- Oktay Hocam bir beş dakikan var mı?
- Hayrola Yusuf? Derse geçeceğim. Acil mi?
- Sadece 5 dakika hocam, lütfen. Seninle konuşmaya ihtiyacım var.
- Bismillahirrahmanirrahim.Gel şöyle geçelim. Hayırdır n’oldu? Anlat bakalım.
- Etrafım bahar çiçek ama benim dallarım yaprak döküyor hocam.
- Edebiyat yapma, noldu?
- Katil oldum. Öldürdüm onu. Kanadım mıydı kırılan ya da ışığım mıydı kaybolan bilemedim hocam.
- Nasıl yani?
- Anlatayım hocam. Epey zaman geçti üstünden. Biri vardı. Hayal olamayacak kadar gerçek, gerçek olamayacak kadar güzeldi. Annenin yavrusunu sahiplenişi gibi sahiplenmiştim.Benim dedim içimden üç kez, kendi nikahımı kendim kıydım. Oralı olmadı ilk başlarda. Gün geçiyor daha az yiyor daha az konuşuyordum herkesle. Aklımda o, fikrimde o, yolumda o vardı….
Daha adımı bilmezken bile ben o’nlu hayatlar kurmanın hayallerinde yaşadım. Onunla kalkıyor, kahvaltı yapıyor, aynı işin ucundan bir o tutuyor, bir ben tutuyordum. Her akşam ‘’ bir şey lazım mı eve ‘’ diye telefon açıp kapıda onu görmek adına merdivenleri üçerli beşerli çıkıyordum hayallerimde…
- Sonra?
- Sonra…. Bir gün tüm cesaretimi toplayıp yanına gittim. Üstümde emanet bir ceket, boyasız bir ayakkabı vardı. Korktum beğenmez diye, ürkerek yanaştım. Masasına oturmak için izin istedim.
Ne diyeceğimi merak ediyor olmalı ki sandalyeyi eliyle işaret etti.Bir şey diyemedim ilk başta. Gözlerimi yerden kaldırıp yüzüne bile bakamadım. Duyumsadığım tek şey kokusu ve kalbimin çırpınışlarıydı. Sadece iki duyum çalışıyordu adeta. ‘’Sen’’ dedim ‘’çok güzelsin. Güzelden öte güzelsin. Ama ben böyleyim’’  deyip ayağa kalktım. Üstümdeki ceketi gösterdim ona.Elimi cebime atıp bozuklukları masanın üstüne koydum.  Bu kadar zenginim dedim. İki elimi kulaklarıma götürüp üstelik kepçe kulaklının tekiyim dedim sonra da.
Şaşırmıştı. Boş boş ne saçmalıyor bu dercesine yüzüme bakıyordu. Bense açılmıştım. Onu sevecek kadar koca bir yüreğimin olduğunu hem çalışarak çok para da kazanabileceğimi söyledim.Bu sefer o gözlerini yere çevirmişti. Okulun sonunda diplomalarımızı aldığımız gün sözlenebileceğimizi hemen askere gidip evlenebileceğimizi anlatmaya başladım. Sanırsın hocam, kırk yıldır beni bekliyormuş da ona açılmamı istermiş gibi hiçbir şey demeden dinledi.  Hemen cevap verme istersen dedim.
- Eee?
- Sonra sevgili olduk , çıkmaya başladık. Seninle oturduğumuz bu yerlerde oturduk. Gecemiz gündüzümüz beraber geçti. Aynı eve çıktık. Ben gündüzleri ne iş bulursam çalıştım. Okulumu astım. Zar zor mezun oldum.  Bir gün hocam hiç unutmam asansörde kaldık. İki saat bizi kurtarmalarını bekledik.Nefessiz boğulacağımızı zannettik ikimiz de. Kurtardılar bizi. Tekrar binmek istemedi. Üç kat kucağımda taşıdım. O günden sonra bir kez bile asansöre binmedi. Ayağını yatağın kenarına çarpardı sürekli. Ben yatağın kenarlarını sarmıştım ayakları morarmasın diye. Ağzında yaralar çıkardı.Ben bana gelsin diye dualar ederdim. Ama en başından beri beni zaten sevmezmiş hocam. 
- Celladına aşık mı oldun yani?
- Hay ağzından öpeyim hocam. Celladıma aşık oldum ama ben ona bu kadar mahkumken o bana sevmediğini söyledi. Gitti. Terk etti beni.Ne haldeyim bir bilsen. Ama güçlü durmam gerekti ve ben de öldürdüm onu hocam.
- Yok artık.
- İçime attım, hocam içimde öldürdüm onu yani.
- Vay benim saf Yusuf’um.Buna inandırdın mı kendini şimdi?  BiRiNi ÖLDÜRÜR TOPRAĞIN ALTINA GÖMERSIN YA HANi, UZAKTAN BAKINCA ORADA BiRiNiN YATTIĞINI SENDEN BAŞKA KiMSE BiLMEZ.
 İŞTE SEVDIĞIN iNSANDAN VAZGEÇTiM DEMEK DE  BÖYLEDiR.SEVMiYORUM ARTıK DERSiN, KiMSE BiLMEZ AMA SEN BiLiRSiN iÇiNDE ÇÜRÜYEN CESEDiN KIME AiT OLDUĞUNU…

………

SINAV

Bir sınav yapsalar  beni 
Ama tüm konular senden çıksa.
Boyun kaç karış…
Perden ne renk…
Ya da saçlarının tellerini sorsalar,
İlk ben bitiririm sınavı…

Hele yanağındaki çukuru 
Öyle bir yazarım ki kağıda.
Ölüp 
Gömülmek ister 
Her okuyan. 

 

 

………..