GÜNCEL

YYÜ’de 6’ncı Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi Sona Erdi

Abone Ol

Hibrit olarak gerçekleştirilen VI. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresinde 34 ana oturumun 17’si yüzyüze ve 17’si ise çevrimiçi (online) olarak gerçekleştirilmiştir. 10 davetli konuşmacı paneli, 115 sözlü bildiri sunumu ile bir forum gerçekleştirilmiş ve 10’u yurt dışından olmak üzere toplam 50 farklı Üniversiteden 125 konuşmacı ve 44 oturum başkanı kongrede görev almıştır. 20-23 Ekim 2022 tarihleri arasında VI. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilmiştir. Bizzat kongreye katılan, emeği geçen herkese ve katkı veren kurum ve kuruluşlara teşekkür ederiz. Kongre başlığının ve ana temasının “Bilimler Işığında Yaratılış” olarak seçilmesinin temel nedeni; Yeni yetişen nesillerin ruh ve beden sağlığının zararlı cereyanlardan korunması ve davranış bozukluklarının önlenmesi, ancak bilinç düzeyinin yükseltilmesiyle mümkündür. İnsanın mahiyet ve yaratılış gayesini bilimsel gerçeklerle anlamak, bunları hayata geçirmek ve bu gerçeği geniş kitlelere ulaştırmak bu bağlamda büyük önem arz etmektedir. Bu sorumluluk ise, en başta bilim insanlarına aittir. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongrelerinin öncelikli hedefleri arasında söz konusu durum hakkında bilim camiasında farkındalık oluşturmaktır. Düşünce ufkuna katkı sağlamak ve ilmi veriler doğrultusunda yaratılış gerçeğini merkeze alarak bilim insanları ve genç nesillere yeni bir bakış açısı ile doğru, dürüst, güvenilir ve karakterli bir kişilik kazandırmak da ana hedefler arasında yer almaktadır. Ayrıca yaratılış kongrelerinde evrim konusu ilmi platformda değerlendirilmekte ve bu görüşün ideolojik düşüncelere alet edilmesinin önüne geçilmesinde önemli adımlar atılmaktadır.

Kongrede gerçekleşen bilimsel toplantılarda, vurgulanan ortak nokta “Bilim dünyası hiç şüphesiz ki yaklaşık olarak iki asırdır materyalist felsefenin tesiri altında kalmıştır. Bir anlamda inançsızlığı; sözde bilim adı altında ideoloji, bilim felsefesi ve nihayetinde de bir hayat tarzı hâline getiren bu bakış açısı, tüm dünyayı topyekûn bir çıkmaza sürüklemiştir” olmuştur. Fen Bilimleri ve Sosyal bilimlerden yapılan sunumlarda Kainatta mikro sistemlerden ta makro âlemlere varıncaya kadar her yerde ilim ve sanat inceliği, daha ilk bakışta dikkat çekmektedir. Bu çerçevede varlık âlemi ve tabiat olaylarını; tabiat ve tesadüfe bağlamayıp bilim ve multidisipliner araştırmalar ışığında Allah’ın isim ve sıfatlarıyla açıklayan bilim insanları kendi araştırma alanlarında sayısız örnekler sundular. Kongreye katılan Bilim insanlarının ortak bir başka vurgu ise; “İnsanlık âleminin bugünkü durumu göz önüne alındığında toplumları ayakta tutan değerlerden hızla uzaklaşıldığı, bunun neticesi olarak da insanlar, zararlı düşünce akımlarının tesiri altına girmekte ve davranış kalıplarında sapmalar gözlenmektedir. Bu gidişatı önlemenin en etkili yollarından birisi de inançlı gelecek nesillerin “manevi, ahlaki, insani, milli ve kültürel değerleri benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini ve devletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına saygılı, devletine ve milletine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış hâline getiren” bireyler olarak yetiştirilmesi ve geleceğe hazırlanmasıdır.

