Yüzyıllık yalnızlık

Yüzyıllık yalnızlık
Abone Ol

Yarım kalan projelerin ya da hiç düşünülmeyen planların, projelerin kenti Van. Doğal güzellikler , tarihi ve kültürel yapıları ile cazibe merkezi olması işten bile olmaya kentimizin maalesef “TÜRKİYE YÜZYILI” nda da istediği ve hakkettiği konuma kavuşamayacağını şimdiden anlamış bulunmaktayız.

Yaklaşık 100 yıllık cumhuriyet tarihinden bu yana kentimiz hep yalnız kalmış, istenilen ve planlanan kalkınma ve atılımı bir türlü sağlayamamıştır. Bugün hala kentimizde alt yapı ve trafik sorunları gibi çoktan çözülmesi gereken sorunlar bir numaralı gündem maddesi olarak tartışılmakta fakat herhangi bu sorunlara bir çözüm bulunamamaktadır. İşin garip tarafı bu sorunları kimin çözeceği, muhatabının kim olduğu ise belli değildir. Elde bu sorunların çözümüne dair en ufak somut bir girişim bulunmamaktadır. Görünen o dur ki sağlıklı bir kentte ve çevrede yaşama hakkı Cumhuriyetin 100. Yılını geride bırakırken dahi biz Vanlılara henüz layık görülmemiştir. Hala köşe başlarında, açık alanlarda biriken çöplerimiz var hala gündüz gözüyle site bahçesinde sahipsiz sokak hayvanları tarafından parçalanan evlatlarımız var, hala şehirdeki 5 dakikalık mesafeyi saatlerce katetememe sorunumuz ve dahi kentin en işlek alanı olan ana arterimizi işgal eden bir pazarı ortadan kaldırma sorunumuz var. Şehrin en ufak sorunları dahi yıllardır çözülememektedir. Kimse üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemektedir. Hatta bu şehirde kimin neden sorumlu olduğu bilinmemektedir.

Bu şehirdeki ilerlemenin ve kalkınmanın önündeki en büyük sorun nedir diye yıllardır birbirimize sorup durduğumuz sorunun cevabı; sorunları hali yoluna koyabilecek muhatabın bulunmamasıdır. Kimse bu şehirdeki sorunlar için elini taşın altına sokmak istemiyor. Hangi sorunun kim tarafından çözülmesi gerektiği konusunda hiç birimizin fikri yok çünkü muhatapsız kalmaya ve isteklerimizin yerine getirilmeyişine alışmış ve bu durumu kabullenmiş bulunmaktayız. Bugüne kadar ilimizde çözülmeyen hangi sorun için birlik içinde hareket ettik ya da çözülmeyen bir sorun için hangi vatandaşlık hakkımızı kullanarak bunu protesto edip bir sonuca ulaştırabildik? Sorunun cevabı ortada; yüzyıllık yalnızlığımızdan biz sorumluyuz hiç bir konuda aynı fikirde değiliz, hiç bir sorunun çözümü için bir araya gelip demokratik bir baskı aracı kullanamıyoruz. O yüzden muhatapsız ve yalnız kalıyoruz ve bu durumu o kadar benimsemiş durumdayız ki en basit bir hizmeti dahi büyük bir lütuf olarak görüyoruz. Maalesef artık kentimiz için ne verilirse onu alıp kabul etmekten başka çaremiz yok o yüzden hafif raylı sistem, teleferik ve gibi hayallerden uyanıp mahalledeki çöplerimiz toplandığında minnettar olmalı asaletli yalnızlığımız içinde yaşamaya devam etmeliyiz...