Demokratik açıdan ilerledik ilerledik diyoruz ama Türkiye Cumhuriyetini Türk devleti yapmaya çalışan sinsi bir ruhun nüfuzundan bir türlü kurtulamadık hala.

Ya Allah aşkına soruyorum ne diye bu Türk kavramıyla Anadolu insanının huzurunu kaçırıyoruz? Kim kimden korkuyor? Bu ülke hepimizin;Kürdü, Türkü, Arabı, Acemi vatandaşlar olarak bu ülke hepimizin değil mi? 

Meclis kurulurken, “Bu Meclis Kürtlerin ve Türklerin meclisidir” denilmişti. Buna tahammül etmeyen birileri kalktı gayri nizami TBMM’ye müdahale etti, meclisi feshettikten sonra yeni meclise anayasal değişiklik yaptırarak, “Türkiye cumhuriyetine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür” ifadesini dokunulmaz bir metin haline getirdi, bunu yaparken vatandaşın ekonomisine, ilmine, sanatına bir katkı mı verdi elbette ki hayır, ancak bu ifadenin değişiklik hayali dahi birilerini korkutur hale geldi.

Cumhuriyet döneminde halka bundan daha pahallıya mal olan bir yanlış yok gibi, bu uğurda Kürtlere zulüm edildi, Türklerin bir kesimini aldattılar, kendini birinci sınıf görmeye çalışan ırkçı bir kesim Türkler Kürtleri hikayelerle, yalan, dolanla kötülediler, buna tepki gösteren Kürtler cezalandırıldı, işkencelere tabi tutuldu, onur kırıcı durumlarla baş başa kaldılar.

Sağduyulu insanlar olarak, “Bu gün yarın düzelir, akılları başlarına gelir” diye sabrettik ölen derdiyle öldü ama kalan sağduyulu Kürtler olarak iyi ki sabretmişiz diyebildiğimiz bu günleri gördük, ama hala o habis ruh meclisin tavanında asılı duruyor galiba.

Leyla Zana’nın Büyük Türk milleti huzurunda diyeceğine Türkiye milleti kavramını kullanması doğru bir vurguydu, ama yasa gereği o metni okuması gereklidir, formalite icabı tekrar okuyacağına da inanıyorum, çünkü yasadan şikayet edebilisiniz ama yasa değiştirilmeden uyumu da gereklidir.

Bu yemin metni makul bir metin değildir. Bu çağda hala İlke inkılaplara bağlı kalma vekil niteliğine yakışmıyor, ayrıca “Büyük Türk milleti” yerine de “vatandaşlarımızın huzurunda” demek galiba daha makul olur. Hem bu değişiklikleri ve talepleri ne diye genelde HDP vekillerine bırakılıyor? Yani yemin metninden şikayeti olan başka vekil ya da vekiller yok mu? Öyleyse vay halimize!

Zana’nın yemin metnini okuma tarzına aslında meclis sessizliğiyle onay verdi, ama Meclis başkanının “yemini geçerli değildir”  ifadesi loca ağırlıklı alkış tufanı gereğinden fazla uzatıldı, bu da dikkatten kaçmadı.

İllahim bir metin istiyorsanız buyurun şu metni okuyabilirsiniz. Medeni bir eda ile ekleme çıkarma da size kalsın. 

“Türkiye cumhuriyeti vatandaşlarımızın bana verdiği vekalet yetkisini su-i istimal etmeyeceğime, hükmünü yitirmiş yasal ve anayasal maddeleri değiştirmek için uğraşacağıma, halk adına devletin kurumlarını, hükümet dahil takip edeceğime, kamu yararına ters düşen uygulamalar varsa meclisin gündemine taşıyacağıma, halkın inanç ve kültürüne saygı duyacağıma insan onuruna dayalı bir siyaset yapacağıma insan hak ve özgürlüklerinin hamisi olacağıma vatandaşlarımızın huzurunda mukaddesatım adına söz veriyorum” Buna benzer bir ifadeyle neden yemin metni değiştirilmiyor anlamakta zorlanıyorum doğrusu.

Leyla Zana hayata emek vermiş, onur sahibi bir vekildir. Barış ve huzurun gelmesi için çaba içinde olduğunu kamuoyu biliyor. Zaman zaman Cumhurbaşkanına seslenmesi de buna işarettir. Talepleri dikkate değer olduğa kanaatindeyim. Kürt sorunu adına asıl cefa çekenler  Leyla Zana ve arkadaşlarıdır, tabi sol kanadı adına. İnşallah barış ve huzurun geldiğine kendileri şahit olacaklar.

Huzurlu ve mutlu günleri görmek dileğiyle, hep beraber.