“BUGÜN TÜM DÜNYADA YAŞANAN SİYASİ, İKTİSADİ, İÇTİMAİ, AHLAKİ VE HUKUKİ SORUNLARIN ARKA PLANINDA BATI MENŞELİ İNSAN VE ALEM TASAVVURUNUN YER ALIYOR”

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali ERBAŞ Van’a gelmeyi çok istemesine rağmen Yurtdışı programından dolayı kongreye videolu mesajı ile katılım sağladı. Erbaş konuşmasına; “İnsana bilmediğini öğreten Yüce Rabbimize sonsuz hamdüsenalar olsun. Hz. Âdem’den beri hakkı ve hakikatı tebliğ eden ilim ve hikmetle insanın yolunu aydınlatan bütün elçilerine ve bilhassa Hz. Muhammed Mustafa’ya (SAV) sonsuz selam olsun. Medeniyetler beşiği güzel ilimiz Van’da gerçekleşen bu toplantının hayırlı sonuçlara vesile olmasını niyaz ediyorum. Bizzat katılmayı arzu etmeme rağmen önemli bir çalışma için yurtdışında olmam hasebiyle aranızda bulunamamaktan duyduğum üzüntüyü ifade etmek isterim.” cümleleriyle başladı. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali ERBAŞ, “Birçok açıdan toplumları etkisi altına alan batı medeniyetinin insanlığı ve tüm yeryüzünü bir bilinmezliğe sürüklediğine dikkati çekerek, “İnsanın manevi yönünün ihmal edildiği varlığın, aşkın boyutunun yok sayıldığı, çevrenin, emanet vasfının göz ardı edildiği söz konusu hayat tasavvuru, insanlığı derin bunalımlara sürüklemekte, toplumları ve milletleri büyük krizlere maruz bırakabilmektedir. Bugün tüm dünyada yaşanan siyasi, iktisadi, içtimai, ahlaki ve hukuki sorunların arka planında ben merkezci ve üstenci bir yaklaşımla hayat ve toplum mühendisliğine kalkışan Batı menşeli insan ve alem tasavvurunun yer aldığını söylemek yanlış olmayacaktır.” dedi. Dünyada tartışılmaya devam eden konulardan birinin de yaratılış meselesi olduğunu ifade eden Başkan Erbaş, “Yaratılışı kabul etmeyen yaklaşımlar insanı ve evreni izah etme noktasında yaşadıkları acziyeti aşabilmek için sürekli yeni teorilerde varsayımlar geliştirmeye gayret etmektedirler. Hakikati gölgeleyen düşünce, akım ve ideolojilerin olası etkilerinin iyi analiz edilmesini ve İslam’ın varlığa, insana, hayata dair ortaya koyduğu ilke ve değerler ekseninde bir yaklaşımla yeniden tahkim edilmesi gerektiğini dile getirdi. Hz. Peygamber’e indirilen ilk ayette, yüce Allah’ın kendisini “Hâlik” sıfatıyla tanıttığını ifade eden Başkan Erbaş, “İlk vahiydeki söz konusu hakikat üzerine müesses olan İslam düşüncesine göre kainattaki her şey tek ve üstün kudret sahibi bir yaratıcı tarafından vücuda getirilmiştir. O da sınırsız ilmi ve iradesiyle evreni ve içindekileri bir ölçü ve düzen içerisinde kolaylıkla var eden, her an bir yaratma hâlinde olan, kendisinden başka hiçbir yaratıcı olmadığını çeşitli misal ve delillerle beyan eden “vâcibu’l-vücûd” yüce Allah’tır.” diye konuştu.

“ÇELİŞKİLER ÖZELLİKLE GENÇLERİN AKIL VE GÖNÜL DÜNYASINI TAHRİP EDİYOR”

Günümüzde dünyanın akademik merkezlerinin de varoluş bağlamında epistemolojik krizlerini yaşamadığı değerlendirmesinde bulunan Başkan Erbaş, “Aynı şekilde bilim ve ahlak arasındaki ilişki bugün teorik ve pratik boyutuyla trajedi ve paradokslarla doludur. Teknolojinin hayatı kuşattığı ve bilgiye ulaşmanın iyice kolaylaştığı çağımızda, söz konusu krizler ve çelişkiler özellikle gençlerin akıl ve gönül dünyasını tahrip edebilmektedir. Dolayısıyla düzenlenen bu kongrenin hayati derecede önemli olduğuna inanıyorum. Buradan, insanlığın ve bilhassa gençliğin soru ve sorunlarına rehberlik edecek sunumlar, hakikat arayışını sabote eden yaklaşımlar karşısında gençliğe ufuk kazandıracak tebliğler çıkacağına inanıyorum.” ifadelerini kullandı.

