Malumunuz Akil Adamlar iki aylık çalışmaları sonucu Hükümete reel bir rapor sundular. 3 vekil BDP’den 3 vekil AK Partili mütedeyyin Kürt vekillerden, biri CHP ve biri MHP gözlemci vekil olarak bir Meclis Başkan vekili başkanlığında 15 günlük bir çalışma yapsınlar. Ortak madde olarak 15 madde TBMM’ye sunsunlar Meclis de “ama” koymadan bu maddeleri yasal zemine kavuştursun, toplum tarafında kahır bir ekseriyetle kabul göreceğine inanıyorum.
Bu komisyonun maddeleri ne olursa olsun HDP tarafından da kabul edilecek ve bu komisyon basın huzurunda çalışmalarını ve paketi nasıl oluşturduğunu kamuoyuna deklere edecek. Başka türlü bu sorunun üstesinde gelmek kolay değildir.
Ayrıca Başbakanımız bu çözüm paketini açık ve şeffaf bir şekilde “ulusa sesleniş” ile kamuoyuyla paylaşacak, arkasında olduğunu ifade edecek. Akil adamlar bu paketin oluşturma aşamasını ve raporlardan nasıl süzüldüğünü halka anlatma adına bir ay kadar bir bilgilendirme çalışmasını yapacaklar. Basın bu tarihi paketin arkasında olacak, STK’lar paketi sahiplenecek, vatandaşı bilgilendirecekler.
PKK ile ilgili maddeler de elbette ki bu pakette olacak ancak bu konuda PKK sesli müdahalede bulunmamalıdır. Kamuoyunun moralini bozuyor, halk bundan huzursuz oluyor. Çünkü barışı siviller getirir. Silahlı insanlar sivil otoriteye bağlı oldukça barışa hizmet ederler.
Bu hareketin başında Abdullah Öcalan var, duruşuyla, açıklamalarıyla barış sürecine ciddi bir katkı veriyor. HDP siyasi bir kanat olarak meclistedir. Bu sürece üçüncü bir müdahil Kürt tarafı olarak katmak, hele militarist bir ses olarak müdahil olması barış sürecini aksatıyor, geciktiriyor.
Kürtler de Türkler de bu sürecin akışından umutludurlar, artık bu süreci şeffaf hale getirmenin zamanı geldi. Birileri kendince bilip bilmeden kamuoyunu geriyor, yanlış bilgilendiriyor.
Özellikle Kürt halkının kafası çok karışık, acaba gizli bir planla Kürt bölgesi birilerine mi teslim ediliyor? Baksanıza KCK, DTK, PKK, HDP, BDP el birliği iş birliği içinde bölgede hakim bir hava estiriyor, Kürtleri nüfuz altına almaya çalışıyor. Bölge halkının %60-70’i sessiz kalsa da bir endişe yaşıyor.
Şayet günün birinde Silahsız Kürtler silahlı Kürtlerin insafına terk edilirse hayat çekilmez duruma gelecek, varsa böyle bir gizli niyet Kürtlerin bundan haberdar olması lazım, ya kabul edecekler ya da kendilerince bir mücadele hazırlığı içine girecekler, işin içine din ve namus örselenmesi de olabilir ki, bir kesim Kürtler için ölmekten beterdir, insanı hayata bağlayan en önemli etkenlerden biri onurlu bir yaşamdır. Onun için Hükümet ya da devlet her neyse bu sürecin işleyiş ve nihai sonucunu şimdiden açıklamakla yükümlüdür. Neticede bize nasıl bir yansıması olacak vatandaş olarak bilmek hakkımız.
Ey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları miskali zerre kadar tereddüdünüz olmasın ki, bu açık seçik çözüm teklifin uygulaması mümkün değildir. İnanın böyle bir çalışma içten ve samimi yapılırsa çok değil üç ayda bile amacına ulaşır, kamuoyu tarafından kabul görür.
Bir kesim Kürtler PKK’in yakın geçmişi ve milislerinin oluşturduğu algı yüzünden umutsuz duruma düşmüşler, devlet de bu konuda inandırıcı bir ses vermiyor.
Devletten böyle bir beyan gelmeli;
“Çalışma ve çabamız barış ve huzur adına sürüyor, şu, bu gelişmeler bir eylem planı çerçevesinde yapılacak. Bu çözüm sürecinden geri dönülemez, buna karşı olanlar ikna ile yada zorla da olsa devre dışı bırakılacaklar, yanlışta direterek bir yere varılamaz. Bu devlet tek bir anayasaya bağlı yönetilecek, bu anayasa da bireyi hedefine almış, toplumun huzur ve mutluluğa endeksli, kendini yenileyip revize edeceğine kimsenin şüphesi olmasın”
Şeklinde bir ifade Başbakan tarafından dile germekle yükümlüdür. Niye bu kadar açık konuşabiliyorum diye sorarsanız, Çünkü vatandaş olarak sokaktan haberdarım ve parasız, pulsuz çözüm danışmanlığını yapıyorum, nitelikli bir vatandaşım bu süreci iyi bir yere oturtmak her vatandaşı ilgilendirdiği gibi beni de ilgilendiriyor.
İmkanı olan bu yazıyı Başbakana iletsin, benden söylemesi.
Selam ve saygılarımla.