İnsanlar, uzayı keşfetmeye başladığından bu yana uzayda kirlilik de oluşturuyor.

Binlerce kullanılmayan uydu ve fırlatılan roketlerden arta kalan parçalar, Dünya yörüngesinde uydular ve uzay araçları için çarpışma riskini oluşturuyor.

Türkiye uzay konusunda en heyecanlı günlerini yaşarken, Almanya Uzay Merkezi'nden Uzay Mühendisi Dr. Işıl Şakraker, Alper Gezeravcı’nın uzay yolculuğundan elde edilecek faydalar ve uzay çöpleri konusunda yapılan uluslararası çalışmalar hakkında, TRT Haber’in sorularını yanıtladı.

Alper Gezeravcı'nın yaptığı deneyler, Türkiye'nin uzay geleceğine, uluslararası uzay çalışmalarına nasıl katkı sağlayacak?

Bu sorunun iki cevabı var.

Birincisi Türkiye’nin bilim ve teknoloji gelişimi açısından katkıları, ikincisi de bir farkındalık yaratmak ve gençlere ilham olmak ki daha sonra gelecek jenerasyonun bu işlerle ilgilenecek donanıma sahip olmasını sağlamak.

Bilim ve teknoloji geliştirmesi şöyle, bu deneylere başlamamız kendi sorularımızı sorma fırsatı veriyor. Şimdiye kadar Türkiye’nin uzay faaliyetleri yok değil.

Kendi uydularımızı yaptık gönderdik. Yani bu konuda hiç yok değiliz aslında.

Ama ilk defa insanlı ve ilk defa tamamen bir sivil uzay göreviyle karşı karşıyayız.

Dolayısıyla üniversitelerden hatta daha küçük yaştaki gençlerden bile deneyler taşındı oraya. Belki bu deneyler yıllarda uluslararası uzay istasyonunda yapılması için tasarlanmış deneyler değildi ama bu noktada bu bir başlangıç.

Çünkü daha önceden böyle bir yere erişimimiz yoktu. Dolayısıyla bu bir başlangıç olacak ve oradan yola çıkarak yeni sorular soracağız ve onlara cevap aramak için yeni teknolojiler geliştireceğiz.

Farklı sorular soracağız bunları nasıl daha ileri götürürüz nasıl başka alanlara uygularız gibi zincirleme reaksiyonun başlangıcı olacak. O yüzden bence çok önemli.

İkinci olarak da ilham olması. Oradan bir sürü okulla görüntülü görüşüyorlar. Aslında çocukların ufku açılıyor.

Neden bazı deneylerin uzayda yapılması gerekiyor?

Bazı teknolojiler ve insan vücudu yer çekimsiz ortamda ya da mikro yer çekimi ortamında çok başka davranıyor ve Dünya üzerinde bazen elde edemeyeceğimiz prosesleri o ortamlarda yaratabilir duruma geliyoruz.

Dolayısıyla bunun araştırmaları yapılıyor o ortamda. Dünya üzerinde böyle bir alan yaratamıyoruz. O yüzden Dünya üzerinde 400 kilometre irtifade böyle bir laboratuvar kurduk.

Bir sürü ülke orada çalışmalar yapıyorlar. Astronotların uzay ortamında hayatlarına devam etmesini sağlayacak teknolojileri aslında bi bugün günlük hayatımızda çok kullanıyoruz.

Toz bebek mamaları olsun, kontak lensler olsun, günlük hayatımızda kullandığımız pek çok şey aslında astronotların orada hayatlarını devam ettirmesi için üretilmiş teknolojiler. Böyle bir geri dönüşümü var. Biz de şimdi bunun ir parçası olabiliyoruz.

Bugünkü uzay sektörü çok ticarileşmiş vaziyette. Bunu parasını verdik gönderdik, kendi roketimiz bile değildiye göndermek biraz haksızlık. Çünkü zaten uzay çağı böyle bir yere geldi. Alper Bey ile beraber Avrupa Uzay Ajansı, bir astronotu aynı görevde gönderdi.

NASA yıllardır SpaceX’e kontrat veriyor. Bütün fırlatmalarını SpaceX ile yapıyor. Büyük devlet ajansları şunu gördü ki devlet eliyle yapılan işlerde çok fazla risk alınamıyor. Bürokrasi çok hantal kalıyor. Ticari kurumlarla bunu yapmanın daha iyi yapıldığı görüldü.

Her uzay projesinde yörüngede ayak izimizi bırakıyoruz. Uzay çöpleri giderek artıyor. Durum ne kadar kötü?

Burada birkaç istatistiksel bilgi vermek iyi olabilir. 1957’de ilk uyduyu fırlattık insanlık olarak. Ruslar Sputnik diye bir küre fırlattılar.

O günden beri dünyanın yörüngesini kirletiyoruz. Büyüklü küçüklü yaklaşık 17 bin uydu fırlattık. Bugün bunların sadece 9 bin tanesi fonksiyonel. Yani bu ne demek? Geri kalan 8 bin uydu ve roket parçaları, (çünkü spaceX bir kısmını indiriyor ama roketlerin de çoğu yörüngede kalmaya devam ediyor) çöpe dönüşü.

Uzay çöpü ne demek? Artık kullanımda olmayan, fonskiyonel olmayan ve insan yapımı olan cisimlere uzay çöpü diyoruz.

Bugün kütle olarak baktığımız zaman dünya yörüngesinde yaklaşık 11, 12 bin ton civarında insan yapımı obje var. Bunun yaklaşık yarısı roket parçaları, özellikle roketlerin üst aşamaları, diğer yarısı da uydulardan oluşuyor.