“İLİMİZE HİZMET EDEN BÜTÜN ÂLİMLERİMİZİ RAHMETLE YÂD EDİYORUM”

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamdullah ŞEVLİ yaptığı konuşmada; "Van gerçekten ilim ve irfan şehridir. Moğolların Bağdat’ı istila etmesinden sonra Bahçesaray’a Arvas köyüne gelen Seyyid Muhammed bin Kasım Bağdadi (Seyyid Muhammed Kutup), Seyyid Sıbgatullah Arvasi, Feqiye Teyran, Ahmed-i Hânî, Van’da da uzun yıllar yaşamış Bediüzzaman Said Nursi gibi Van’da ve çevresinde büyük âlimler ve müderrisler yetişmiştir, uzun yıllar hizmet etmişlerdir. Bu vesileyle ilime hizmet eden bütün âlimlerimizi rahmetle yâd ediyorum." dedi.

“KONGRENİN GERÇEKLEŞMESİNDE EMEĞİ GEÇENLERE ŞÜKRANLARIMI SUNARIM”

Kongreye bir mesajla katılan Millî Eğitim Bakan Yardımcısı Dr. Nazif YILMAZ; “Yaratıcının Kur’an’da insana ilk hitabı olan “okuma” emrinin “Yaratan Rabbinin adıyla” olmasından hareketle zerreden kürreye, mikro âlemden makro âleme, bütün varlığın ve kâinâtın O’nun eseri olduğunu idrak edecek nesillerin yetişmesi için i’mâli fikirde ve sa’yu gayret içerisinde bulunan bilim insanlarımıza ve kongrenin gerçekleşmesinde emeği geçenlere selam ve muhabbetlerini iletmiştir.”dedi.

İlki Harran ve Üsküdar Üniversiteleri tarafından ortaklaşa 30 Kasım-2 Aralık 2017 tarihleri arasında Şanlıurfa’da gerçekleştirilen Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi’nin ikincisi Atatürk Üniversitesi tarafından 8-9 Kasım 2018 tarihleri arasında Erzurum’da, üçüncüsü Iğdır Üniversitesi tarafından 24-26 Ekim 2019 tarihleri arasında Iğdır’da, dördüncüsü Kütahya Dumlupınar Üniversitesi tarafından 24-26 Ekim 2020 tarihleri arasında Kütahya’da, beşincisi yine Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nde 21-23 Ekim 2021 tarihlerinde düzenlenmiştir.

20-23 Ekim 2022 tarihleri arasında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen VI. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi önceki kongrelerin sonuç bildirgeleri teyit edilerek aşağıdaki tespitler yapılmış ve kararlar alınmıştır:

1. İSLÂM DİNİ BİLİMLE ÇATIŞMAZ. “Din ayrı, bilim ayrıdır” düşüncesi materyalist felsefenin ürünüdür. Bilimle din, akılla vahiy arasındaki çatışma, İslâm medeniyetine ait değildir. Çünkü bilimlerin konusu, Allah’ın kudret sıfatının eseri olan kâinat kitabıdır. Kur’an-ı Kerim ise Allah’ın kelâmıdır ve kâinat kitabının tefsiridir. Bunlar arasında çelişki ve çatışma olamaz. Çünkü her iki kitap da Allah’ın kitabıdır. Çok sayıda ayet ve hadislerden anlaşıldığı üzere, İslâm dini; ilme ve bilim insanına büyük önem vermektedir.

2. BİLİM DÜNYASI YAKLAŞIK 200 YILDIR MATERYALİST FELSEFENİN TESİRİ ALTINDADIR. MATERYALİST FELSEFE; kâinattaki bütün varlıkları tesadüf, sebepler ve tabiatın eseri olarak görmekte ve sadece laboratuvara giren maddeleri bilimsel veri olarak kabul etmektedir. Bu felsefî görüşte; insanın ruhu, duygu ve düşünceleri dikkate alınmamaktadır. Hâlbuki kâinatın ve insanın yaratılışını anlamada sadece fen bilimleri yeterli değildir. Bunun için bütüncül düşünceye ihtiyaç vardır. Yani maddenin yanında mananın da dikkate alınarak bilimin metotları çerçevesinde yaratılış hakikatinin değerlendirilmesi gerekir.

