftır, dağdan inen 

gençlerin rehabilitasyonudur. Bu tür alt yapı hazırlığı yapılmazsa gerisi 

pansuman tedbirdir. Buna rağmen savaşmayı tercih edenler varsa 

savaşmaya devam edilir, ölen ölür, kalan sağlar bizimdir. Ne demişler 

“sulhu selameti istersen hazır ol cenge.” Bu halk barışı hak edecek 

kadar iç boğuşma yaşadı yetmez mi? Bu Kara Bulutu Sevmedim Arkadaş! 

Gelin dağıtalım gitsin, sesinizi yükseltin gerisi gelir bence.

Savaşsız, huzurlu ve mutlu bir yaşam dileklerimle hep beraber.