ŞEHRİVAN ÖZEL: FATMA NUR POLATCAN-ZENÜN YEŞİL
Tarihi, doğası ve kültürel değerleri ile dünyanın son dönemlerdeki önemli turizm merkezlerinden biri olan Türkiye, turizmden kazanmaya ve turizme yatırım yapmaya devam ederken turist sayısı ise her geçen gün artıyor. Her bölgede farklı turizm potansiyeli bulunan ülkede özellikle Karadeniz bölgesi özellikle Arap ülkelerinden yoğun turist alırken yayla turizmi konusundaki pazar her geçen gün daha da büyüyor. Birçok ilin kalkınmasında büyük pay sahibi olan yayla turizmi konusunda birçok kent önemli adımlar atarken bu konuda ciddi potansiyele sahip olan Van ise henüz bu pazarda da atmayan iller arasında yer alıyor. Yaz boyunca esen serin havası ve yayla turizmine müsait alanları ile dikkat çeken Van için çağrı yapan Van YYÜ Turizm Fakültesi Turizm İşletmeciliği Bölümü’nden Doç. Dr. Emine Cihangir, Van’da bu alanda önemli adımlar atılması gerektiğini söyledi.
CİHANGİR: YAYLACILIK VAN İÇİN ÖNEMLİ BİR GELENEK
Türkiye’nin en büyük meralarına sahip illerinden biri Van’da da her ne kadar yaylacılık geleneği hâlâ devam etse de yaylalar turizme kazandırılmayı bekliyor. Van’ın Gürpınar ilçesindeki 3 bin 200 rakımlı Norduz Yaylası başta olmak üzere kentteki pek çok yayla turizm için değerlendirilmezken, Cihangir bu konudaki potansiyele vurgu yaparak ciddi tavsiyelerde bulundu. Van’daki yaylacılık kültürüne vurgu yapan Cihangir, “Van’da hali hazırda ilan edilmiş herhangi bir yayla turizmi gelişim bölgesi bulunmamaktadır. Buna rağmen, yaylacılık Van il sınırları içinde önemli bir geleneği temsil etmektedir ve özellikle hayvancılık ve geleneksel Van otlu peyniri üretimi kırsalda yaşayan yerel halkın yaşamlarının önemli bir parçasıdır. Gürpınar, Çatak, Başkale, Gevaş, Bahçesaray, Çaldıran ilçeleri bu anlamda yayaları ile öne çıkan ilçelerdir. Yapılan bir envanter çalışmasında 300 üzerinde yayla belirlenmiştir. Bu yayaların büyük kısmı göçerler tarafından hayvancılık için göçerlerin için kullanılmaktadır. Bu yayların yayla turizmine elverişli olanların belirlenmesi için fizibilitesinin yapılması gerekmektedir.”
"BU TURİZM ÇEŞİTLERİ TEMELDE DOĞAYA SAYGILI, YEREL KÜLTÜRE VE YERELİN DEĞERLERİNE SAYGILIDIR"
Cihangir, "Doğa temelli turizm formlarının yani kırsal turizm, eko-turizm, yayla turizmi, çiftlik turizmi gibi yerelin kültürüne ve doğaya saygılı, turizmin yıkıcı etkilerini en aza indirme felsefesine sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu formların bölgede bütünleşik olarak doğru uygulanması halinde bölge ekonomisinin önemli ayağı olan hayvancılığın ve tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini sağlayacağını düşünmekteyiz. Bu nasıl olacak diye sorarsanız… Bu turizm çeşitleri temelde doğaya saygılı, yerel kültüre ve yerelin değerlerine saygılıdır. Yerelde kaybolmaya yüz tutmuş kültürel değerleri, gelenek ve görenekleri canlandırabilir. Bu formların birçoğunda bugün deneyim turizmi dediğimiz ve aslında ziyaretçinin gittiği destinasyonda aldığı, tükettiği hizmetin bir anlamda üreticisi olduğu bu anlamda hem kendi anılarını deneyim yoluyla çoğalttığı hem de yerele katkı sunduğu görülmektedir. Yine bu formlar özellikle küçük girişimleri yerelde desteklemekte ve özellikle kadınların kendi tüketimleri için ürettikleri el emeğine dayalı geleneksel üretimlerini (çorap, yemeni, reçel, salça vs.) ekonomik girdiye dönüştürmesini sağlamaktadır. Yine kırsalda aile evlerinin bir kısmının pansiyonculuk vs. gibi kullanımı turizm ile yeni tanışan ailelerde ev işinin uzantısı olarak yine özellikle kadının emeğinin ekonomik olarak dönüşünü sağlamaktadır" diye konuştu.
