VAN'IN REFERANDUM NABZI -1-

Abone Ol

“Referandum ‘Hayır’ ile sonuçlanırsa müsebbibi ‘Evet’çiler olacak…”

 

Bu sözler bir dönemler adından sıkça söz ettiren Fehmi Koru’ya ait. Şu sıralar inzivaya çekilen Koru, kendi ismine ait bir sitede kendi görüşlerini paylaşıyor. Hiçbir gazete ve medya kuruluşu ile bağı yok. Bir dönemler AK Parti’ye yakın iken şu sıralar tıpkı eski dostları ve diğer arkadaşları nasıl duruyorsa öyle duruyor işte.

 

‘Sözde’ ne muhalif ne taraftar… Ama fırsatı bulunca iyi eleştiriyor. Referandumdaki tavrı da benzer. 16 Nisan seçimleri için diyor ki:

 

“Elimin ‘Evet’ oyu vermeye gitmeyebilir.”

 

Devam ediyor.

 

“Takip edebildiğim kampanya konuşmaları ve ekranlara yansıyan tartışmalarda karşımıza çıkan/çıkarılanların ‘Evet’ denilmesi için sarf ettikleri çabalar fazla ikna edici gelmiyor. Ben hâlâ ‘Evet’ oyu kullanabilmek için ikna edilmeyi bekliyorum.”

 

Özetle Fehmi Koru da ikna edilmek istiyor. Peki, ikna edilmeyi bekleyen tek kişi Fehmi Koru mu?

 

Değil. Bu noktada en büyük kitle her seçimde olduğu gibi yine yeniden: Kürtler!

 

Peki Kürtler, biraz daha dar bir perspektiften bakarsak Vanlılar referandum için ne diyor? Şöyle genel bir çerçeve çizdiğimizde Van için yüzde 60-70 bandında bir ‘Evet’ çıkacağını hangimiz garanti edebiliyor muyuz?

 

Hayır.

 

Hadi Fehmi Koru’yu bir kenara bırakalım. Şu sıralar Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın uçağında, Başbakan Sayın Yıldırım’ın uçağında sürekli yer alan. AK Parti’nin dolaylı kampanyalarının birçoğunda yer alan Milat Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Bayram Zilan’ın da sık sık geldiği Van ziyaretlerinden birinin ardından yazdığı bir yazıyı hatırlayalım.

 

Van üzerinde bir değerlendirme yapmaya başlayan Zilan öncelikle HDP’nin durumunu ele alıyor: “HDP sahada hiç yok. HDP teşkilatlarında hiç heyecan yok. HDP'liler, referandum için herhangi bir kampanya yapmıyorlar.”

 

Peki, HDP’nin olmadığı, CHP’nin tek başına bir ‘hayır’ çalışması yaptığı geriye kalan kesimin ortada durduğu bir süreçte AK Parti ne yapıyor?

 

Cevabını ben değil Bayram Zilan veriyor:

 

“Aldığım bilgilerin bende oluşturduğu kanaat, AK Parti'ye büyük bir siyasi hareket alanı oluştuğu, ancak AK Parti'nin bu alanı henüz dolduramadığı yönünde. Konuştuğum hemen herkes AK Parti teşkilatlarının zayıf kaldığından dem vuruyor. Söz konusu hususu Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan ve yakından veya uzaktan AK Parti teşkilatlarını tanıyan birçok kişi dile getiriyor.”

 

Her ne kadar her seçimde olduğu gibi AK Parti’ye iyi bir oy verecek bir Kürt seçmen bloğu olmasına rağmen Zilan şunu da ekliyor: “Eğer özel bir çalışma yapmazsa, sandığa katılım oranı düşebilir. Sözün özü… Kürtlerin tavrı AK Parti'nin ortaya koyacağı performansla, kullanacağı dille belli olacak. Evet demeye yakın milyonlarca Kürt var. Özel çalışma yapılmalı!”

 

Yani şöyle özetleyelim: Vanlılar da, Kürt seçmen de hala ikna edilmeyi bekliyor. Yani Fehmi Koru’nun söylediklerini, Zilan da bölgedeki yaptığı ziyaretlerden sonra teyit ediyor. Görüşler arasında büyük bir uçurum yok. Peki, Van’daki ve bölgedeki AK Parti teşkilatları ‘güçlü’ bir ‘evet’ çalışmasını Van’da ve Türkiye’de büyük bir ‘evet’ olduğu için mi yapmıyor? Bence hayır. Sorunun cevabını yine Bayram Zilan’ın paylaştığı bir Doğu-Güneydoğu anketi ile verelim. Haritanın rengi belli olsun.

 

“Kamuoyu araştırma sonuçlarının ortalamasına göre Doğu ve Güneydoğu'da çıkan sonuç: EVET yüzde 33, HAYIR yüzde 32, KARARSIZ yüzde 35.”

