Mayıs varlığını kışa adamış gibi geldi bu yıl. Bahar ayları kategorisinde anılmak istemiyor edasıyla buyurdu takvime.
Öğleden ikindiye evrilen saatlerde güneş sıcağını tenlerimize bağışlıyor olsa da akşam vaktinde sırtımıza mont geçirtecek kadar zalim davranıyor mayıs. Eyvallah!
Doğanın kendi şiirini yazmaya başladığı zamanın adıdır oysa mayıs. Baharın dallara yürüdüğü, çiçeklerin parfümeri sektörüne meydan okuduğu demdir.
Yanılttı bizi mayıs. Ilık havalar rötarlı uğradı toprağa, gönüllere. İnci Kefali bile bu yıl iki hafta geç başladı denizden tatlı suya göçüne.
Bu nazlı gelişe, bu işveli gecikmeye cevabımız sessiz bir "olsun"dur. "Kabul"dür. Mayıs geldi de gelmesin mi dedik.
Geldi, geldiği gibi getirdikleriyle de ben varım diyor. Misal, kışın üzerine avuç dolusu toprak ile kar örttüğümüz yaşam coşkumuzu getirdi. Mart fırtınalarına, nisan soğuklarına yenik düşen kalplerimize iyi gelecek umutlar da doldurmuş heybeye. Eli boş gelmemiş yani.
Yalnız insanları bilir misiniz? Onların kış hallerini... Aylardan şubattır. Ellerine bir kitap alıp bir çay içmeye sıcak kafelere giderler..
Orda el ele tutuşmuş çiftler gördüklerinde içlerinde pek depreşen bir özlem hali, bir özenme hissi olur ya... Aşkı ve sevdayı delice yaşama umudu var ya hani, mayıs onunla da gelmiş. İhtiyacımız olandı, teşekkür ile.
Sonbaharda iyice depreşen hüzün hallerimizi, o buruk gönül dünyamızı hatırlayın. Kışın nadasa bıraktığımızda biliriz ki mayıs onu yeniden yeşertecek, bedenin hareketlenmesi gibi duygular da kımıldamaya ve sonunda coşkun dereler gibi çağıldamaya başlayacak. Mayıs bununla da geliyor, daha ne olsun.
Kışın en büyük eğlencesi kartopu oynamak, kardan adam yapmak olan çocuklar, baharın geliyorum dediği şu günlerde babalarını uçurtma yapmaları için sıkıştırmaya başlarlar. Çünkü gökyüzü en çok çocuklarındır.
Gökyüzü de bundan memnundur ve bu aidiyet duygusuna büyüklerin de itirazı yoktur. Mayıs bunu da getirmiş yanında, çocuklar hatırına.
Doğanın, kış uykusuna çekilmiş hayvanların kendine geldiği, kedilerin sokaklarda keyifle dolaştığı, radyolarda, otobüslerde, kafelerde aşk şarkılarının çaldığı, piknik masalarının kurulduğu günlerin adıdır aynı zamanda mayıs.
Yeşilin en fiyakalı tonları, denizlerin en havalı mavisi bizi kucaklamaya başladığında anlıyoruz ki gelmiş.
Hoş gelsin. Ve bizi bırakıp giderken kapının eşiğine ılık ruhuyla bizi sarmalamaya hazır bir haziran bıraksın.