EKONOMİ

Van’ın varlığı çok, üretim ve pazarlaması yok!

Türkiye’de hem tarımda hem de hayvancılıkta güçlü bir yerde bulunan ve varlığı en fazla olan kentlerin başında olan Van’da buna rağmen bu potansiyelin altında veriler sunuluyor. Kent ne varlıklarını değerlendirmede ne de ürünleri pazarlamada istenilen noktaya bir türlü gelemiyor.

Abone Ol

Bir dönemlerin tarım ve hayvancılık kenti olmasının yanında tarımsal ve hayvansal üretim yönüyle de öncü olan Van kenti, beklenen üretimi yapamayan kentler arasında yer almayı sürdürüyor. Ülkenin dört bir yanında hem hayvan varlığı hem de tarımsal üretimin artırılması yönünde çalışmalar sürerken Van bu süreçte küçükbaş hayvandaki artışa en çok katkı sunan iller arasında yer alıyor. 3 milyon 813 bin 413 dekarlık tarımsal alan varlığı ile bu anlamda önemli bir yere de sahip olan Van şehri buna rağmen tarımdan da eski verimliliğini alamıyor. Son dönemlerdeki tüm seferberliklere rağmen kent tarımsal ve hayvansal ürünleri üretime dönüştürme ve pazarlama yönünde büyük eksiklikler yaşıyor.

VAN KÜÇÜKBAŞTA LİDER AMA…

3 milyonun üstünde bir küçükbaş hayvan varlığına sahip olan ve Türkiye’nin sahip olduğu küçükbaş hayvan potansiyelinde belirleyici bir rol oynayan Van, hayvancılık sektöründe zirveye oynaması gerekirken bu anlamda büyük sıkıntılar yaşıyor. Büyükbaş hayvanda 200 bin civarındaki varlığı ile küçükbaş hayvancılığa göre daha düşük bir seviyede kalmasına rağmen temel anlamda hayvancılığın yoğun olduğu bir kent olan Van’da buna rağmen Türkiye’nin en pahalı eti tüketiliyor ve maliyetler nedeniyle hayvancılık ile ilgilenen kesimlerin sayısı da her geçen gün düşüyor. Maliyetler ve kente göçlerle büyük yara alan hayvancılık, küçük baş hayvancılığındaki varlık nedeniyle hala ayakta durmaya devam ederken 3 milyonun üstündeki hayvan varlığı ne kentin et ürünlerine ulaşımında ne Van’ın markalarının oluşmasında ne de süt ürünlerinde eskisi gibi hatırı sayılır bir yer edinmesinde sürece katkı sunmuyor. 

VAN SÜT ÜRÜNLERİNİ TİCARİ BİR MARKAYA DÖNÜŞTÜREMİYOR

Türkiye’nin dört bir tarafında özellikle süt üretimi ile ilgili büyük çıkışlar yapılırken süt ve süt ürünlerinin artırılması için yoğun çaba veriliyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun sunduğu rapora göre Ağustos 2024 verilerine de bu artış yansırken özellikle ticari işletmelerde süt toplamada ciddi aşamalar kat ediliyor.  Ticari süt işletmelerince 934 bin 396 ton inek sütü toplandığını açıklayan TÜİK, ticari süt işletmeleri tarafından toplanan inek sütü miktarı, Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %13,5 arttığı açıklarken, Ocak-Ağustos döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %9,3 arttığını bildirdi. Yine aynı verilere göre; Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, inek peyniri üretimi %8,7 arttı, ayran üretimi %10,5 arttı, yoğurt üretimi %0,6 azaldı, içme sütü üretimi %9,7 arttı, tereyağı üretimi %20,2 arttı. Ocak-Ağustos döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre, inek peyniri üretimi %5,5 arttı, ayran üretimi %13,5 arttı, yoğurt üretimi %8,0 arttı, içme sütü üretimi %3,5 arttı, tereyağı üretimi %11,7 arttı. Önemli bir yere sahip Van’da ise yıllardır bir türlü kurulamayan süt toplama süreçleri ve ticari işletmelerin oluşmaması nedeniyle süt ürünlerinin toplanması ve tüketimi hala geleneksel yöntemlerle yürüyor. Van Ticaret Borsası ve diğer birkaç özel teşebbüs dışında hala kentin sütü ve süt ürünleri geleneksel yöntemlerle toplanıyor.

