Ulaşım maliyetlerinin artması, yakıt fiyatlarının artması ile birlikte özel araçla yolculuk yapmanın iyice zor hale gelmesinin ardından Türkiye'de yeni bir model çokça konuşulmaya başlandı. Dünyanın farklı ülkelerinde kullanılan, Türkiye'de ise özel bazı firmaların çeşitli uygulamalar üzerinden hayata geçirmeye çalıştığı paylaşımlı yolculuk uygulaması son günlerin en çok konuşulan konusu oldu.
Aynı arabada yolcuların arabayı ve yolculuğu farklı isimlerle paylaştığı deneyim olan paylaşımlı yolculuğun yeni dönemde iyice yaygınlaşması beklenirken aynı zamanda trafik sorununa da bir çözüm olması bekleniyor. Daha çok başka bir şehre gitmek üzere başkaları ile aynı arabayı paylaşarak yolculuk yapmak üzere kullanılan bu uygulamanın artık bazı şehirlerde de kullanılacağı öngörülüyor.
Ulaşımdaki karmaşa ve tüketimi azaltmak için kullanılması ile ilgili değerlendirmeler yapılan paylaşımlı yolculuk için başta İstanbul gibi bir çok şehirde bir kullanım sahası açılabileceği bekleniyor.
Hatta dünyanın 150 ülkesinde uygulanan 'Paylaşımlı Yolculuk' sistemini öneren Martı'nın Kurucusu Oğuz Alper Öktem bu konuda uygulamanın çözüm getireceğine değinerek, "Bu konuda yönetmelik çıkarsa paylaşımlı araç kullanımı teşvik edilir, trafik yoğunluğu azalır, çevreye duyarlı ulaşım modeliyle vatandaş da devlet de kazanır" dedi.
Bu açıklama ile gözler atılacak yeni adımlara çevrilirken konuyla ilgili bir çok soru da cevap buldu. İşte paylaşımlı yolculuk ile ilgili merak edilen soruların cevapları:
2009'dan bu yana dünyada uygulanan yeni nesil çevreci taşımacılık türü... Bugün 150'den fazla ülkede bu hizmet sunulabiliyor. Kişi başı geliri 2 bin doların üzerinde olan tüm ülkelerde Paylaşımlı Yolculuk yasal... 6 kıta içinde sadece Antartika'da yok. Bugün Türkiye'de Paylaşımlı Yolculuk'un olmaması renkli TV'nin ya da internetin olmaması gibi bir şey...
Yönetmelik, tüm paylaşımlı yolculuk hizmetlerinin, sürücülerin ve yolcuların kimliklerinin doğrulanması gibi standart güvenlik protokollerini zorunlu kılarak, yolculuk deneyimini daha güvenli hale getirecek.
Şu anki sistemde, taksi plakalarının büyük bir kısmı kayıt dışı ekonomi içinde. Bu durum ciddi bir vergi kaybına neden oluyor. Yönetmelikle birlikte, tüm yolculuklar dijital olarak kaydedilecek ve devlet, hak ettiği vergi gelirlerini toplayabilecek. Yönetmelik, daha fazla rekabeti ve hizmet kalitesini teşvik edecek. Taksiciler ve paylaşımlı yolculuk hizmetleri arasındaki rekabet, her iki tarafın da hizmet kalitesini yükseltmesine ve daha iyi müşteri deneyimleri sunmasına yardımcı olacak. Yönetmelik, herkes için ulaşımın daha erişilebilir ve uygun maliyetli olmasını sağlayacak. bu yönetmelik, sadece Martı TAG için değil, tüm ulaşım sektörü için yeni bir çağın başlangıcı olacak.
Dijitalleşmeyle her yolculuk kayıt altına alınır. Bu durum, devletimizin vergi kaybını önemli ölçüde azaltır. Geleneksel taksi sisteminde, birçok işlem kayıt dışı kalabiliyor. Dijital sistemde her işlem kayıt altında olduğundan, bu yolculuklardan elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi daha kolay ve etkin bir şekilde yapılabilir. Dijital sistemler, şeffaflığı ve denetlenebilirliği artırır. Bu sayede, hem yolcuların hem de sürücülerin hakları daha iyi korunur. Devletin ulaşım sektörünü denetleme kapasitesi artar. Ekonomimize yeni iş imkânları sunulur. Bu da işsizlik oranını azaltır.
Kasımda İstanbul Ekonomi Araştırma'ya anket yaptırdık. 38 ilçede 2002 kişiyle konuştular. 'Yerel seçimlerde taksi sorununun çözümüne ilişkin vaatler oy tercihinizi ne derece etkiler' sorusuna katılımcıların % 37'si 'hiç etkilemez', % 40'ı 'biraz etkiler', % 22'si ise 'kesinlikle etkiler' yanıtını verdi.