Yıl sonu itibariyle birçok üründe zamlar ardı ardına etikete yansırken hayatın her alanında zorluklar yaşatan zamlar peş peşe paylaşılıyor. Özellikle gıda ve enerji anlamındaki zamlar vatandaşın belini bükerken bu zamlardan en çok nasibini alan gıda ürünlerinden birisi olan et alınamaz noktaya gelecek kadar zamlandı. Hem beyaz et hem kırmızı ette fiyatlar ciddi seviyelere ulaşırken vatandaş ucuza et yemek için her yolu deniyor. Bu nedenle de Van dahil birçok kentte Et ve Süt Kurumu’nun satış ofisleri önünde sınırlı sayıdaki eti almak için sabah erken saatlerinden itibaren kuyruklar oluşuyor. Hava sıcaklığının eksileri bulduğu saatlerde kuyruğa giren vatandaşlar Et ve Süt Kurumu’nun daha uyguna sattığı etlerden almak için büyük mücadele veriyor. Bu durum Türkiye’nin birçok kentinde de görülürken özellikle de bir dönemler et ve sütte Türkiye’nin başkenti durumunda olan Van’da bulunması ise birçok kesimin eleştirisini aldı.
VAN’DA ET VE SÜT KURUMU ÖNÜNDE UZUN KUYRUKLAR
Yılbaşının yaklaşmasıyla birlikte et fiyatlarına yeni zamların gelmesi de beklenirken, konuyla ilgili Şehrivan’a konuşan Saadet Partisi Van İl Başkanı Özay İlhan, “Van’da insanlar 1 kilo et almaya muhtaç hale geldi” dedi. Van’da vatandaşın geçimini sağlayamadığını belirten İlhan, “Van, Türkiye’nin en güzel coğrafyasında olmasına rağmen, tarım ve hayvancılık ideal bir iklime sahip olmasına rağmen bugün göç veren, yaşanılabilir şehirler sıralamasında sonlarda olan, GSYH’de ülkenin en fakir şehri haline gelmiştir. Van’daki gençlerimiz başka illere göç etmektedir. Bu da Van’daki yoksulluğun en büyük göstergesidir. İnsanlar bir ekmek almakta bile zorlanır hale gelmiştir.”
ÖZAY İLHAN: VAN’DA İNSANLAR GEÇİNEMİYOR
“Yoksulluk her tarafa yayılmıştır. Van’da hemen hemen herkes yoksulluğu derin bir şekilde hissetmektedir. Van’da insanlar geçinememektedir. Bu yoksulluğun bitmesi için de kimsenin bir çabası yoktur. Van’da iş alanları kısıtlıdır. Çoğu iş alanları da sıkıntılıdır. İnsanların yaşamı zehir haline gelmiştir. İnsanlar borçlu durumdadır. Bu dönmeyen teker esnafları da zora koymuştur. Esnafların da durumu kötüdür. Vatandaş da yaşamını idame ettirebilmek için ya borca girmektedir ya da farklı yollara başvurmaktadır” ifadelerini kullandı.
“VAN’DA KÖYDEN KENTE GÖÇ HAYVANCILIĞI BİTİRME NOKTASINA GETİRDİ”
Van’da vatandaşın köyde kente göç ettiğini dile getiren İlhan, “İnsanlar köyleri terk etmeye başladı. Tarım ve hayvancılık da köylerin terk edilmesiyle birlikte yapılmamaya başlandı. Gürpınar ilçesi ülkenin en çok koyun barındıran ilçelerinden biriydi. Birçok köy, mera, mezralar boşaldı. Bugün ne meralarda, ne mezralarda ne de köylerde insanlarımız kalmadı. İnsanların köylerini terk etmesiyle birlikte ister istemez meralarımız yaz boyunca boş kalıyor. Hayvanların sürekli içeride olması girdi maliyetlerinin, elektrik, su ve diğer bütün maliyetlerin arttırdığı için insanlar bu işi yapmayı bıraktı. Hayvancılık devam etseydi bugün et ve süt ürünlerinin fiyatları bu denli yüksek olmayacaktı” diye aktardı.
VAN ARTIK ETTE KENDİNE DE YETEMİYOR!
İlhan, Et ve Süt Kurumu önündeki uzun kuyrukları da değerlendirerek, “Gelinen noktada insanlar 1 kilo et için sabahın köründe bu soğukta Et ve Süt Kurumu’nun önüne giderek saatlerce sıra bekliyorlar. Eğer insanlar 1 kilo et için saatlerce sıralarda bekliyorsa bu demektir ki bu insanlar işsizdir, alım güçleri yoktur. İnsanlar muhtaç hale gelmiştir. Vatandaşımız 1 kilo et almaya muhtaç hale gelmiştir. Bundan dolayı da Van’da diğer illerde insanlar sabahın erken saatlerinde Et ve Süt Kurumu önünde uzun kuyruklar oluşturmaktadır. Van’da daha önce Et ve Balık Kurumu vardı. Bu kurum aktif çalışıyordu. İnsanlar hayvanlarını kestiriyordu. Van kendi et ihtiyacını karşılıyordu. Vanlı yetiştiricinin de şu anda Et ve Süt Kurumu’na ciddi bir katkısı yok. Eskiden Van dışarıya et satardı. Şimdi de Van’a farklı yerlerden et geliyor. Bu da bizim acı gerçeğimiz. Gelinen noktada Van etini, sütünü başka yerlerden alan bir il haline geldi” dedi.
İLHAN: TEK ÇAREMİZ, KENTİ KÖYE GÖTÜRMEK
İlhan, vatandaşın köylerden göç ettiğinin altını çizerek, “Küçükbaş hayvancılıkta birinciyiz ama küçükbaş hayvancılıkta 30-40 yıl öncesine göre çok gerideyiz. Büyükbaş hayvancılıkta zaten sonlardayız. Üretici hem girdi maliyetlerinden hem de desteklerin az olmasından dolayı hayvancılığı bıraktı. İnsanlar köyleri terk ediyor. Köyden kente göçü engelleyemiyoruz. Tarımı ve hayvancılığı ayağa kaldırmak için kenti köye götürmek zorundayız. Köylerimizi yaşanılabilir hale getirip insanların köylerde sağlık ve eğitim hizmetine ulaşmalarını sağlarsak tarım ve hayvancılık ayağa kalkar. Tek çaremiz, köyü kente getirmektense kenti köye götürmek” ifadelerini kullandı
