30 Ağustos’u anlamak için bugün o günmüş gibi yaşamak ve anlamak lazımdır. O gün tasındaki yemeği hiç düşünmeden, kendine bir lokma bırakmadan orduya bağışlayan kişilerin savaşıdır.
Çocuğunun üzerindeki yamalı bezi kaldırıp cephanenin üzerine seren ve oğlum-kızım bu vatana feda olsun diyenlerin savaşıdır. Baba ve oğlunun yıllar sonra cephede karşılaştığı ve hasretlerini kanlarıyla giderenlerin savaşıdır. 80 yıllık ömrüne bakmadan bastonu ve bir nefeslik enerjisi ile düşmana hücum edenlerin savaşıdır. Yoldur, uzundur, oraya nasıl varacağım… Demeden Van’dan, Muş’tan yola çıkıp cepheye varamadan, yokluktan ve açlıktan ölenlerin savaşıdır. Yaşına bakmadan, oyun çağındadır demeden, minicik elleri ve ayakları ile nasıl yol alır demeden cepheye koşan kınalı çocukların savaşıdır. Bir milletin kuşak ve cinsiyet ayırımı yapmadan her kesiminden kadın, erkek, genç, yaşlı demeden herkesin katıldığı bu mücadele, birlik ve beraberliğin ne kadar güçlü bir kuvvet olduğunu bir kez daha kanıtlayanların savaştır. 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da kazanılan zafer, düşman kuvvetlerinin geri çekilmesini sağlayarak, Anadolu'nun işgalden kurtuluşunun önünü açmıştır ve her noktada yaşayan her kişiye umut olduğunu hissedenlerin savaşıdır.
30 Ağustos Zaferini anlamak için yaşanmış hikâyeleri anlamak ve anlatmak lazımdır. Sadece geçmişte yaşanmış bir olay olarak değil, aynı zamanda geleceğe ışık tutan bir ders niteliğindeki olayları, başka vatanın başka toprağın olmadığını anlatmak lazımdır. Bu zafer, vatan sevgisi, bağımsızlık inancı ve millet olma bilincinin ne kadar önemli olduğunu bizlere hatırlayıp-hatırlatmak lazımdır. Her yıl büyük bir coşkuyla kutlanan 30 Ağustos Zafer Bayramı, milletimizin bağımsızlık ve özgürlük uğruna verdiği mücadelenin onurlu bir simgesidir. Bu günü anmak ve anlamak, geçmişimizi hatırlamak ve geleceğimize yön vermek için büyük bir fırsat olduğu hatırlamak-hatırlatmak lazımdır.
Çetmili Kara Ali’yi bilmek lazımdır. 1880 yılında Konya'nın Çetmi köyünde doğan, küçük yaşlardan itibaren vatan sevgisiyle büyüyen Kara Ali’nin Osmanlı İmparatorluğu'nun çalkantılı dönemlerinde, Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı'nda görev alarak askerlik yeteneklerini ve cesaretini kanıtladığı hikâyesini bilmek lazımdır. Bu savaşlarda edindiği tecrübeler, onu Kurtuluş Savaşı'nın önde gelen kahramanlarından biri haline getirdiğini ve çocuklara cesaret verdiği bilmek lazımdır.
Hatırlatmak için, Çetmili Kara Ali kimdir? 1919 yılında, Anadolu'nun dört bir yanı işgal altındayken, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde başlayan Kurtuluş Savaşı'na katılmak için hiç tereddüt etmeden gönüllü oldu. Kara Ali, Batı Anadolu'da Yunan işgaline karşı direniş gösteren Kuvayı Milliye birliklerinde önemli görevler üstlendi. Özellikle Ege Bölgesi'nde düzenlediği gerilla savaşları ve gece baskınları ile düşmana büyük kayıplar verdirerek, Kuvayı Milliye'nin moralini yükseltti.
1922 yılında Büyük Taarruz hazırlıkları yapılırken, Kara Ali ve birliği de bu harekâta katılmak üzere görevlendirildi. 26 Ağustos'ta başlayan Büyük Taarruz'da, Kara Ali'nin birliği cephe hattında kritik bir rol oynadı. Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde gösterdiği üstün cesaret ve liderlik, zaferin kazanılmasında önemli bir etken oldu. Kara Ali, düşman komutanının teslim olma çağrılarına kulak asmadan, "Biz buraya ölmek için geldik, teslim olmak için değil!" diyerek büyük bir kararlılık sergiledi ve birliklerine moral verdi. Dumlupınar zaferinin ardından, Ordumuz İzmir'e doğru ilerlerken, Kara Ali de bu ilerleyişte önemli görevler üstlendi ve İzmir'in kurtuluşunda aktif rol oynadı. İzmir'in kurtuluşu, milletimizin bağımsızlık mücadelesinin zaferle sonuçlandığını müjdeleyen en önemli anlardan biriydi. Savaşın ardından, Kara Ali köyüne döndü ve halkın sevgisi ve saygısıyla karşılandı. Onun kahramanlıkları, Milletimizin bağımsızlık mücadelesindeki kararlılığının ve cesaretinin simgesi olarak daima hatırlanacaktır.