Değerli okurlarım.           

 

Konumuz yine Van Gölü!

 

Neden hep Van Gölü, hep içindeki ve çevresindeki yaşam?

 

Çünkü Van Gölü bizim bir parçamız.

 

Olmazsa olmazımız.

 

Kırmızı çizgimiz!

 

Bize, içindeki ve dışındaki yaşama hayat veren eşsiz bir güzellik te ondan.

 

Yine dertliyiz bu güzelliğimize sahip çıkamıyoruz.

 

Dünyada sadece Van Gölü’nde yaşayan Van Gölü Balığı’mızın (İnci Kefali) neslini devam ettirebilmek için akarsulara olan yolculuğu devam ediyor.

 

Bu yolculuk kutsal bir yolculuk.

 

Bu yolculuk sırasında bizler (Van Gölülüler) adeta neslini kurutmak için elimizden gelen tüm çabayı sarf ediyoruz.   

 

Eğer Van Gölü içinde yaşayan tek canlı türünü kaybederse bilin ki kendi de kaybolur.

 

Biz de (Van ve Bitlis) kayboluruz.

 

Hepimize geçmiş olsun demekten başka hiçbir şey kalmaz.

 

Van Gölü ve Balığı Allah’ın bize lütfu.

 

Van Gölü Balığını 9 ay boyunca hem satıp kazanabilir hem de tüketip sağlıklı olabiliriz.

 

3 aylık yumurtlama döneminde de koruyup turizmden önemli derecede kazanç sağlayabiliriz.

 

Neden korumuyoruz?

 

Hani biz diyoruz ya; ma Allah almış bizden!

 

Evet aynen öyle Allah almış!

 

12 ay boyunca Van Gölü Balığı nimetinden fayda görmek varken bizim yaptığımız ne?

Biz neler mi yapıyoruz?

 

1. Kaçak olarak avlıyoruz.

 

2. Kaçak avlanan balığımızı satın alarak kaçak avcılığın devamını sağlıyoruz.

 

Hem de bu Mübarek Ramazan ayında.

 

Dinimizde halkın menfaatine olan şeyler yasaklandığında buna uymak dini bir görevdir.

 

3. Kirletiyoruz;

 

Derelerdeki çöp yığınları ve kirlilik Van Gölü Balığının yolculuğunu olumsuz etkiliyor.

 

4. Tarım arazilerinin aşırı sulanması ile suyun azalması ve balığın nefessiz kalması...

 

5. HES’lerin vermiş olduğu zararlar...

 

HES’ler suyun doğal akışını ve yapısını değiştirerek su kalitesini bozar ve böylece su miktarı azalır.

 

Bunun sonucu mikroorganizmalar, balıklar ve suda yaşayan tüm canlıların yaşamı tehlikeye girer.

 

Böylece Van Gölü Balığı’nın doğal yaşam ortamı yok olur ve neslini devam ettirmesi mümkün olmaz.

 

Bu eşsiz güzelliğimizi geleceğe taşımak bizlerin boynunun borcudur.

 

Peki, bize düşen nedir?

 

  1. Av yasağı döneminde avlanmayacağız ve kaçak avlananları uyaracağız.
  2. Yasak döneminde kesinlikle tüketmeyeceğiz.
  3. Hem Van Gölü’ nü hem de dereleri ve çevreyi kirletmeyeceğiz.
  4. Tarım sulamalarında mümkün olduğunca suyu tasarruflu kullanacağız.
  5. HES’lerden gelen su miktarının canlıların yaşamını sürdürebileceği miktarda olmasını sağlamak için ilgili kurum-kuruluş ve STK’ları harekete geçireceğiz.
  6. Bu 5 maddeyi ve daha fazlasını kapsayan kurtuluş reçetemiz olan Van Gölü Koruma Kanunu’nun çıkması için var gücümüzle çaba göstermeliyiz.

Bu altı adımı uygularsak Van Gölü’ndeki yaşamı ve özellikle Van Gölü Balığını nesilden nesile taşınmasına vesile olacağız.

 

Van Gölü’nü ve Van Gölü Balığını bize emanet eden dedelerimize minnetle rahmet okuyoruz.

 

Umarım torunlarımız da bize “VAY BABAYA RAHMET!” derler… 


Erdoğan Özel yazdı...