ŞEHİRVAN SÖYLEŞİ: ORHAN SAĞLAM-ŞABAN BEYAZSAÇ

Son yıllarda Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan birçok veride geri planda yer alan Van’da kayıplar ve başarısızlıklar sürüyor. Türkiye’nin en önemli şehirlerinden biri olan kent, istediği başarıyı bir türlü yakalayamazken, birçok alanda da en sonlarda yer almaya devam ediyor. 2011 yılında iki yıkıcı depremden sonra nüfusu sürekli artan Van’ın son dönemlerde ise başta işsizlik olmak üzere sağlık, eğitim ve sosyo-ekonomik gibi alanlarda kötü gidişat nüfusun düşmesine neden oluyor. Kaybı sadece belli sektörler ve sıralamalarda değil nüfus anlamında da düşen Van yıllar sonra ilk kez nüfusu azalan bir kent olurken uzun süredir tartışılan konuyu Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin Şehrivan aracılığıyla değerlendirdi. Kentin nüfusundaki düşüşü başta olmak üzere diğer birçok konuşu ele alan Parin, önemli medeniyetlere başkentlik yapmış Van’ın çok önemli bir şehir olduğunun altını çizerken tüm bu zenginliğe rağmen Van’ın ortaklaşma kültürü olmayan ve hafızasının yitirmiş bir şehir olduğunu söyledi. İşte, Parin’in nüfus ve diğer konulara dair Şehrivan’ın yönelttiği sorulara verdiği o cevaplar:

2011 yılındaki depremin ardından sadece bir yıl düşen Van’ın nüfusu uzunca bir süre sonra yeniden düştü. Son açıklanan verilerde kentin 2021 yılı nüfusu önceki yıla göre 8 bin 327 kişi azaldı. Siz bu düşüşü nasıl yorumluyorsunuz?

Van, demografik olarak 1990 sonrası katlanarak, artarak diğer şehirlerle kıyaslandığında anormal diyebileceğimiz oranda nüfusunu artan bir şehir. 2011 Van depremi bir kırılma yaratıyor ve insanlar kentin kendine gelebilmesi için büyük bir kısmı ülkenin farklı şehirlerine gitti. Ancak bir süre içerisinde kent, nüfusunu tekrar toparlamayı başardı. Bundan sonra da nüfus periyodu tekrar artışa geçti. Van’ın son dönemlerdeki nüfus azalmasını iyi değerlendirmek lazım. Cinsiyet, yaş ve nereye göç ettiğini bulmak lazım. Pandeminin yarattığı bir daralmadan bir kaçış olarak da değerlendirebiliriz. Ekonomik anlamda tutunmaya çalışan bir nüfusun göçü olarak bakıyoruz. Ekonomik dalgalanmalardan sonra kentin tekrar nüfusunu optimum bir dengeye getireceğini düşünüyoruz. Yani nüfus kaybeden bir şehir olmayacağını görüşündeyim.

Van nüfusunun düşmesi olumsuz bir durum mudur? Kent nüfusunun azalması bir dezavantaj mıdır?

Bir şehir nüfusunun bir periyod halinde sürekli yükseliş göstermesi ve daha sonra birden bir düşüşe geçmesi elbette ki olumlu bir durum değil. Bu durumun incelenmesi gerekiyor. Çünkü kent açısından olumlu bir gösterge değil. Belli bir oranda artış olabilir. Fakat nüfusun birden artıp birden düşmesi kent açısından bir olumsuzluğa işarettir.

“VAN’IN VERDİĞİ GÖÇÜN PROFİLİ YÜKSEK”

Kentin fazlaca göç alma ve göç verme eğilimi de sürüyor. Bunun yanında nitelikli bir nüfus ağırlıklı olarak göç ediyor. Bu sirkülasyon kent nezdinde ne gibi sorunlar oluşturuyor?

Alınan göç ile verilen göçü kıyasladığımızda 1990 sonrasında kent olarak aldığımız göç profili daha düşük bir göçtür, verdiğimiz göç ise profili daha yüksek bir göçtür. Bu durumda kentin ekonomisini, eğitimini, gelişmişlik durumunu ve özelliklerini etkiler. Totalde bakıldığında kentte yön verecek bir aklın, nüfusun ve potansiyelin kaçması demektir. Van açısından bu durum dezavantajdır.

Van hem beyin hem de sermaye göçü veriyor. Siz de bu anlamda profili yüksek bir göç verdiğimizi söylüyorsunuz. Haliyle bu sadece sosyolojik değil ekonomik olarak da bir kayıp yaşatıyor. Kentteki insanların yatırımını kaydırması ile beraber yabancı yatırımcı da tam bir güven ortamı hissetmiyor yatırım için. Bu konuda nasıl adımlar atılmalı?

Yatırımı sadece göç ile ilintilendirmemek gerekiyor. Elbette göç eden sermayeye baktığımızda 1990 yılında yaşanan olaylar nedeniyle insanlar buranın güvensizliğinden kaynaklı olarak uzun vadeli yatırımlar yapamıyordu. Bunun yanında Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA)’nın tekstil bağlamında ortaya koyduğu destekler ve buna benzer destekler neticesinde yatırımcılarında artık Van’a çok rahat yatırım yaptığını da ortaya koyuyor. Eğer sermaye grupları göç ediyorsa, buraya gelen yatırımcılar da şunu düşünüyor; kentteki yatırımcılar buradan göç ediyorsa ben neden burada yatırım yapayım algısı oluşuyor.

