Bir medeniyet terbiyesinin temiz yüzü: Sadettin Özok (2)...
Röportaj: Sait Ebinç
(Dünden Devam…) Babam o vakit bu pekmezi alırken Browning tabancasını vermiş. Bu tabancayı vermiş bir teneke pekmez almış yeğenlerine. Bunlar tatlı yesinler diye. Babam yeğenlerinin bu durumuna çok alınmıştı. Biz tatlı mı yiyoruz açız. Ondan sonra biraz durumlar düzeldi. Annem bir tencerede Şile pişirmişti. Şile nedir? Bulgur sulu bulgur. Biz hepimiz yerde oturduk kaşıkladık, kaşıkladık, kaşıkladık yedik bitiremedik. Tencerenin dibinde şöyle bir iki santim kalmıştı her kes doyup sofradan kalktı. O kıtlık yıllarında ekmek mekmek yok. Şile bulgur yedik. Bu Müzeffer abi babamın yeğeni Muzaffer Tekbudak bana dedi ki sen bu şu şileyi bitir sana bir gazoz içireceğim. Ben bir gazoz için o tok karnımla o şileyi bitirdim. Beni aldı götürdü bak hiç unutmuyorum. Elimi tutup götürdü bir büfeye bir gazoz açtı. Bana dedi ki bak gazozu bir derpte içeceksin bir derpte içmezsen elinden gazozu alırım. Ben de bir derpte bu gazozu kafaya çekip bitirdim. Ondan sonra bu ikisi de sınıfta kaldı. İkisi geri döndüler ondan sonra tayinimiz çıktı biz Van’a geldik.
S.E : Hangi sene Van’a döndünüz?
S:Özok: 1941 senesi olması lazım. Çünkü ilkokula Van’da başladım.
S.E: Sadettin Bey 1940’lı yıllar açlık yılları yoksulluk yılları bütün dünya aynı manzara-i umumi içinde. Türkiye’nin savaşa girip girmeme belirsizliği var. Bütün dünyada kıtlık var. Üç beyazlar dedikleri Un Şeker Pamuk’un bulunmadığı yıllar. O yıllarda Kayseri’de yaşadığınız yaşam nasıldı.
S.Özok: Talas’ta hiçbir şey yoktu. Önümüzde tarlalar vardı kavun, karpuz domates ekiyorlardı. Bizim Van’dan gelen iki öğrencide gidip bizden gizli oradan göz hakkını alıyorlardı. Bizim haberimiz oluyordu. Oradan domates salatalık getiriyorlardı. 1941 Senesinde Van’a döndüm. Ben ilkokula başladım. Kerim Tuncer beyin bizim damadın babasının okuluna birinci mektep
S.E: Oranın öğretmenlerinden Rahmetli Kerim Bey vardı Refik Şaşıhüseyinoğlu kaç öğretmen vardı. Toplasan kaç öğretmen vardı.?
S.Özok: Hepsi dört beş öğretmen vardı.
Ben ilkokul okudum ondan sonra ortaokul ve liseyi okudum. Liseyi dört senelik liseyi okudum. Hatta bir sene de lise de kaldım. Babam da 1952 de vefat etti.
S.E: O zaman birinci mektebe başladığınızda sınıfınızda kaç kız çocuğu vardı hatırlıyor musunuz?
S: Özok: Beş altı tane vardı.
S.E: Okul Van’da neredeydi?
S. Özok: Okul çarşıda postane vardı postanenin karşısında Gümrük vardı gümrüğün karşısında
S.E: Okuldaki bütün öğretmenleri hatırlıyor musunuz?
S.Özok: Öğretmenlerden rahmetli Kerim Tuncer, Zillioğlu Dursun (Uzel) Refik Şaşıhüseyinoğlu Dursun bey bizi okuttu zaten bizim komşumuzdu önümüzde otururlardı
S.E.: Eviniz hangi muhitteydi?
S.Özok: Küçük Camii’n ordaydı
S.E: 1940’larda Van’ın nüfus hacmine baktığımızda 1918 seferberlikten döndükten sonra Van’ın merkez vilayet nüfus 2600 kişi. Bu nüfus 1927 de yedi bine çıkacak. 1940’larda yanılmıyorsam On bin civarında merkez vilayet nüfusu var.
S.E: Sadettin Bey tarihi şimdi biraz daha geriye saracağız; Rahmetli babanızdan duyduğunuz işittiğiniz Ermeni meselesiyle ilgili duyduğunuz hatıralarınız anlatabilir misiniz?
S.Özok: Babam Ermenilerin Zeve denen yerde Ermenilerin insanları katlettiklerini. Benim nenem seferberlikte yolda vefat ettiğini anlatmıştı. Bizim ailemiz seferberlikte Konya’ya gitmişler. Konya’dan dönmüşler. Konyadan dönüşte de gelmişler benim dedem işte İbrahim bey demişler sana şimdi kalenin oradaki evleri hepsini yıkmışlar yakmışlar. Evler burada sağlam kalanların buradaki evlerden sağlam Ermeni evlerinden vermeye kalkmışlar, Dedem çok Müslüman o zaman çok çıktıktan sonra daireden ayrılmış. Memuriyetten ayrılmış kendini dine adamış. Demiş ki bunlar Ermeni evlerini ben burayı istemem. O zaman bize Şahbağı Köyü’nü vermişler. Seferberlikte benim nenem yolda ölmüş mezarı bir türbe şeklinde imiş Tatvandan sonra ne yoludur o, Elazığ’a doğru artık Muş ile Bingöl arasında bir yerde rahmete gitmiş
S.E: Sadettin Bey talebelik yıllarınızdan devam edelim ortaokul yıllarınızı anlatır mısınız?