“YAYLACILIK KÜLTÜRÜNÜN KORUNMASINA VE SÜRDÜRÜLMESİNE KATKI SAĞLAYACAKTIR”
Cihangir, geleneksel yaylacılığın önemine değinerek, “Bu formların bazılarında hayvancılık ve hayvancılığa dayalı üretimin turizme konu edilmesi ile hem ekonomik girdiler artabilecek hem de sosyo-kültürel olarak yaşanacak değişimler yine özellikle gençlerin kırsal da kalma şartlarını iyileştirebilecektir. Kadının iş gücünün değerlenmesi, günlük ev işlerinin uzantısı olarak sunacağı işlerin takdir edilmesi, kamusal alanda görünürlüğünün artması gibi nedenler kırsalda yaşamayı da değerli kılacaktır. Yayla turizmi özelinde bakıldığında ise tüm bu katkıları bu turizm formunda da göreceğimizi söylemeliyim. Van’da geleneksel yaylacılığın temelinde ağırlıklı olarak hayvancılık ve hayvancılığa dayalı ürünlerin üretiminin olduğunu göz önüne alırsak yaylacılık kültürünün korunmasına ve sürdürülmesine katkı sağlayacaktır” diye konuştu.
VAN YAYLA TURİZMİ POTANSİYELİNİ KULLANAMIYOR
Cihangir, kentin yayla turizmi potansiyelini yeterince kullanamadığını dile getirerek, “Van sahip olduğu yayla turizmi potansiyelini ne yazık ki henüz yeterince kullanmamaktadır. Bunun pek çok nedeni olduğunu söyleyebiliriz. Aslında kentin turizme konu edebileceği ve markalaştırabileceği birçok çekiciliğe sahip olması yayla turizminde hak ettiği yerde olmasını da bir nebze engelliyor diyebiliriz. Ancak iklim değişimi nedeniyle yakın gelecekte Van’ın özellikle yayla turizminde de öne çıkması beklenmelidir” dedi.
“VAN’DA YAYLA TURİZMİ İÇİN YETERLİ TURİSTİK ALTYAPININ OLUŞTURULMAMIŞ OLMASI ÖNEMLİ BİR SORUNDUR”
Cihangir, yayla turizmine uygun alanların hâlâ belirli olmamasının önemli bir sorun olduğunu belirterek, “Van Valiliği ve Van Büyükşehir Belediyesi uhdesinde 2023 yılında hazırlanan Van Turizm Master Planında (2023-2027) “Vizyon Projeleri” başlığında yer verilen başlıklardan biri olarak yer almamakla birlikte kente ilişkin hazırlanan SWOT Analizinde (kentin güçlü-zayıf yönleri ile fırsat ve tehditlerinin neler olduğuna dair yapılan geniş kapsamlı analiz) güçlü yönler arasında yayla turizmine de yer verilerek Van ilinde yayla yaşamının halen canlı olmasının önemine vurgu yapılmıştır. Ancak planda belirtildiği gibi yayla turizmine uygun alanların halen belirlenmemiş olması ve yeterli turistik altyapının oluşturulmamış olması önemli bir sorundur. Buna ilaveten günümüzde sosyal medya ve dijital pazarlamanın önemi düşünüldüğünde yayla turizmi hakkında bilgi ve ürünlere erişimi sağlayacak dijital portal eksikliği de zayıflık olarak vurgulanmıştır” diye konuştu.
