“...Hani deriz ya, yaptığınız işlerden Allah’a anlatacak güzel bir hikaye birikiyorsa işler yolunda gitmiştir...”
Biriktirdik Allah’ım, Cuma günü Van’a gelip, üç günün sonunda da vedalaştığımız kardeşlerimizle çok güzel hikayeler biriktirdik. Hatta hepimiz hikayelerimizle tek bir hikaye olduk.
Kalemimizle hayat bulan bu yazının girişteki ilham cümlesi Van’ın çeşitli kurum kuruluşlarının destekleriyle 4 – 6 Ocak tarihlerinde gerçekleşen 1. Van Gençlik Çalıştayı’nın en sonunda, uçağına gitmek üzereyken “söyleyecek çok sözümüz var” deyip, sadece bir cümleyle durumu özetleyen Dumlupınar Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanımız Hakan BAYKAYA kardeşime aitti. Cümle tam olarak aynı değilse de benim kalbime bu şekilde dokundu.
Tabi kalbimize dokunan çok daha fazla şeyler oldu. Ama ondan önce çalıştay serüvenimize değinmekte fayda var. Çalıştayın ilk somut adımı yaklaşık 14 ay önce 3 Kasım 2017 tarihinde ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nce üniversite- kent işbirliğini artırmak üzere oluşturulan Danışma Kurulu toplantısının ikincisinde atılmıştı. Aslında öncesi de var, bizler Öğrenci Konseyi olarak 2016 Aralık ayında seçimlerimizin gerçekleşmesinden hemen sonra üniversite yönetimimize bu şekilde bir talep iletmiş ve Başbakanlık Tasarruf Genelgesinin yayınlanması sebebiyle beklemek zorunda kalmıştık. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğümüz de Van Gençlik Haritası çalışması ile il gençliğinin sosyolojik ve davranışsal yapılarının incelenmesiyle ilgili işlemlerine başlamış ve de danışma meclisi toplantısında Gençlik Spor İl Müdürümüzün “Gençlik Haritası çalışmasının üzerine bina edelim” teklifiyle çalıştayla ilgili konuşmalar yeniden başlamıştı. Sonraki süreçte hazırlanan taslaklar, öngörüler, oluşturulan komisyonlar, planlamalar ve çalıştay mutfağına dair her şey için katılımcı bütün paydaşlar çalışmalara kendi üye veya çalışanlarını da dahil ederek serüvenimize güç kattı. Aradan geçen zamanda heyecanımızı arttıran bir çok hadiseye şahitlik ettik. Gençliğin Kalkınma ile, İstihdam ile, Eğitim ile, Göç ile, Aile ile, Bağımlılık ile, Sosyal- Kültürel ve Sportif- Gönüllülük Çalışmaları ile ilişkilerini, bugününü ve tabi yarınını konuşmak için hazırlıklara başladık. Oluşturulan komisyonların gençliğin tüm kesimleriyle (sivil toplum, üniversiteli, partili, bağımlı, sokakta çalışan, eğitimli çalışan, eğitimsiz çalışan, göç ile gelmiş, aile ilişkilerinde problemler yaşamış ve gönüllük faaliyetlerinde bulunan) 1 yıl boyunca anketler, mülakatlar, odak grup görüşmeleri gerçekleştirmiş olmaları da bu işin yalnızca finalde lüks bir otelde şatafatlı bir program olmadığını aksine yoğun hazırlık ve gençlerle sürekli temasın neticesini gösterdi bizlere.
İş, program zamanına gelip, gençlik liderlerinin ve Öğrenci Konseylerinin ilimize geldiği günde ülkemizin yedi kalbinden gelen Üniversitelerin Öğrenci Konseyi Temsilcileriyle Van’ın nadide penceresi Kanal M TV’de “Haftanın Analizi” Programında bir araya geldik. Programda ağırladığımız başkanlarımızla “Gençliğin An, Zaman ve Mekan Tasarrufu” özel başlığıyla içerisinde bulunduğumuz iki saatte verimli, keyifli ve hiç birimizin doyamadığı bir şekilde gençliği, üniversiteliliği, üniversiteleri ve gerçekleşecek olan çalıştayı konuştuk. Cumartesi günü, “baba gün” diye nitelendirdiğimiz gündü. O gün Van Gençlik Haritasının sunumu, oluşturulmuş komisyonların 1 yıl boyunca yaptığı çalışmaların sonuçlarının açıklanmasının akabinde gelen konuklarla atölye çalışmaları gerçekleşecek ve atölye sonucunda da iş nihayete erecekti. Planlandığı gibi oldu ancak, protokol konuşmalarının atölye çalışmalarının süresini kısaltacak kadar uzun olması gerçeğini belirtmeden geçmek olmaz. Tabi bunu söylerken ilimizin yeni Valisi Mehmet Emin Bilmez’in çokca şikayet etmemiz sonucunda söylediği “Ben gençken babamın davranışlarından hep şikayet ederdim, büyüdükçe bende de nüksettiğini gördüm” ifadeleri bize “Gençler çok söylenmeyin, siz de protokol olunca aynısını yapacaksınız” mesajını vermesi için yeterli oldu. Atölye çalışmalarına gelince, büyük çoğunluğu gerek yapılan çalışmalarıyla gerekse atölyedeki değerlendirmeleriyle böyle bir çalıştayın yapılmasının ne kadar doğru olduğunu gösterdi herkese. E tabi gençleri gençlerle konuşmak işinin en doğru karar olduğu gerçeği var ortada. 3- 4 gün önce de kanıtlandı bu durum. Devamında da o akşam özellikle Van YYÜ Rektörümüz Prof. Dr. Peyami Battal hocanın talebi ve misafirleri özel olarak ağırlamak istemesiyle bir cafede oturduk gençlerle. Orada da mini bir çalıştay yaptık adeta. Kaliteli bir muhabbet ortamı vardı aslında. Son gün çay muhabbeti yaptığımız Gürpınar Kaymakamımız ve Belediye Başkan Vekilimiz Osman Doğramacı’nın “Buralara gelin, siz gelmezseniz başkaları geliyor” düşüncesinden hareketle de misafirlerimizin çoğunun doğduğu veya yaşadığı bölgelerden gelen birinden buralara karşı bakışın dikkate alınmasını ve dahasını dinledik.
