Kimse sanmasın ki Mütedeyyin Kürtler bu barışı önemsemiyorlar, ya da süreçten kopukturlar/ilgisizdirler. Tam tersine silahlı mücadele hariç her yolu denemekte olup barış ve huzur için muazzam çaba sarf ediyorlar. Mesela Ben Mütedeyyin bir Kürt olarak bu süreçte 20’nin üstünde çalışmada bulunmuş, 50’den fazla yazı yazmış  bir çok canlı programlara katılarak barış sürecine aktif bir katkı yapmışım/yapmaya devam ediyorum.

Hangi birini anlatayım? En iyisi kalsın;hani manidar bir ifade var  “Balık bilmese Xalık bilir” misali.

10 Ocak Cumartesi günü Diyarbakır Lizuz otelde 15 ilden bir araya gelmiş 56 ilim erbabı ve 724 STÖ’lerinin imzasıyla hazırlanmış “Barış için sesimizi yükseltiyoruz” başlıklı bir metin; Kürtçe, Türkçe, Arapça okundu bu yapılması gereken bir çalışmaydı, iyi ki oldu. Bu toplantıya şahitlik yaptığım için Allah’a şükür ediyorum.

Kanaatiniz olsun, 1-1,5 yıl önce on maddelik bir deklarasyon hazırlamış 8-10 mollanın imzasından/onayından da geçirmiştim. Ne yapacaktım diyeceksiniz yedi ilden bir araya getirilen 40 alimin huzurunda Ulu caminin o manevi atmosferinde Kürtçe, Türkçe, Arapça ve İngilizce beyanat tarzında barış sürecine katkı olsun diye okutacaktık.

Ama 10 Ocak deklarasyonu daha kapsamlıydı üstelik bini aşkın sağduyulu  vatandaşların huzurunda onun üstünde televizyonun kameralarına okundu, kamuoyuyla paylaşıldı.

Daha sonra kulak misafiri oldum, toplantının içeriğinden haberdar olmayan kimi vatandaşlarımız ön yargıyla bu çalışmayı küçümsüyorlar. Halbuki HDP’in sadece iki isteğini içermiyordu.

1-Öz güvenlik gücü

2-Demokratik Özerklik

HDP tarafı bu iki talebinin Kürtler tarafından nasıl karşılandığını bilerek mi diretiyor acaba? Kürdistan’da PKK değil Kürt halkı yaşayacak, eğer bu iki talepte diretilirse bölgemizde hep bir öteki oluşacak, Korku, ölüm ve işkenceler devam edecek, Türk Ergenekonundan kurtulduk derken bu sefer Kürt Ergenekonu başımıza bela olacak. Sonu nasıl bir faciayla biteceğini tahmin edemediğimiz bu iki madde Kürtler açısından sıkıntılıdır, ben böyle biliyorum.

Peki bu beyanatta ne vardı?

1-Hangi şartlarda olursa olsun bu sürecin devam etmesi lazım.

2-Barış sadece Hükümetin işi değildir;Adalet, Emniyet ve Diyanet… her biri üzerine düşeni yapmakla yükümlüdür,

3-Kürtlerin Kimlik ve inancını yaşayabilmesi için anayasal düzenleme şarttır.Bir an evvel siyasi, sosyal ve Kültürel hakları kendilerine tevdi edilmelidir.

4-Bundan sonra bu süreçte bir tek can kaybı olmamalı olsa bile herkes sorumludur.Sürece zara verecek söz, beyanat ve tutumlardan vazgeçilmelidir.

5-PKK’nin militarist yaklaşımı hayatı zorlaştırdığı gibi süreci de zor durumda bırakıyor.PKK tek tipçi anlayış ve yaklaşımdan vaz geçmeli ve Mütedeyyin Kürtlere sıkıntı vermemelidir.Kürt bölgesinde çok kimlikli yaşam tarzıma her kesim rıza gösterebilmelidir.

6-Renkler ve Diller Allah’ın ayetlerinden olup kimseye avantaj ya da dez avantaj kazandırmamalıdır.

7-Barışa katkı veren her kimse milletin dualarına mazhar olacaklar.

8-Barış süreci Adalet ve Kardeşlik atmosferinde ilerlemelidir.

9-İnsan sadece insan olması hasebiyle doğuştan gelen hakları verilmelidir. Buna şerh bırakılamaz.

10-Kürtlere adaletle muamele edilirse hakkın yanında duracaklarından kimsenin şüphesi olmasın.

11-Kürt sorunu PKK ile Devlet arasında var olan sorundan ibaret değil. Bir vatandaş olarak Devlet Kürt vatandaşlarının haklarını vermek durumundadır.Bunun için PKK ile varılacak anlaşmayı beklemeden gerekli yasal ve anayasal düzenlemeyi yapmalıdır.

12-Kürtlerin Alimleri, Aydınları, Cemaatleri, STÖ’leri hep beraber Barış sürecine sahip çıkmakla yükümlüdürler.

13-ABD, İngiltere, İsrail bu sürecin gözlemcisi olmamalıdır.

14-Tek kımızı çizgimiz barış sonunlanana kadar masadan kalkmamaktır.

15-Üçüncü göz olmaya varız ve sürecin takipçisiyiz.

Efendim bunlardan hangi birisine insan şerh koyabilir. Bu çalışmaya öncülük yapan İHH İnsani Yardım Vakfı yöneticilerine de  kamuoyu nezdinde teşekkürlerimi sunuyorum.

21-22 Şubatta yapılacak Kürt çalıştayında da hayırlı neticeler vereceğine inanıyor ve başarılar diliyorum.

Selam ve dua ile desteğe devam. İnanın İslam toplumunda selam ve duadan yoksun bir barışın sağlanması mümkün değildir.

Saygılarımla.