Lokman Hekim Van Hastanesinde 20 yıldır hizmet veren Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel, yaptığı 250’ye yakın glomus tümörü ameliyatı ile dünyanın birçok ülkesinden hasta kabul ediyor. İlgi alanında olan ve şah damarının çatal noktasına yerleşen tümörlerin genelde iyi huylu tümörler olduğunu belirten Dr. Başel, “Bunlar çok kanlanan ve herhangi bir şikayet yapmayan sadece çok büyüdüğü zaman yutma güçlüğü, ses kısıklığı ve boyunda kitle hissi uyandıran, çoğu zamanda tesadüfen tanı konulan tümörlerdir. Genelde kulak burun boğaz hekimleri tarafından ilk tanı konulur ama yerleşim yerinden dolayı tedavisini biz yapıyoruz. Çünkü şah damarının oraya yerleştiği için çok kanamalı olup, zaman zaman şah damarını da içine alan bir tümör olduğu için kalp damar cerrahinin yapması daha uygundur. Çok ender görülen bir tümör olduğu için bir hekim hayatında birkaç tane görüyor. O yüzden çoğu hekim bu konuda ‘takip yapalım’ diyor, ki bu da yapılan en büyük yanlıştır” dedi.
“Dünyada en çok yapan hekimin iki katından daha fazlasını yaptım”
Dünyada en çok yapan hekimin yaklaşık 110 glomus tümörü ameliyatı gerçekleştirdiğine dikkat çeken Dr. Başel, “Ben şu ana kadar 250’ye yakın tümör ameliyatı yaptım. Bu sayı, dünyada en çok yapanların iki katından fazla. Bu tümörde yapılan en büyük hatalardan biri takip etmek, ikinci hata biyopsi almak. Biyopsi alındığı zaman bu tümör çok kanadığı için acil ameliyat gerektirebilir. Bu nedenle biyopsi almamak lazım ve hastayı bekletmemek. Bu konuda çok tecrübemiz oldu. Hastalar bazen geliyorlar. Niye bu kadar geç tanı kondu diyoruz. Hasta diyor ki, “Hocam aslında 5 -6 yıl önce tanı kondu ama doktor ‘takip edelim’ dedi. Sonra da ‘bu artık ameliyatla çıkarılamaz’ dedi. Şaka gibi. Hasta üzerine düşeni yapmış, hekime gidiyor, hekimin dediğini yapıyor ama hekim burada yanlış karar veriyor. Hastayı takibe alıyor ve büyüdükten sonra artık çıkarılamaz diyor. Bu tümörü ihtisas süresinde hiç görmedim. 5 yıl uzman oldum o beş yıllık süreçte de görmedim. Bu tümör genelde yüksek ve genetikle alakalı. Van’a geldiğimi zaman ilk gördüm ama hastayı başka yere gönderdik. İkinci bir tümör geldi. Derken baktım bu hastalık çok gelmeye başlayınca o dönemdeki hocama ‘benim tecrübem yok’ dedim. ‘Nasıl yapalım’ dedi. ‘Bir tane hazırla yapalım’ dedim. Bir tane yaptık ve o gün bugündür yaklaşık 250 tümör yaptık” ifadelerini kullandı.
"Ankara'da hasta masadan kalkıp geldi"
Türkiye’nin sağlıkta iyi bir duruma geldiğinin altını çizen Başel, “İlk başta Van’daki hastaları Van’da ameliyat yapmaya ikna etmeye çalıştık. Çünkü hastaya burada tanı konduğu zaman genelde tanıyı koyan hekimler bu Van’da yapılamaz diye hemen soluğu Ankara ve İstanbul’da alıyorlardı. Bir hastam gelmişti. Benim ameliyat ettiğim bir hastayla geldi. ‘Hocam’ dedi. ‘Benim hastalığımla bu hastanın hastalığı aynı mı?’ Diye sordu. Baktım, inceledim. ‘İkinizin de aynı, hatta benim ameliyat yaptığım hastanın ki çok daha ileriydi’ dedim. ‘Hocam bu ameliyatı olmak için Türkiye’nin en güzel hastanelerinden birine yönlendirdiler beni. Orası da SGK değildi. Ben yaklaşık bir ev parası harcadım. Durumum da yok’ dedi. Ben bunun üzerine bu tür hastaları haber yapmaya başladım. Haber yapınca tabi önce Van’daki hastalar gitmemeye başladı. Daha sonra çevre illerden hastalar gelmeye başladı. Haber yaptıkça insanlar bu işin Van’da yapıldığına ikna olmaya başladılar. Hatta Ankara’da, Türkiye’nin en popüler üniversitelerden birinin ameliyathane