Herkes çok emek verdi, istisnasız herkes. Van’daki esnaf da, memur da, öğrenci de. Yazıyı yazmaya niyetlendiğimde de çalıştay içeriğine dair bir şeyler yazmak değildi niyetim. Çalıştayın katkılarını konuşalım istedim. Şüphesiz sonuç bildirgesindeki maddelerin hayata geçmesi çok önemli olacak. Evet çok önemli olacak, ama en önemli olmayacak. Neden biliyor musunuz? Çalıştay emeline kavuştu çünkü. Ben programın ana gayesini sonuç bildirgesindekilerin gerçekleşmesi olarak görmedim hiçbir zaman. Yeni şeyler öğretti bizlere, dersler verdi adeta.
Memnuniyet anketi yaptık mesela, çoğunluk otelden ve yemekten şikayet etmişti. Bir cevap aldık ki, bütün cevapları bertaraf etti. İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Şeyhmus Ortakaya Başkanımızın yemek değerlendirmesine yazdığı “Afrika’ya gittiğim günden beri yemek değerlendirmesi yapmıyorum” cevabı büyük bir dersti. Ama “An, Zaman ve Mekan” çok büyük bir ders daha verdi bizlere. Bir Öğrenci Konseyi Başkanı kardeşim, birkaç defa “benim bir rahatsızlığım var bunu sana söylemek istiyorum” demişti. Cumartesi akşamı bir cafede oturduğumuzda başkanımız, cümlesini yineledi ve bu kez benim başka bir konu araya atmama müsaade etmeden elimi tuttu, gözlerime bakıyordu, gözlerimiz doldu. “Allah beni nasıl affedecek bilmiyorum, burada hepiniz bizimle çok ilgilendiniz, annem de babam da bana defalarca burada yaşayan insanlarla ilgili yargılı olduğumu söylemişti. Ben sizin hakkınızda nasıl bu kadar acımasızca yargılarda bulundum? Allah beni nasıl affedecek?” diye devam etti. Daha çok şey söyledi aslında, Kürtler hakkında konuşuyordu. Van’da, o güzel vakit geçirsin diye uğraşan bütün insanlar hakkında, girdiği işletmenin çalışanı, yanında oturan yeni tanıdığı kardeşi hakkında konuşuyordu. “Van programı hayatımın dönüm noktası oldu, Allah sizden razı olsun. Demek ki Allah gözümü burada açacakmış” sözleriyle mahcubiyetini ifade etmeye çalışıyordu. Uzun uzun sarıldık, ağladık hatta. Evet bu duruma çalıştay vesile oldu.
Elhamdulillah!
Allah’a sonsuz şükür, Üniversiteye, Gençlik Spor İl Müdürlüğüne, Doğu Anadolu Kalkınma Ajansına ve emek veren (bu iş için bir bardak su taşıyan) herkese teşekkürler olsun.
Misafirlerimizi büyük onurla ve eksiksiz ağırlamamız için varını yokunu ortaya koyan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğrenci Konseyi ekibi de hep var olsun!
Sözümüzü söyledik, ama kapanışı Öğrenci Konseyimizden Edanur Keyfi kardeşimizin sonuç bildirgesini okumadan hemen önce “Bizim de söyleyecek sözümüz var!” deyip dikkati çektiği noktayla tamamlamak istiyorum.
Ülkemizin önemli değerlerinden Mustafa Kutlu hocamız der ki;
''Bir şey yap güzel olsun. Huzura vesile olsun, rikkate yol açsın, şevk versin, hakikate işaret etsin.”
Bizler de sonuna yaklaştığımız çalıştayımızın nihayetinde güzel bir şey yaptığımıza inanıyoruz, huzurumuz sinelerimizden hiç ayrılmadı, rikkat size has ve hakikatin işareti tam da buradadır...