Artı Gerçek Gazetesi muhabiri Şenol Varol, Van'da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan Varakavank Manastırı'nın (Yedi Kilise) sıra dışı hikayesini kaleme aldı. Yıllardır yapılan çağrılara rağmen korunma ve restorasyon işleri yapılmayan fakat buna rağmen kentteki en önemli Ermeni varlıklarından birisi olan kilisenin hikayesini kaleme alan Varol, kiliseyi muhafaza eden fahri imam Mehmet Çoban ile ilgili bilinmeyen hikayeyi gündeme taşıdı. Bitişikteki köy camisinde müezzin olan Çoban, babasının vasiyeti üzerine manastırı temizliyor ve ziyaretçileri ağırlıyor.

İŞTE O KİLİSENİN HİKAYESİ

Van’da bulunan 100'e yakın kilisenin büyük çoğunluğu Ermenilere ait. Bu kiliselerin büyük bölümü yok oldu, kalanlar da yok olmaya yüz tutmuş durumda. Bu kiliselerden geriye sadece temel taşları veya birkaç duvar kaldı. Van genelinde bulunan yaklaşık 100 kiliseden sadece Akhtamar Adası’ndaki Surp Haç Kilisesi ve Edremit’te bulunan Edremit Kilisesi restore edildi. Surp Haç Kilisesi'nde 95 yıl sonraki ilk ayin, 19 Eylül 2010'da yapılmıştı. Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan kiliselerden biri de, Yedi Kilise olarak da bilinen Varakavank Manastırı. Merkez İpekyolu ilçesinin Bakraçlı Köyü'ndeki manastırın yedi bölümünden sadece bir bölümü günümüze ulaştı. Erek (Varag) Dağı eteklerinde bulunan, 8. ve 11. yüzyıllar arasında inşa edildiği bilinen manastır, 10. yüzyılda piskoposluk merkezi olarak da kullanılmıştı.

Van'da seyir halindeki kamyonet alev alev yandı Van'da seyir halindeki kamyonet alev alev yandı

DİLE KOLAY… TAM 40 YIL…

Şimdiye kadar kapsamlı bir restorasyondan geçirilmeyen Varakavank Manastırı defineciler tarafından tahrip edilirken, 2011'deki Van depreminde de büyük zarar gördü. Bakraçlı köyünde yaşayan 63 yaşındaki mele Mehmet Çoban, yaklaşık 40 yıldır manastırı gönüllü olarak koruyor. Ömrünü buraya adayan Çoban, manastırı temizliyor ve gelen ziyaretçileri ağırlıyor. Mele olan Çoban, manastırın hemen bitişiğindeki köy camisinde müezzinlik yapıyor.

BABASININ VASİYET ETTİ 40 YILDIR KİLİSEYİ KORUYOR

1950'li yıllarda köye yerleşen babası Resul Çoban'ın burada mele olarak uzun yıllar görev yaptığını anlatan Çoban, babasının köylülere de manastırı korumaları için nasihatlerde bulunduğunu söyledi. Köye yerleştiklerinde manastırın ahır ve samanlık olarak kullanıldığını dile getiren Çoban, “Babam köylülere kilisenin de cami gibi olduğunu, insanların zamanında burada ibadet ettiğini söyledi. Bu şekilde vaaz verince, köylüler de manastırı boşalttı" diyor. Babasının tek vasiyetin buranın korunması olduğunu söyleyen Çoban, "Babam 20 yıl kadar baktı buraya. Sonra bana vasiyet etti. O vasiyet üzerine ben de baktım. 35-40 yıldır bakıyorum. Babamdan dolayı terk edemedim. Onun hatırası olarak görüyorum ve bu yüzden hiç ayrılmadım. Bakıyorum, temizliyorum. Gelen gruplar da çok memnun" dedi.

MASRAFLARI DA KENDİSİ KARŞILIYOR

Kendisinin de çocuğuna manastırı korumayı vasiyet ettiğini dile getiren Çoban, şöyle diyor: "Sağ kaldığım sürece bakacağım ama ölüm hepimizin yolu. Ölünce bu tarihi eser sahipsiz kalırsa bize yazıklar olsun. Bir çocuğum var ona da söylüyorum 'Ölürsem siz bakacaksınız' diye. Onlar da 'Çalışıyoruz, buraya bakarsak çocuklarımızı kim geçindirecek?' diyor."

HABERİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

Kaynak: ARTI GERÇEK