masasından hasta kalkıp geldi. Bu bizim için çok güzel bir şey. Artık hastalar hastalarla görüşüyor ve bir şekilde birbirleriyle iletişime geçiyorlar. Şu anda Türkiye’nin her ilinden hastalar geliyor. İzmir, İstanbul, Adana, Sakarya, Tekirdağ, Çorum, Samsun, Trabzon, Gaziantep, Mersin. Ankara’dan benim sayısızca hastam var. Bunun yanında yurt dışından İngiltere’den üç tane Almanya’dan, Kuzey Iraktan, İran’dan hastalar geliyor. Burada da basının gücünü gördük. Biz eskiden Vanlı hastaları Van’da tutamazken, şimdi Türkiye’nin her ilinden bize glomus hastası geliyor. En son ismini bile çok zor bildiğimiz Etiyopya’dan bize hasta geldi. Orada da bu tür tümörler çok fazla görülüyor ve orada bu ameliyatı yapan doktor da yok. Hastalar genelde Hindistan, İngiltere veya Avrupa’nın değişik ülkelerine gidiyorlar ama oralarda da bu tür tedaviler çok pahalı. Biz belki Avrupa’nın en ucuz ülkesiyiz ve verdiğimiz hizmetin kalitesi de onlardan aşağıda değil. Ülkemizde Allah’a şükür hem hekime ulaşmak çok kolay hem de tedavi çok kolay. Geldiler çok memnun kaldılar” diye konuştu.
“Başka yerde macera aramaya gerek yok”
Prof. Dr. Halil Başel, "Batıdaki hastanelerden çok teklif alıyorum ama Van’da çalışmak bize daha güzel geliyor. Ben 20 yıldır Van’dayım. Van’ı ve Van insanını çok seviyorum. Biz sadece işin ekonomik yönünü düşünmüyoruz. Burada insanlara daha faydalı olduğumuzu düşünüyorum. Burada düzenimizi kurmuşuz ve mutluyuz. Gidip te başka bir yerde macera aramanın bir anlamı yok, diye düşünüyorum. Hastalarımız da ‘İstanbul’a, Ankara’ya gelip ameliyatı yapsanız olmaz mı?’ diyorlar. Biz yok diyoruz. Bu sadece hekim işi değil. Bizim anestezi uzmanımız, ameliyat ekibimiz, yoğun bakım servisi hepsi komple bir ekiptir. Olacaksanız, buraya gelin diyoruz. Bir kısmı kabul etmiyor ama gelenlerin hepsi memnun kalıyor" ifadelerini kullandı.
“Türkiye’de glomus tümörünü bizden daha iyi yapan başka bir merkez yok”
Van’ın sağlık alanında çok geliştiğini de belirten Başel, “Van, sadece glomus ile değil diğer branşlarla ilgili hastalıklarda da bir merkez yapma düşüncemiz var. Şuanda glomus tümörleri ile ilgili nereye baksanız ilk sırada Van gelir. Burada bu işi iyi yapıyoruz. Anklara’dan, İstanbul’dan hastaları buraya getiriyoruz. Bu basit bir şey değil. Eskiden Van’daki insanlar bile Van’da tedavi olmazken, şuanda bir çok branşta Van kendini ispatladı. Özellikle glomus tümöründe Türkiye’de bu işi bizden daha iyi yapan bir merkez yok. Dünyada da bu işi en çok yapanlardan biriyiz. O yüzden insanlar bizi tercih ediyor” dedi. Açıklamalarında hekimlere ve hastalara tavsiyelerde bulunan Dr. Başel, “Glomus tümörüme yakalanan hastaların ilk yapması gereken şey, hemen tedavi olmak için bir doktor arayışına girmeleri lazım. Beklemek bu hastalıkta yapılacak en kötü şeydir. Hekimlere de önerim. Her hekim her şeyi yapacak diye bir kaide yok. Biz de bazen az yaptığımız ameliyatları, işin uzmanlarına yönlendiriyoruz. Neticede herkesin amacı hastaya faydalı olmak. Hastanın zarar görmeyeceği şekilde organizasyon yapmamız lazım. Bu tümörün de hatalarının telafisi yok. Normalde bir buçuk santimlik bir tümörü artık aynı gün ameliyat edip gönderiyoruz. O kadar pratikleştik. Halbuki İstanbul’daki çok popüler bir hastanede hasta masada kalıyor. Biz o yüzden hekimlerimize bu hastalıkta takip te etmeyin diyoruz. Çünkü takip etmek hastaya zarardır. Tanı konur konmaz hemen tedavi olacağı bir merkeze yönlendirilmesi en güzelidir” diye konuştu.