Biz diyoruz ki bunlardan bazıları birbiriyle çarpışıyor, bazen siz eğer bir uydu operatörü iseniz size haber geliyor bir çarpışma yaşanabilir, ona göre önleminizi alın, manevra yapabiliyorsanız yapın, kaçabiliyorsanız kaçın diye. Manevra kabiliyetiniz varsa kaçabiliyorsunuz. Yoksa yapacak bir şey yok.

Bu çarpışmalar olduğu zaman örnek vermek gerekirse, uyduların gittiği hızlar çok yüksek hızlar.

Mesela Alper Bey şuan dünyanın çevresini 90 dakikada bir tur atarak bitirebiliyor. Çok büyük hızlardan bahsediyoruz. Saniyede 7,5 kilometre gibi bir hızdan bahsediyoruz. Bu tabancadan çıkan bir kurşunun yaklaşık 10 katı. İki cisim kafadan giriyorsa bunu ikiyle çarpacaksınız. Böyle çarpışmalar yeni çöp sayısına yol açıyor.

Bu çöpler bazen büyük parçalardan oluşuyor. Bazıları bir santimetreden küçük. Bu küçük çöp sayısının 130 milyon civarında olduğunu tahmin ediyoruz.

Biz 5,6 santimden büyük parçaları radarlarla takip ediyoruz. Bunları kataloglayan insanlar var. Takip edemediğimiz çöpleri istatistik modellerle takip etmeye çalışıyoruz. Bunların hepsi tehlike oluşturuyor.

Uluslararası uzay istasyonunun çift duvarlı kalkanları var. Çarparsa ilkine çarpsın ki toz olup diğerinden içeri girmesin. Çünkü orada insanların hayatları tehlikeye giriyor.

Mesela 2021 yılında aynı yıl içinde iki olay oldu ve Rusya kendi uydusunu vurdu bir füzeyle ve astronotlar Dünya'ya dönüş kapsülüne girmek zorunda kaldı.

Eğer hiçbir şey yapmazsak bu çöp sayısı artmaya devam edecek ve önlemlerimizi almazsak bir gün artık hiçbir roket fırlatamayacak, hiçbir uyduyu sağ salim dünya yörüngesine yerleştiremeyecek hale getirebiliriz.

Bu ne demek? Cep telefonunuzdan GPS kullanamayacaksınız. Afet durumunda uydu telefonları kullanılamayacak. Dünyayı gözlüyoruz. İklim değişimine bakıyoruz. Tarım alanlarını inceliyoruz. Bütün uzay alt yapımızı kaybetmemiz anlamına gelecek.

Bugün bütün finansal sitemimiz uydulara bağlı. Zaman senkronizasyonunu uyduyla yapıyoruz. Uydu alt yapılarımızı kaybedersek ATM’den para bile çekemeyecek hale gelebiliriz.

Artık daha fazla çöp üretmememiz gerekiyor. Olanları da temizlememiz gerekiyor.

Uzaydaki mevcut çöpler temizlenebilir mi?

Bugün artık tamirci uydulardan bahsediyoruz. Tamirci uydu öncelikle hedefinin yerini belirlemesi gerekiyor. Ona yaklaşması ve kenetlenmesi ve tamir etmesi ya da yakıt doldurması gerekiyor. Ancak henüz bunları aktif olarak yapabilen bir firma yok. Aslında yaratıcılığa müsait bir alan.

Kimisi örümcek ayakları gibi ayaklar tasarlıyor, çöpleri toplaması için, kimisi zıpkın fırlatmaya çalışıyor. Kimisi ağ fırlatmaya çalışıyor. Kimisi mıknatıslarla deniyor.

Ama hepsi teknoloji geliştirme aşamasında. Geliştirme aşamasını bir tık öne götürenler de artık dünya yörüngesinde bu testleri yapıyorlar. Ancak aktif olarak bu işe başlamış değiliz. Ama beş, on yıl içinde başlayacak gibi duruyor. Yatırımlar o yönde.

Bir rol model olarak, uzay mühendisi olmak isteyen gençlere neler tavsiye edersiniz?

Uzay mühendsiliği alanı çok spesifik bir alan. Başka alanlarla da çok karıştırılıyor. Uzay bilimleri, astofizik, astronomi gibi. Bunlar aslında çok başka alanlar.

Uzay mühendisliğinin ne olduğunu özetlemek gerekirse, biz orada ne olduğundan çok oraya nasıl gideriz ya da orayı nasıl görürüz sistemlerini yapan mühendisleriz. Bunun araştırmalarını yapan, teknolojilerini geliştiren insanlarız.

Uzayla ilgili çalışmak istenenlere şunu tavsiye edeceğim. Ne seviyorlarsa onun eğitimini alsınlar. Uzay çok multidisiplinel bir alan. Her konuda meslek sahibi olanlar uzayda çalışabiliyor.

Türkiye imzalı buluş: Yüzde 20 yakıt tasarrufu… Türkiye imzalı buluş: Yüzde 20 yakıt tasarrufu…

Bugün hukukçu olabilirsiniz, sigortacı olabilirsiniz, doktor olabilirsiniz herhangi bir mühendislik dalını okumuş olabilirsiniz. Her konu uzayla bağlanabiliyor.

Ne seviyorsanız onu okuyun diye tavsiye verebilirim. Psikolog mesela. İnsan psikolojisi çok önemli bir şey. Bir gün Mars’a insan göndereceksek burada çok önemli. Yani her alanda mesleğe yer var diyebilirim.

Kaynak: TRT HABER