“PANDEMİ DİĞER BÖLGELERE KIYASLA VAN’I DAHA ÇOK ETKİLEDİ”

Son dönemlerde yaşanan göç sermaye göçü müdür? Yoksa demografik bir göç müdür? Bunu bir ortaya koymak gerekiyor. Öte yandan pandemi tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi ve dezavantajlı bir bölgeden dolayı da Van’ı daha çok etkiledi. Ancak o dönemlerde teşvik ve hibe destek programları kapsamında farklı ülkelerden ve Türkiye’nin farklı şehirlerinden buraya yönelen sermayenin olduğunu söyleyebiliriz. Bununda spesifik ve ayrı olarak çalışması gerekiyor diye düşünüyorum.

“VAN’DA KÜLTÜREL ÜRETİM OLMASI GEREKİYOR”

Fiziki bir göçün yanında bir Van hafızasının da kalmadığını, göçtüğünü görüyoruz. Kent göç verirken hafızasını da yitiriyor. Neredeyse 50 yıl öncesini bile bilmeyen ve bu kültürü korumayan Van kenti yeniden bu hafızayı nasıl edinir?

Evet, bu aslında çok önemli bir konu. Kent hafızası gerçekten önemli bir mesele. Aynı zamanda bir kentlilik meselesidir. Göç, hafızayı tabi ki çok etkilen bir unsur. Van’ın tarihsel süreci içerisinde son 100 yılı çok problemli bir dönem. Bu 100 yıldan öncesini değerlendirdiğimiz zaman hem jeopolitik konumu hem de barındırdığı nüfus itibariyle güzel bir şehirdir. Bütün siyasi tartışmalardan bağımsız olarak, 1915 olaylarından sonra nüfusunu kaybeden ve onun yerine farklı politikalar, göç ve taşıma suyla dönen bir nüfus var. Dolayısıyla nüfusu 100 yıldır burada olan aile sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Buna da göçü eklediğinizde hafızası yitik bir şehirle karşı karşıyayız. Bir şehir geçmişini bilmiyorsa geleceğini şekillendiremez. Van’ın Anadolu coğrafyasına çok az şehre nasip olmuş bir başkentlik deneyimi var. Durup dururken bir şehir bir medeniyete başkentlik yapmaz. Dolayısıyla bu hafıza son 100 yılda maalesef yerle bir oldu. Hafızanın şekillenmesi de sürece bağlıdır. Burada bulunan nüfusun kentli özellikler göstermesi gerekiyor. Bununla ilgili kültürel üretimlerde bulunması gerekiyor.

KENT HAFIZASI CANLANDIRILABİLİR Mİ?

Kentin kendi hafızasını yeniden canlandırması, bahsettiğiniz tarzda bir kültürel üretim yapması mümkün müdür peki?

Dünyadaki en iyi Arkeologlar Van’da bir yıl bir çalışma yürütsünler ve yapılan kazı çalışmalarında kentte bir hafızanın ortaya çıkmasına ilişkin inanılmaz veriler elde edilecektir. Aynı zamanda elde edinilen bilgilerle Türkiye’nin yanı sıra dünyada bir Van hafızasının oluşmasına yol açacaktır. Bunu sadece örnek olarak verdim. Öte yandan yerel bazda bu hafızayı yenilebilecek ve kentli davranışları öğretebilecek sosyal projelerin devreye girmesi gerekiyor. Başta üniversite olmak üzere diğer yerel yönetimlerle birlikte hafızasının üretebileceği ve belgelendireceği çalışmaların kısmen de olsa bu yönde adımlar atılabilir.

VAN ORTAK AKILDAN YOSUN BİR ŞEHİR

Son olarak Van’ın sosyolojik yapısını değerlendirdiğimizde yaptığınız alan çalışmaları neyi gösteriyor? Van nasıl bir kente dönüştü? Eğilimi nedir? Artıları ve eksileri nelerdir? Bir Van tasviri yapmak istesek nasıl bir kent tasviri yapabiliriz?

Aslında soru genel bir soru. Çünkü Van’ın birçok özelliğinden söz edilebilir. Ama ben şunu söylüyorum. Van, tarihsel mirası itibariyle güçlü, ekolojik değerleri itibarıyla inanılmaz bir güzelliğe sahip, fakat jeopolitik konumu itibarıyla çok güçlü bir konumda olan bir şehir. Ancak hep dediğim gibi son 100 yılı kavga, gürültü ve kentli olmayan bir nüfusla şehir olmuş bir fotoğrafı zihnimde şekilleniyor. Her şeyi güçlü ama bu gücü ileriye taşımak için ortak bir akıldan yoksun bir şehir olarak görüyorum. Dışarıdan bakınca inanılmaz güzel gözüken bir şehir ama sosyo-ekonomik göstergelerle baktığımızda içi çürümüş bir şehir olduğunu görebiliyoruz.

Editör: TE Bilisim