Zamanı terbiye etmek!

Abone Ol

Sabahları canın yataktan çıkmak istemediğinde, hemen şöyle düşün: "Bir insanın görevini yerine getirmek için kalkıyorum. Bunu yapmak için doğdum, bu dünyaya bunun için getirildim, peki ama neden yakınıyorum öyleyse? Yataktan çıkmayıp yorganı başıma çekmek için mi yaratıldım yoksa?" Marcus, Kendime Düşünceler. (Marcus Aurelius 96 - 180 yılları arasında görev Roma İmparatoru ve filozof)

Her canlı bu dünyada bir görev ifa etmek için yaratılmıştır; asalak olup sırf tüketmek için değil! İnsanların çoğu bu bilinçte olsaydı dünya farklı bir yer olurdu ancak insanoğlu bir fark yaratmayı hep başkasından beklemektedir. Çoğumuz rutin işleri yapmakla görevimizi yaptığımızı zannederiz ama İmparator Marcus böyle düşünmemiş. Ben imparatorum deyip yan gelip yatmamıştır. Bir düşünce adamı, bir filozof olarak tarihe geçmiştir. Çoğu insan Marcus’u imparator olarak değil filozof olarak tanıyor. Hâlbuki imparator kişiliğinin daha baskın lazım gelirdi ancak Marcus bir düşünce akımı oluşturup bu konularda eser bırakıp filozofluğuyla ön plana çıkmıştır.

Leonardo da Vinci gibi düşünmek adlı kitapta insan beyni için şöyle yazılmış.

Beynimiz:

  • Herhangi bir süper bilgisayardan daha esnek ve çok boyutludur.
  • Hayatımız boyunca, her saniye, saniyede yedi şeyi öğrenebilir ve daha da çok öğrenecek yeterli yeri bulunur.
  • Eğer doğru şekilde kullanırsanız yaşlandıkça gelişecektir.
  • Biriciktir, halen yaşamakta olan altı milyar ve daha önce yaşamış doksan milyar insandan hiçbiri tıpatıp ikiziniz olmadığı sürece tam olarak sizinle aynı değildir.
  • Hemen hemen sınırsız sayıda kromozom bağlantısı yapma kabiliyetine veya düşünce durumu potansiyeline sahiptir. 

Ve daha neler neler… Bilgisayara bakıp şaşırıyoruz ancak bir bilgisayarı insanlığın ürettiğinin-icat ettiğinin farkında bile değiliz. Bilgisayar şimdiki halini alıncaya kadar sayısız yenilikler geçirmiştir. Her bir yeniliği farklı insanlar yapmıştır. Bilgisayarı binayı benzetirsek her tuğlasında farklı isimler bulunuyor. Binayı kullanırken bu binayı daha da  güzelleştirmek için ne gibi katkılar sunabileceğimizi araştırmak gerekir. İnsanlar, üzerlerindeki ataleti bırakıp “ben bulunduğum konumda insanlığa nasıl katkıda bulunurum,” deyip insanlığa kendi potansiyel ve gücü oranında katkı sunmaya çalışırsa dünya daha bir güzel olur. İnsan katkı sunduğu şeyin kullanıldığını ve faydalanıldığı görünce içini manevi bir huzur kaplar.  

Dilerim, kendi potansiyelimizin farkına varır ve her nerede bulunuyorsak bulunalım fark yaratmaya başlarız.