Salı günleri şehirde oluşan trafik yoğunluğu hepinizin dikkatini çekmiştir. Sebebi ise malum, şehrin ana arterlerinden Şehit Osman Çavuş Sokak’ta kurulan pazar. Pazarlar şehre ahenk katması açısından bir kent değeridir. Buralarda yapılan alışverişler hem kent ekonomisine hem de vatandaşın cebine fayda sağlamaktadır.
Şehit Osman Sokakta kurulan pazar yaklaşık 2002 yılından bu yana her salı kurulmakta olup, o dönemler şehrin trafiğine pek etki etmemekteydi. Lakin şehrin büyümesi hele de şehirdeki araç yoğunluğunun artmasından sonra bu sokağın haftada bir gün kapalı kalması zaten felç olan trafiği daha da keşmekeş hale sokmaktadır. Bu yüzden şehir sokaklarında kurulan pazarlar yerine daha modern ve kapalı alanların pazar alışverişine ve pazar esnafının kullanımına sunulması gerekmektedir. Yaptığım araştırmalarda belediyemiz tarafından 3 adet kapalı pazar alanının oluşturulduğunu fakat bunların hem şehir merkezinden uzakta olduğunun hem de kullanılmadığını öğrendim. Bu kapalı pazar alanlarından bir tane de şehir merkezine yakın bir yerde kurulması şehir merkezinde oluşan yoğun trafiği engellemekle birlikte, hava koşullarının kötü olduğu günlerde de alışveriş yapılmasının önünü açacak ve haftanın her günü açık kalması ile hem şehir ahalisini hem de pazar esnafını rahat ettirecektir.
Nitekim büyükşehirlerin hemen hemen hepsinde daimi pazar alanları bulunmakta, şehir ahalisi her daim pazara ve buradaki ürünlere ulaşabilmektedir. Lakin şehrimizde bu şekilde bir pazar alanının bulunmayışı büyük bir eksiklik olup bir an önce bu eksikliğin giderilmesi gerekiyor.
SAKLI BAHÇE
Şehrimizin Ortasında aslında bir çok saklı bahçe bulunmakta, bunlar nerde midir? Kimimizin evinin karşısında kimimize sadece birkaç metre uzaklıkta bulunan mezarlıklar, evet yanlış okumadınız mezarlıklar aynı zamanda birer saklı bahçedir. Hristiyan mezarlıklarında ki soğuk ve kasvetli havanın aksine , Müslüman mezarlıklarında rahatlatan ve insanın büyük bir huşuya sevk eden bir manevi hava bulunmaktadır. Bu yüzden Müslümanlar mezarlıkların şehrin ortasına kurarlar, buraları gezerken kabirlerde derin uykuya dalan her mevtanın ayrı ayrı başında durup ağlamak ister, hikayesini merak edersiniz. Mezarlıklarda bulunan söğüt ve servi ağaçlarında burnunuza ölümün kokusu buram buram gelirken, her ölü size uysal ve cana yakın görünür.
Fakat şehrimizdeki hiçbir şeyin planı olmadığı gibi, mezarlıklarımızda da belli bir plan yoktur. Kabristanlarımızı kışın çamur, yazın ise büyük bir kuraklık içerisindedir. Öyle ki bu kuraklıktan bir çok kabri ve yolları sarı otlar kaplar, gitmek istediğiniz kabre ulaşmak bir çileye dönüşür. Bir gölgeye güzel bir gül veya servi kokusuna pek rastlamazsınız. Sağa sola plansız kazılan kabirlerden ötürü büyük toprak yığınları karşılar sizi. Oysa şehrin ortasında yer bu alanlar gerektiği gibi düzenlenip, buradaki manevi hava aslına rücu ettirilmelidir. Bu hem şehrimize hem de toprağa emanet ettiklerimizin manevi hatırasına karşı bir borçtur.