Toplumun hassasiyetlerine dokunmak, iç huzuruna düşmanlık etmekle eşdeğerdir. Sesini çıkaran da çıkarmayan da mutsuz oluyor,bunu aklınızda tutsanız iyi olur, yoksa birileri size nahoş bir şekilde hatırlatır BİN pişman olursunuz.

Toplumsal, Kültürel, İnançsal değerler toplum için dokunulmaz ise “Ben dokunurum, kime ne” diyemezsiniz.

Namus elden gidiyor!

Dininize saldırıyorlar!

Atanı küçük düşürdüler!

Vb. kavramlar kadar insanı harekete geçirecek, heyecana getirecek, saldırgan hale sokacak başka ne olabilir?

Bir çok kimse varlığını bu durumda feda edebilir. Diyeceksiniz ki, olacak şey midir? İnsan hayatını bu kavramlar için otaya koyar mı? Evet koyar hem de seve seve. Çünkü bu değerler onursal değerlerdir.

Onun için önce Kürtlerin namus anlayışını siliyorlar, dininden soğutuyorlar sonra sırtlarına biniyorlar. Kürtlerin %3’ü 5’i bu hassasiyetlerini kayıp edebilir ama toplumun geneline bunu kabul ettirmek mümkün mü derseniz ben, zinhar hayır derim. Çünkü bu değerlerini yitiren insanlar insan olmaktan çıkıyor. Babasını tanımadığı gibi anasını da unutur.

Bu güzel Diyarbekir’de kültür evleriyle, bunu bir derece başarmış olabilirsiniz. Unutmayın bu şehirde 200bin erkek Allah’a secde ediyor, bir o kadar da bayan Allah’ı tanıyor, gerisi de çoluk çocukları, dolayısıyla aklınızı başınıza alın!

Ben sizi İslam’a davet etmiyorum, inancınızla baş başa kalın, fakat münafık görüntünüzle buraya kadar geldiniz, getirdiniz artık yeter. Kendine güveniniz varsa Gayr-i Müslim olduğunuzu söyleyin, boyunuzun ölçüsünü alın, yoksa ben hem İslam’a saldırırım hem de Müslüman’ım derseniz birileri yüzünüze tükürecek öyle ki selpak o tükürüğü temizlemeye yetmez, havlu da elinize geçmez.

Hem sen buza tapıyor, muza tapıyor olabilirsin, sosyalist, komünist olabilirsin, sana bir şey diyen yokken ne diye “Müslüman mahallesinde salyangoz satar gibi” anormal işlerle uğraşıyorsun!

İşiniz gücünüz kadınları ve çocukları aldatmakla geçiyor, yarın o özgürleşen kadınlar yaşı kırkı geçince ortada kaldığında ona iyi arkadaş(!) bulursunuz artık. Siz kadının bedenini ne zamana kadar belden aşağı değerlendireceksiniz, samimiyet, vefa, muhabbet kavramını size unutturanlara yazıklar olsun.

Durup dururken ne diye “Karikatör krizini” Diyarbekir’in gündemine taşıdınız. Geri adım atıp özür dileseniz dahi gönlümü yaraladınız, yüz binlerin yüreğini dağladınız. Bunu ne hakla yapıyorsunuz? Meşhur bir laf var işini yapmayanlar, dikkati dağıtmak için başka başka işlerle uğraşıyorlar, şehrimiz kirli, şehrimiz karanlıkta, şehrimizin eğitimi düşük, istihdamı yetersizken; istediğin kimseyi Belediyemin bütçesinden maaşa bağlıyorsun, kendine militan yapıyorsun, ben vatandaş olarak hala sesimi çıkarmıyorum, yetmiyor bu sefer dinime, değerlerime saldırıyorsun. Ne olacak bu işin sonu Beyefendi! Ne zamana kadar İslami şeaire dokunacaksın! senin başka bir derdin yok mu?

Ehli iman merhametlidir,

Namusludur,

Edeplidir,

Can evinden vurduğunuz halde size küfür etmedi, size saldırmadı, üstelik şehrimizde yaptıklarınızı hayretle seyir ediyor.

Artık yeter amacınızı açıktan söyleyin ki, bu şerefli halk sizinle aldanmasın ya da İslami hassasiyetlere dikkat edin. Senin inancın başka başka olabilir bu yüce Allah’ın sana verdiği bir hürriyet, ama İslami değerlere hakaret etme hakkınız yoktur. Bunu fikir özgürlüğüyle açıklamak mümkün değildir, bunu diyenler varsa ilahi dinlerden nasibini almamış, namustan yoksun kimselerdir. Yeryüzünde böyle kimseler var mı? Evet maalesef insanlığın yüz karası olarak varlar. Onların da kahrına katlanıyoruz, ne yapalım Yüce Allah yaratmış diye idare ediyoruz.

İnsanları huzursuz etmek adi, niteliksiz ve kolay işlerdir onun niçin hayretle lanetle anılıyorken asıl olan insanlığın huzur ve mutluluğuna değer katmaktır.

Sizde bir cevher varsa ortaya koyun ki hem sizden iftiharla bahseder hem de günümüzün deyimiyle sizi alkışlayalım olmaz mı? İnsanlık bu yaklaşımla tokalaşabilir selam ve duadan payını alabilir benden söylemesi.