Geçen haftalarda Tarım İl Müdürlüğünde Hayvan Yetiştirici Birlikleri ve Üreticileri ile toplantı yapıldı.

 

Kıymetini bilmediğimiz potansiyelimiz bir kez daha dillendiriliyor:

 

Hayvancılıkta iyiyiz, küçükbaşta Türkiye birincisiyiz, arıcılıkta ilk 20’deyiz, bal kalitesinde 1. sıradayız, tarımdaki STK Örgütlerimiz çok iyi.

 

Arıcılıktaki yükselişle beraber ufak tefek sıkıntıları ve çözüm yolları konuşuluyor. Toplantı tam hızıyla devam ederken, Van Et ve Süt Kurumu Müdür Vekiline söz gelince salon buz kesildi.

 

Bizler kendi sorunlarımızı bırakıp ilimize 50 yıldan fazla katma değer yaratan kurumun ilimize yatırım yapmayacağını söylemesi üzerine ilimizin haline çok acıdım.

 

Van Et Balık Kurumu (şu anki ismi Van Et Süt Kurumu) binası 2011 yılı depreminde hasar aldığından hayvan kesimini durdurdu. Aslında çalışabilecekken, riskli görüldü ve o gün bu gündür tek bir hayvan kesimi yapılmadı. Hayvan yetiştiricilerinin kara gün dostu olan bu kurum üreticilerini yalnız bırakacak gibi. Van’ın tek kesimhanesi olan firma 4-5 yıl içinde inanılmaz işler yaptı. Adeta ‘tek-el’ olur.

 

Şimdi size başka bir gelişmeden bilgi vereyim. Van Ticaret Borsası var gücüyle inanılmaz işler ve projeler yapmakta(!)

 

Dediler ki: “Van, Hakkari ve Bitlis ballarının markalaşması için yöresel coğrafi tescilini yapalım. Bal üretimi artmasıyla beraber bu saydığımız yörelerin ballarını ülkede bir numara yapacağız.”

 

İlk toplantıya, Borsa Meclisi üyesi olmamıza rağmen Van Arıcılar Birliği olarak çağırılmadık tabi ki(!) Duyarlılık bu ya, YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal hocanın, neden Arıcılar Birliği yok demesi üzerine bir dahaki toplantıya çağırıldık.

 

Ancak toplantıya çağrıldığımız toplantı ilk ve son toplantı oldu. Sonrakiler de yine yokuz. Herhalde rektör bey katılmadığından olmalı ki bizleri de çağırmıyorlar.

 

Neyse… Bu toplantıdaki bazı detayları özetle sizlerle paylaşayım:

 

- “Üç ili beraber götüremezseniz” dedim. Van Ticaret Borsası ne bu güce nede bu ekonomiye sahip değil.

- “Yeni bir arıcı derneği veya benzeri bir yapıya gerek yo”k dedim. Toplamda 6 arıcı örgütü var ve bunlardan birinin üzerinde yürütülmesini, aksinin yanlış olacağını söyledik. Fakat gidip yeni bir dernek kurmuşlar.

- “Van Balı markası olmalı ve yeni bir marka arayışına gerek yok (Çatak, Bahçesaray) yeterli” dedik. ‘Adını sen koy’ kampanyası başlattılar ve içeriği bizle paylaşılmadı.

- Antalya YÖREX Fuarına, üretim izni ve marka tescili bile olmayan bir üretimle katılım yapılır.

Şimdi “Tamam da, Halil Bey konuyu nereye bağlayacaksınız” dediğinizi duyar gibiyim.

Yukarıda ilimizin bir ayıbı olan Et ve Süt Kurumunun Van’da tekrar yatırım yapması ve bu işleri takip etmesi borsanın boyunun borcu ve sorumluğudur.

 

Van balının tanıtımı başlığı altında ne tür bir plan olduğunu, bunun içinin boş olduğunu ve kendilerince bazıların iş yapar gibi gösterip o kişiye rakipler yaratmaktır. Van Ticaret Borsası, Muş, Bitlis ve Hakkari’nin ilimiz Borsasına dâhil etmek için gösterdiği mesaiyi hangi işe harcasaydı kesinlikle başarılı olurdu.

 

Henüz Van için bir şey yapamayan borsa acaba Muş, Bitlis ve Hakkari’yi sevdiğinizden mi yoksa borsaya gelir arttırmak için mi bunca zamanı ve harcamayı seferber etti?

 

Ben söyleyeyim mi? Muş, Bitlis ve Hakkari’yi bağlamanızın tek sebebi oy ve seçimi garantilemek içindi.

 

Siz Borsanın gelirini arttırmak istiyorsanız, Van Et ve Süt Kurumunu elde tutun ve gitmemesi için çaba gösterin bakalım. Bu üç ilin borsaya sağlayacağı gelir, Van Et ve Süt Kurumu kadar bile olamayacaktır.

 

Ve korkmayın! Seçimde karşınıza kimseler çıkmaz.

 

Bu korkular yerine, biraz Vana hizmet edin de yüzünüzün akıyla kazanın!