KENTİN BİR PAZARI DA YOK!

Bir dönemler Van Et ile birlikte aynı zamanda Van Süt gibi firmalara sahip olan Van’da süt ve süt ürünleri hala bireysel girişimlerle toparlanıp kentteki küçük işletmeler üzerinden pazarlanmaya çalışılıyor. Kırsaldaki sütlerin büyük bölümü bireysel şekilde, ticari kazanç oranı minimum tutularak pazarlanırken bu durum da kayıt dışı üretim ve satış oluşmasına ve kentin süt varlığındaki hesaplama ve katkının da ölçülmemesine neden oluyor. Kayıt dışı süt satımının son yıllarda iyice arttığı Van’da bu durumdan dolayı kentin süt ve süt ürünleri ile ilgili de bir marka oluşmuyor. Özellikle küçükbaş hayvan varlığındaki gücü ve koyun/keçideki üstünlüğüne rağmen Van bu anlamda sütten yapılan diğer ürünlerde de öne çıkamıyor. Büyük kurumsal markaların da gelmediği kentte kentin süt ve süt ürünleri üretimi hala bir markaya dönüşmeden tüketiliyor. Kentin önemli bir süt ürünü olan Van otlu peyniri de aynı şekilde bir markaya sahip olmadan sadece coğrafi işarete sahip bir şekilde lokal şekilde pazarlanıyor. Bu anlamda bir markası olmayan peynir zaman zaman farklı büyük markalar tarafından Van ile hiçbir bağı olmadan üretilip satılıyor.

YILLAR İÇİNDE VAN’DAN ÇIKAN İKİNCİ BİR ET MARKASI DA OLMADI!

Öte yandan hayvan varlığındaki bu durumu et üretimi noktasında da kullanamayan kentin et fiyatları Türkiye’nin hayvancılıktan en uzak kentleri ile de yarışıyor. Hala Türkiye’de eti en pahalıya tüketen kentler arasında yer alan Van’da, 1 milyon 200 bin civarında nüfusun büyük bölümü et ürünlerinin pahalılığı nedeniyle et ürünlerine yeterince erişemiyor. Türkiye’nin en düşük gelirli kentleri olan Van’da bu durum da ciddi bir sorun haline geliyor. Öte yandan bir dönemler Van-Et Gibi bir markaya sahip olan Van’da hayvan varlığı ve et üretimine yönelik bir potansiyel olmasına rağmen yeni markalar üretim süreci de bir türlü başlamıyor. Halen düşük ölçekli bir üretim ve pazarlama yöntemi tercih eden Van-Et Dışında kent et markası ve et ürünlerini çeşitlendiren bir pazarlamaya sahip olan şirket ya da kuruluşlara sahip olmadan dışa bağımlı bir şeklide tüketimini sürdürüyor.

TARIMSAL ALANIN VARLIĞINA RAĞMAN TARIMSAL ÜRETİM DE KENTE YETMİYOR

Sadece et ve süt ürünlerinde değil tarımsal ürünlerde de çoğunlukla dışa bağımlığı bir kent olan Van’da, sadece tarımsal ürünler değil, çiftçinin ihtiyaç duyduğu ürünler de dışardan geliyor. Kenti yemini üretemeyen ve çoğunlukla farklı kentlerden ve ülkelerden gelen ürünleri almak zorunda kalan çiftçi yüksek maliyetlerden dolayı kazanç elde edemiyor. Milyonlarca hektar meraya sahip olan kentte bu alanlar da yeterince hayvancılığa katkı sunacak bir üretim alanına dönüşmezken zararla yapılmaya çalışılan hayvancılık faaliyetleri ürünlerin zararla satılmasına sebep oluyor. Son dönemlerde tarımsal anlamda bir kıpırdama yaşasa da kent özellikle çok güçlü olduğu elma, kavun, ceviz gibi tarımsal ürünlerini de büyük bir Pazar oluşturacak şekilde artıramıyor. Sebze ve meyve yetiştirmeye müsait alanlarına rağmen kentte piyasayı domine edecek derecede büyük hiçbir tarımsal üretim hattı bulunmuyor. Çoğu bölgede sebze ve meyve üretimi yine lokal şekilde yapılıyor. Bu nedenle de kent yılın büyük çoğunluğunda tarımsal ürünleri de Türkiye’de en pahalıya tüketen iller arasında yer alıyor.