S.Özok: Ortaokulu da Van’da okudum Atatürk Lisesi’nde 1940’lı yılarda
S.E: 1948 tarihinde öğretmenleriniz kimlerdi. Saim Onan isminde bir öğretmeninizi hatırlıyor musunuzı?
S.Özok: Saim Onan vardı, Meşhur Edebiyat öğretmeni vardı Tahir Alangu Jimnastik hocası vardı neydi ismi. Bir de Elmas öğretmen vardı. Babam öldükten sonra benim velim oldu Elmas Hanım. Ben liseyi beş senede bitirdim. Bir müzik öğretmenim vardı. Babamda o günlerde ölmüştü. Babamın vefatına çok üzgündüm. Leyla Deliorman böyle keman çalışıyordu. Ben de bilmeyerek “Ne vır vır ediyorsun” bu cümlemizin üzerine beni bir yıl okulda bekletti. Hayatımda iki büyük hata yapmışım. Bir budur bir de Tıbbıye’de kadavara dersinde balonun patlamasıdır. Hayatıma iki iki büyük hatadır.
S.E: Soru Saim Onan resim dersinize mi giriyordu?
S.Özok: Resim ya da teknik gibi bir dere girdiğini hatırlıyorum. Ben 1954’te mezun oldum. O zaman lise dört seneydi.
S.E : Siz Atatürk Lisesinin ilk talebesi miydiniz?
S.Özok: İlk talebesi değildik ikinci ya da üçüncü kuşak.
S.E: Siz liseye başladığınızda Menderes Hükümeti dönemi…
S.Özok: Menderes hükümetinin iktidarda olduğu seneler.
S.E : Sizin okuduğunuz yıllarda Akşit Göktür’le tanışıyor muydunuz.
S.Özok: Akşit Göktürk öğrenciydi sonradan gidip Prefesör oldu. Tevfik Tatar bizden sonradır o da profesör oldu.
S.E : Sadettin bey bu Lisede 1952 Lisenin duvarına bir orak çekiç resim yapılması meselesi var. O olayı hatırlıyor musunuz?
S.Özok: Biliyorum da şimdi şu anda kimler yapmış bilmiyorum. Bir infial olduğunu hatırlıyorum.
S.E: Sizin sınıfta Gönül Adıgüzel isminde bir öğrenci var mıydı? Gönül ile Berrin bizdeydi. Gönül Adıgüzel çok güzel resim yapardı. Bizim akrabamız bir hakimle evlendi. Yalnız çok güzelmiş bir hakimle evlendi. Cevap: Onlar Akköprü tarafındaydı. Bir beyin kızıydı. Bizim resimlerimiz var onlarla. Ozan’a söyleyelim albümlerden çıkarsın
S.E: Bir de 1952’de Kabataş Lisesi’nden gelen bir Rıdvan Erman var. Böyle bir ismi hatırlıyor musunuz? Bu Van’da Gece Hoca var. Eskiden Van’dan Haticelere “Ğece” derlermiş onun torunuymuş. Annesi Vanlı Saitoğulları’ndan babası Kilisli bir asker. Van’a geliyor Van’a daha doğrusu Cumhurriyetin Eğitmen kursu açıyor. Van’da iki bayanı kursa gönderiyorlar. Biri Edremitli Hatice Diyarbakır’da iki aylık kurstan sonra Van’da dönüyorlar. Bu beyefendi onun oğlu İstanbul Gemi Mühendislik Yüksekokulu’nda yüksek tahsil görüyor. Rahmetli Azmi Soydan Bey tanıyor.
S.Özok: Azmi Soydan benden bir iki yaş büyüktür fazla değil
S.E.1950 Demokratlar iktidara geliyor. Van’dan Ferit Melen seçiliyor, Demokrat Patiden Hilmi Durmaz var Hamit Kartal var 1953’te de Belediye reisi Çolu lakabıyla maruf Şükrü Kösereisoğlu zamanında Van’da bir Hüsamettin Altaylı’nın otelinde kuyu kazarken ölen üç tane kenkan var. O olayla ilgili bir hatıranız var mı
S.Özok: Ben hatırlamıyorum. Öyle ki caddelerde bir yaşlı geçerken herkes gençler ayağa kalkardı. Hürmet sokaklarda hissedilirdi Van öyle bir şehirdi. Zaten az bir nüfus herkes bir birini tanırdı. Akrabaydı. O zaman Van’ın yerli aileleri Sıhke caddesinde mukimdi. Sıhke caddesi Çalık Suvağı. Eski hastenenin olduğu yerlerde Tepe başı.
(Devamı Yarın)