3. BİLİM, ALLAH’IN KÂİNATTAKİ SANAT ESERLERİNİ İNCELER. NOBEL ÖDÜLÜ ALAN PAKİSTANLI FİZİKÇİ PROF. DR. MUHAMMED ABDÜSSELAM; İLİMLERİ; “Allah’ın kâinattaki eserlerini inceleme sanatı” olarak tarif eder. Bilimler, kendi dilleriyle yaratıcının varlığını ve birliğini gösterir. Günümüz bilim camiasında genellikle kâinattan elde edilen bilgilerin takdiminde yaratıcı gizlenmekte; sebepler, doğrudan işi yapan fâil olarak sunulmaktadır. Yaratılış kongrelerinde fiilde fâilin, sanatta sanatkârın, eserde ustanın nazara verilmesinin zarureti dile getirilmiştir. Bir başka ifade ile ilmî metotlarla elde edilen bilgiler; tesadüf ve sebeplerle değil, yaratılış bakış açısı ile verilmelidir. Bilim dili olarak kültür değerlerimizle uyumlu bir dil kullanılmalıdır.

4. YARATILIŞ KÜLLİ VE UMUMİDİR. YARATICI; bir varlığı belli süreçler içinde yarattığı gibi, bir anda sebepsiz olarak da yaratabilir. Sebepler çerçevesinde yaratılış; Allah’ın isimlerinin tecellisi, hikmetinin gereği ve imtihanın muktezasıdır.

5. EVRİM VE YARATILIŞ KONUSUNDA BİR KAVRAM KARGAŞASI VE BİLGİ KİRLİLİĞİ VARDIR. HERKESİN EVRİMDEN ANLADIĞI VE KASTETTİĞİ FARKLIDIR. EVRİM; farklı anlama gelen otuza yakın tabir ve terimle ifade edilmektedir. Bu terimlerin bir kısmı tekamülü, değişimi, başkalaşmayı ve farklılaşmayı ifade etmektedir. Bunların her biri dün nasıl gerçekleşmiş ise bugünde aynı şekilde gerçekleşen ve yarında gerçekleşmeye aynı şekilde devam eden Allah’ın birer kanunu olup kast edilen evrimle uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktur. Yani sivrisinek, kelebek ve kurbağa ilk yaratıldıkları andan bugüne kadar hep aynı şekilde bir hayat döngüsüne sahiptirler. Köpekbalıkları ilk yaratıldıkları günden bugüne kadar iskelet sistemleri kıkırdaktan ibarettir. Eğer evrimcilerin belirtiği gibi bir durum söz konusu olsaydı, bugün köpekbalıklarının iskelet sistemi kemikten olurdu. Bir türden başka bir türün tesadüfen veya kendiliğinden meydana geldiğini ifade eden evrim, evolüsyon ise herhangi bir delile ve bilimsel veriye dayanmayan sadece bir felsefî görüştür. Bu bakımdan evrim ile ilgili terminolojinin doğru anlaşılması gerekir.

6. HERHANGİ BİR İLMİ VERİYE VE DELİLE DAYANMAYAN EVRİM BİR TÜRDEN BAŞKA BİR TÜRÜN TESADÜFEN, mutasyonlar ve doğal seçilim yolu ile ortak bir atadan meydana geldiğini ifade eden felsefi bir görüştür. Değişim, başkalaşım ve farklılaşma gibi kavramlar evrim değil, Allah'ın kâinatta koyduğu ve icra ettiği kanunlardır. Jeolojik devirlerden günümüze kadar ulaşabilen sadece bir organ veya doku parçasından yola çıkarak cins hatta tür isimleri vermektedirler. Yani tür veya cins olarak sunulan tam bir birey değil, net olarak hangi canlıya ait olduğu bilinmeyen sadece bir organ veya doku parçasıdır. Sonra bu tek parça doku veya organa dayanılarak hayali bir çizimle bir birey çizilmekte ve bu bireye bilimsel bir isim yakıştırılmaktadır. Asla ortada tam bir bireye ait fosile dayanılarak bir isimlendirme yapılmamaktadır. Tersten gidilerek, yani doku veya organ parçasından bireye gidilerek yazılan hiçbir bilimsel isim ne bir türe nede bir popülasyona ait isim değildir. Oysa sistematik ve taksonomide bir türün teşhisi için örneğin tam ve eksiksiz olması gerekir. Sadece bir parçası dahi eksik olan örnekler bilimsel olarak teşhis edilmez, eksik materyal olduğu için değerlendirilmez. Kaldı ki bugüne kadar insanın atası olarak çizilen adamların hemen hepsi hangi canlıya ait olduğu bilinmeyen bir diş veya bir kemikten ibaret hayal ürünü çizimlerdir. Sistematik açıdan bilimsel hiçbir anlamı olmayan, hangi canlıya ait olduğu bilinmeyen bir doku parçasıdır. Kaldı ki aynı alanda farklı canlılara ait doku veya organ parçaları bulunabileceği gibi kontamine olmuş ve karışmış bu verilere dayanılarak çizilen bu hayal ürünleri başta insan olmak üzere pek çok hayvan, bitki ve canlının atalarının hikâye veya masallarından başka bir şey değildir.