“VAN YAYLA TURİZMİYLE YOĞUN ŞEKİLDE TURİST ÇEKEBİLİR”
Cihangir, yayla turizmi kapsamında ziyaretçilere pek çok faaliyet sunulabileceğini belirterek, “Aslında Van’da yayla turizminin pazarlanmasında sadece hayvancılık ve üretilen ürünlerin deneyimlenmesine dayalı bir pazarlamadan söz edemeyiz. Günümüzde yayla turizmi kapsamında ziyaretçilere pek çok faaliyet sunmak mümkün. Sadece yoğun iş ve kent yaşamından uzaklaşarak doğal yaşam içinde zaman geçirmek isteyenler olabileceği gibi küçük gruplarla yürüyüş yapmak, kampçılık yapmak isteyenlerde olabilir veya yaban hayat gözlemlemek, foto-safari yapmak isteyenler olabilir. Bugün niş turizm olarak sunulan pek çok faaliyetin yayla turizmi içerisinde yapılabildiğini görüyoruz” diye aktardı.
CİHANGİR: VAN YAYLA TURİZMİ İLE ÜLKEDE ADINDAN SÖZ ETTİREBİLİR
Cihangir, Van’ın yayla turizmini etkin kullanmasıyla yoğun turist çekeceğini ifade ederek, “Van potansiyelini kullanarak yayla turizminde ülke genelinde adından söz ettiren bir il olmaması için bir neden bulunmuyor. Özellikle Van Gölü havzası iklim değişikliğinin de etkisiyle Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesinden yazları da zaten yoğun ziyaretçi almaya başlamıştı. Yaz aylarında serin bölgelerde zaman geçirmek isteyen ziyaretçiler Van ve Bitlis illerinde uzun süreli konaklamalar yapıyorlar. Van’da Yayla Turizmine uygun yayların belirlenmesi ve uygun şartların sağlanması ile bölge illerden gelen ziyaretçilerin yanı sıra diğer bölgelerden ve yurtdışından ziyaretçileri yaylalarımızda ağırlamamız mümkün” dedi.
“VAN YAYLA TURİZMİ İLE ÖNEMLİ BİR CAZİBE MERKEZİNE HALİNE GELEBİLİR”
Van’ın yayla turizmi ile önemli bir cazibe merkezi haline geleceğinin altını çizen Cihangir şunları söyledi: “Son yıllarda Batı Karadeniz ve Doğu Karadeniz yaylarının özellikle Arap turistler nedeniyle yoğunlaşması ve yapılaşmanın artması da yayla turizmine açılacak henüz keşfedilmemiş, daha sakin ve yeni olanaklar sunan alanların tercih edilmesine neden olacaktır. Bu çerçevede özellikle Van ve ilçeleri sahip olduğu potansiyel sayesinde önemli bir cazibe merkezi haline gelebilir. Ancak burada önemli nokta ülkemizde yaşanan kötü örnekler göz önüne alınarak doğal ve sosyal dengenin bozulmaması için taşıma kapasitelilerine dikkat edilmesi olacaktır.”
“VAN HALKI YAYLALARIN TEMİZLİĞİ NOKTASINDA BİLİNÇLENDİRİLMELİ”
Yaylaların temizliği noktasında halkın çevre temizliği konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade eden Cihangir, “Çevre koruma bilinci, sadece turist için değil yerel halk içinde geliştirilmesi gereken önemli bir kazanımdır. Yerelde çevrenin korunması ve sürdürülebilir kullanılmasında birçok görev aslında il dışından gelen ziyaretçilerden daha çok yerel ziyaretçilere yani yerel halka düşmektedir. Kaldı ki Van’ı ziyaret eden doğa turistlerinin şikayet ettikleri en önemli hususlardan bir tanesi Van Gölü ve kıyıların kirliliğidir. Bu çerçevede öncelikle yerel halktan başlayarak gerekli bilinçlendirme çalışmalarının yapılması gereklidir” diye konuştu.