Türkiye’nin günlerdir konuştuğu önemli bir yasa var.
Uzun yıllardır beklenilen fakat bir türlü adım atılmayan o yasa: Sosyal Medya Yasası.
Adı sosyal medya diye telaffuz ediliyor fakat daha resmi düzeyde ‘Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Teklifi’ şekliyle TBMM Adalet Komisyonu’nda konuşuldu ve kabul edildi.
Bir diğer yönüyle ‘Dezenformasyonla mücadele’ olarak da biliniyor.
Yasa içerisinde çok önemli detaylar var.
Sosyal medya kullanımı, internet haber siteleri, sarı basın kartının kapsamı, internet haber sitelerinin Basın İlan Kurumu kapsamında bir yayın sürecine girip ihale yayınlaması gibi çok önemli maddeler var.
Birkaç günde bazı maddeleri değişen, müdahale edilen 40 civarında bir yasadan oluşan bu düzenleme basın yayın sektöründe büyük değişiklikler yaratacak.
Özellikle de cezai düzenlemeler konusunda zaten birkaç gündür ciddi bir tartışma yarattı.
Okumuş, görmüşsünüzdür.
Cezai işlemlerin çok rahat bir şekilde uygulanması konusunda çok tartışıldı.
Halen de konuşuluyor.
Diğer maddeleri ise daha çok bu uygulamaların gölgesinde kaldı.
Ama uzun vadedeki uygulamaları ve çıktılarını bence kapsamlı olarak okumak lazım.
Buna özelde Van’da nasıl bir değişim yaratacağı hususuna özellikle.
Biliyorsunuz basının Van’da konumlandırılması konusunda ciddi sorunlar var.
Bir dönemler sadece yazılı medyanın olduğu kentte özellikle internet sitelerinin açılması ile birlikte müthiş bir genişleme oldu.
Hatırlıyorum. Bir dönem 100’e yakın Van Haber etiketi ile yayın yapan ve kendisini bu sitelerin sahibi ve gazeteci olarak tanımlayan isimler vardı.
Bu sayı zaman içerisinde süreci götürememe nedeniyle azaldı.
Fakat öyle ya da böyle sürüyor.
Parasını verip bir ara yüz yapıp bir isimle haber sitesi çok rahatlıkla herkes tarafından açılabiliyor ve bu sitelerin sahipleri kendilerini bir günde gazeteci olarak ilan edebiliyor.
Onu bırakın artık sadece Whatsapp, Facebook gibi platformlarda birkaç satır bir şeyler yapanlar da kendilerini gazeteci olarak adlandırmaya devam ediyor.
Haliyle siz yüzlerce, binlerce insanın kendisini gazeteci olarak tanımlamasına itiraz edemiyorsunuz.
Bir avukatlık, eczacılık gibi ruhsatnamesi yok.
Bir mühendislik gibi imzanın yetkili kılınması gibi bir süreç yok.
İstedim oldu!
İşte bu oldu bitti süreçleri yıllardır Van’da çok büyük bir kargaşa, olumsuzluk ve ikili ilişkilerde sıkıntılar yaratıyor.
Bir kere bu kadar çokluk içinde kentteki idareciler, kurumlar, kuruluşlar, siyasiler, STK’lar gazeteci kimdir/kim değildir ayrımı yapamaz hale geldi?
Birçok sözde gazeteci yüzünden yılların gazetecileri, gazeteleri, medya kuruluşlarının muhataplık seviyeleri hocalar, amcalar, dayılar seviyesine düşürüldü.
Kimi yöneticiler sosyal medyada takipçisi çok diye birçok ismi gazeteciler ile aynı toplantılara çağırıp onları gazeteci sıfatıyla ağırlamaya başladı.
Bizim tarafta ise şöyle bir şey oldu.
Yazıcıdan bir kart basın, site kuran herkes kurumlara, kuruluşlara, siyasilere ve diğer kesimlere atar gider yapma hakkına kavuştu.
Onların yarattığı olumsuzluklar bize yansıdı.
Onların bastıkları çamur bize de sıçradı.
Haliyle sapla saman karıştı.
Gazeteci ile ‘sözde’ gazeteciler ayırt edilemez oldu.
Bu her kesimde rahatsızlık yaratmasına rağmen üstesinden gelemedik.
Yıllarca akreditasyon oluşturulması gerektiği yönündeki çağrılarıma karşılık alamadık.
Kurumlar basın ile ikili ilişkilerinde hep çekimser ve orta yolcu olmaya çalıştı.
Böyle olunca da meslek ve meslek erbapları yıprandı da yıprandı.
Şimdi bu düzenleme bunun önüne geçecek.
Bir kere akreditasyon işi bir kere temel düzeyde sağlanmış olacak.
İnternet sitesi birçok gerekliliği ve yükümlülüğü yerine getirecek ve basın ilan kurumuna bağlı, resmi olarak tanınan ve basın kartı alabilecek yayın mecraları haline gelecek.
Bu kuruluşların yeri, yurdu, çalışanı bilinecek.
Öyle istediğine çamur atma, istediğine iftira atma, yalan haber yapma şansı olmayacak.
Yükümlülüğü yerine getiren karşılığını da alacak.
Bunun gibi sayısız düzenleme ve dönüşümden oluşan bu yasa bir kere aradaki saçma sapan ‘kendini haber kaynağı’ sanan isimleri devre dışı bırakacak.
Tabi temennimiz bırakması.
Van’da bu kesimlerden nemalanan ve bu isimleri gazeteci ilan eden yönetici, idareci, siyasiler de yok değil.
Bu isimlerin de yarattığı bir tahribat var.
Ama en azından bir Valilik resmi sınıflanmada yer alan medya kuruluşları ile bir akredite oluştursa, diğer kurumlar bu anlamda bir düzenleme ve tanıma süreci yürütse aradaki arızaların büyük çoğunluğu giderilmiş olacak.
Çünkü bu işin en önemli tarafı muhatabının belli olması.
Van’daki medya kuruluşlarının büyük çoğunluğu kurumlarda çalışanlardan oluşuyor.
Kende bayramda, seyranda yayın yapan gazeteler sıralandığında onlarca site görüyorum.
Bir belediyede çalışan ötekine, diğerinde çalışan berikine reklam atıyor.
Tebrikler havada uçuşuyor bir bakıyorsunuz ki listede yüzlerce gazeteci yer bulmuş.
Ama kentte bir haber olsa, önemli bir buluşma, etkinlik olsa gelin haber var deseniz 10 kişiyi bir araya toplayamıyorsunuz.
Bu konuda kurumları, belediyelerin, başkanların, yöneticilerin ciddi bir zafiyet gösterdiğini söylemek zorundayım kimse kusura bakmasın.
Kurumunda çalışan insanlara bu anlamda alan yaratan yöneticiler aynı zamanda kendi ayağına sıkmış, kendilerini tehdit ve baskı altında bırakma yolunda bir alan açmış oluyorlar.
Devlet memuru, kamu çalışanı gazeteciyim deyip resmi olarak bu görev ile bir alan yaratıp ticari faaliyet yürütemez.
Yok böyle bir şey!
Buna göz yumulması yanlıştır!
Daha önce de defalarca yazıldı çizildi.
Bu düzenleme vesilesiyle ben bir kez daha hatırlatmak istedim.
Hem düzenleme sürecinde neler değişecek bilelim, hem de kurum, kuruluşları buna hazırlayalım.
Bence bu kentin selameti açısından çok daha iyi olacak!
Öyle değil mi?