7. EĞİTİMİN BÜTÜN SAFHALARINDA EĞİTİM MATERYALLERİ VE KİTAPLAR; yaratılış bakış açısı, dil ve üslubuyla ele alınmalıdır. Ders kitaplarında hâlen Antik Yunan’da olduğu gibi, atom ve molekülleri ilâh seviyesine çıkaran materyalist bir eğitim sistemi hâkimdir. Her bir atoma bir ilâh gibi görev yükleyip akıl ve mantığın sınırlarını zorlayan bir eğitim modeli pedagojik formasyona da uygun değildir. Eğitim materyalleri ve ders kitaplarında kâinattaki bütün varlıkların; sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi bir Yaratıcı’nın eseri olduğu vurgulandığında atomdan galaksilere kadar hiçbir şeyde karışıklık ve düzensizliğin olmadığı anlaşılacaktır. Bu durum da akılların aydınlatılmasına, vicdanların tatmin edilmesine ve kalplerin de nurlandırılmasına vesile olacaktır. Bu tür eğitim alan bir genç; bütün varlıklar gibi kendisinin de başıboş olmadığını, bir yaratıcısının bulunduğunu bilecek; bütün nimetleri O’nun gönderdiğini anlayacak, kendisinin sahipsiz olmadığının bilincine vararak her türlü sıkıntı ve üzüntüsünde yanında olan ve her şeye sözü geçen bir İlâha sığınmanın mutluluğunu yaşayacaktır. Gençlerimizi taassuptan ve inançsızlığa sürükleyen şüphelerden kurtarmanın yolu, yaratılış bakış açısıyla yapılan bir eğitime bağlıdır. Kâinattaki varlıkların yapılarını ve mükemmelliklerini ortaya koyan kitap, makale ve belgesellerde evrimci bakış açısı yerine, kadim medeniyetimize uygun mânâ ve dilin kullanılması gerekmektedir.

8. BİLİMLER IŞIĞINDA YARATILIŞ KONGRELERİNDEKİ BİLDİRİLERDEN TEŞKİL EDİLEN KİTAPLAR, GENÇLERİN EĞİTİMİNDE HAYATİ BİR ÖNEME SAHİPTİR. Günümüzde gittikçe artan Darwinizm, sekülerizm ve deizm gibi düşüncelerin genç kuşaklarda sebep olduğu şüphelerin giderilmesinde bu kongrelerde sunulan bildirilerin önemli tesiri görülmüştür. Önceki kongrelerdeki bildirilerden bazıları, ortaöğretim seviyesinde hazırlanarak “Bilimlerin Dilinden” ve “Popüler Bilim Serisi” kitapları şeklinde öğrencilerin istifadesine sunulmuştur. Bu tür çalışmaların devam ettirilmesine karar verilmiştir.

9. KONGRE KAPSAMINDA BİLİMLER IŞIĞINDA YARATILIŞ ALANINDA daha nitelikli araştırmaları teşvik etmek amacıyla, kongre ana temasını yansıtan üç sözlü ve üç poster bildiriye ödül verilmesi tavsiye edilmiştir.

10. YARATILIŞ KONGRESİNE GÖNÜL VEREN BİLİM İNSANLARININ -özellikle Fen Bilimleri, Sağlık Bilimleri, Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler alanlarında- yaratılışı anlamaya yönelik yüksek lisans ve doktora tezleri yönetmeleri, lisans ve lisans üstü seviyede yaratılış hakikatlerini anlatan dersler vermeleri hususen teşvik edilmiştir.

11. KONGRE SONRASINDA YARATILIŞLA ALÂKALI PANEL, ÇALIŞTAY ve konferansların yıl içinde başta lise ve orta öğretim olmak üzere her seviyede devam ettirilmesi uygun görülmüş ve önerilmiştir.

12. Kongre Sonuç Bildirgesi ve raporların ilgili makam, kurum ve kuruluşlara dağıtımı kararlaştırılmıştır.

13. DAHA ÖNCEKİ KONGRELERDE ALINAN KARARLAR doğrultusunda Bilimler Işığında Yaratılış Kongrelerinin her yıl ve yılın bir Ekim ayı içinde Bilimler Işığında Yaratılış Derneği’nin işbirliği ile yapılması tavsiye edilmiştir.