Hepinizin bildiği gibi dünyada artık kentler yarışır duruma gelmiştir. Bir ülkenin en belirleyici değerlerinin başında marka kentler gelmektedir. Öyle ki bazı kentler ülkenin kendi isminden önce anılmaktadır. Kentlerin hızla markalaşıp ülkeyi tanıtmasındaki en önemli faktör ise değişen turizm anlayışıdır. Çünkü insanlar artık kentleri ziyaret ederken tarihsel arka planıyla birlikte o kentin sembolik, kültürel ve yaratıcı deneyimlerini ziyaret etmek istemektedir.
Genel olarak temel verilere baktığımızda Londra, Paris, Roma, Amsterdam, Barselona, New York, Los Angeles, San Francisco, Şanghay, Sidney yaratıcılıkta ve marka şehirler yarışında başı çeken kentler olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü yukarıda da bahsettiğim gibi bu kentler kendi ortak özelliklerini, değerleriyle özdeşleşen, şehrin simgesi haline gelmiş mimari ikonları ve tasarımla elde edilen özgün atmosferleri ile kazanmışlardır.
Peki, Van da bu kentlerin kimliklerini kazandığı, marka bir şehre evrilemez mi?
Elbette, bu mümkün. Çünkü Van, Doğu Anadolu Bölgesi’nde yüksek potansiyele sahip önemli bir kent konumunda. Ancak, bu potansiyeli değerlendirecek ve pozitif bir çıktıya dönüştürecek itici bir güce ihtiyaç var diye düşünüyorum. Öyle ki dijital çağı yaşadığımız 21. yüzyılda kat edilmesi gereken birçok yol var. Bunlardan biri de yapılması elzem olan bir kongre merkezidir. Çünkü bilim ve teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte insanlar daha fazla toplanma ve bilgi alışverişinde bulunma ihtiyacı duymakta. Ayrıca kongre turizmi ile hızla gelişmiş ve bu alanda hizmet veren kuruluşlar, bu pastadan daha fazla pay alabilmek amacıyla ulusal ve uluslararası düzeyde örgütlenmiş durumda. Bu durumda akla gelen, “Bu paydan neden Van da faydalanmasın?” sorusudur.
Birçoğumuzun bildiği gibi Avustralya’nın dünyaca tanınmasındaki temel faktörlerden bir tanesi Sidney Opera Binası’dır. Van’ın da tam olarak bu şekilde tasarlanacak bir kongre merkezine sahip olması gerektiğine inanıyorum. İnşa edilecek bu merkezin tıpkı Avustralya’da olduğu gibi Van’ın sembolik ve turistik ilçesi olan Edremit’in sahil şeridinden yapılması, hem kente çağdaş bir görünüm sağlayacak hem de bilim alanına ciddi anlamda katkı sağlayacaktır. Türkiye’de bu anlamda örnek verilecek merkez ise 1996 yılında hizmete açılan Lütfi Kırdar Kongre Merkezi. Açıldığı dönemde Türkiye'nin en büyük konferans ve sergi sarayı olan bu merkez, 2400 kişilik fuayesi, 25 adet toplantı salonu, 12 dilde anında tercüme yapabilen simültane sistemleri ve audio-visual prodüksiyon ekipmanları ile çağdaş teknolojinin tüm olanaklarına sahip. Birçok amaca hizmet eden Lütfi Kırdar Kongre Merkezi gibi Van’da ihtiyaç duyulan kongre merkezinin de aynı teknolojik olanaklarla donatılması ve çağdaş bir mimari tasarımla Van’ı temsil etmesi, sadece üniversite ve kent merkezi düzeyinde değil uluslararası alanda da büyük katkılar sağlayacaktır. Bu nedenle Van’a yapılacak olan her hizmet, gelecek kuşaklar için tartışılmaz bir yatırım fırsatıdır.