 

Hadi bakalım. Buyurun dostlar Halil İbrahim sofrasına. Eğer ki bu böyle bir tablo varsa ki bu tabloyu AK Parti’ye çok yakın bir isim dile getiriyor, Van’da, bölgede daha güçlü bir çalışma gerekmiyor mu?

 

Bence gerekiyor.

 

Fakat ne gariptir çok ağırdan alınan bir tempo ile ilerliyor çalışmalar. Genellikle de olay şimdiye kadar hep salon buluşmaları ve küçük toplantılar halinde ilerliyor. Gençler dışında teşkilat olarak tam bir ‘seferberlik’ havasına girmeyen AK Parti teşkilatı rölantide ilerlerken referandum sürecini ‘kendisi’ için ‘fırsata’ çevirmeye çalışan ‘tiplemeler’ küçük salon toplantılarında ‘Evet’ adı altında ‘şov’ yapıyor.

 

Kentte ‘hiç’ karşılığı olmayan dernekler, şunlar-bunlar gelip mini salonlara eskilerden ya da popülerlerden birkaç kişi davet ediyor. Yahu oyların böyle bir seviyede olduğu bir dönemde vatandaşı bu ‘karşılıksız’ tiplemeler mi ikna edecek?

 

Şunu da ifade edeyim. Şimdiye kadar ki en ‘net’ ve en ‘geniş’ katılımlı ve ikna edici çalışmayı da yine Van STK adıyla kurulan bir oluşum yaptı. Öyle bol müzikli, şovlu ‘mini’ toplantı yerine binlerce kişinin katıldığı toplantıda tane tane neden ‘evet’ denilmesi gerektiğini anlattılar. Bunu anlatan da külliyeden bir isimdi. Cumhurbaşkanın yakın ekibinden bir isim oldu. Van STK’nın toplantı bu yönüyle diğer STK ve oluşumlara örnek de olabilecek türden. Heyecanlı ve hareketli bir ekipten oluşan Van STK bu süreçte STK’ların alması gereken rolü iyi kavramış. Katıldığım programlar ve referandum sorulduğunda dediğim gibi Van gibi kentlerde STK ve bazı dinamiklerin de bu konuda yeni anayasa ve değişikliğini anlatmada büyük sorumluluğu var. Onlar yerine fazlasıyla getiriyorlar gibi.

 

Sorumluluk demişken…

 

Van’da bu referandumda da tüm yük yine Burhan Kayatürk’ün omuzunda. Van’ın ‘ağabeyi’ olmanın ağırlığını yine Kayatürk sırtlayacak. O da bunun bilincinde. Ankara’ya eli dolu gitmek gerektiğini yeniliyor her fırsatta. Haklı… Van’ın da bu konuda onun gibi mecliste en tecrübeli isimlerden biri olan siyasetçiyi güçlü göndermeli ki, Van denilince yumruğunu masaya çok daha sağlam vurabilsin.

 

İşte bu yüzden öğrendiğim kadarıyla güçlü bir çalışma, plan ve program ile geliyor Burhan Kayatürk Van’a. Duyduğum kadarıyla çok kapsamlı ve programlı kampanya onun eliyle yürüyecek.

 

Onun gelişi sonrası sürecin seyri nasıl olacak, göreceğiz…

 

***

 

Yeniden konuya dönmek gerekirse…

 

Benim oyumun rengi belli. Lakin ben şu ‘koca’ kararsız kitlenin içerisinde yer almış olsam, bu ‘abidik-gubidik’ tiplemelerin yaptığı şovlara bakıp kararsızlığımı bozamazdım. Nihayetinde bu ülkenin geleceği, darbe yasasının değişikliği, bir devletin kaderinin belirleneceği ‘tarihi’ bir süreçte bu işler ‘makara’ kurbanı edilmemeli. Vatandaşı ikna edecek olan çalışmalar bunlar değil. Ortada ‘evet’ kadar büyük bir ‘kararsız’ kitlesini var. Bu kararsızların fikrini de değiştirecek olan AK Parti teşkilatının başka bir teşkilatı ziyaret etmesi, AK Parti’ye yakın STK’ların, derneklerin ziyaret edilmesi, mini salon toplantılarında şov yapılması değil elbette.

 

Kimse kimseyi kandırmasın.

 

Elbette ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelişi, Başbakan Binali Yıldırım’ın Van ve bölgeye gelmesi bir değişiklik sebebi olacak. Çünkü Erdoğan’ın meydanlardaki gücün biz son 15 yılda yapılan tüm seçimlerde gördük, tecrübe ettik. Bu seçimde de öyle olacak. Hatta olmaya başladı bile.

 

Bakınız kampanyanın ilk günleri aradan geçen birkaç hafta içerisinde bariz değişiklikler olduğu anketlere yansıdı bile. Bunu ben demiyorum. AK Parti kulislerinin piri Abdulkadir Selvi diyor:

 

“İlk başlarda kararsızların oranı yüksekti. Hem partilerin tabanında kararsızlar vardı hem de partilerden bağımsız olanlar arasında. O nedenle sonucu kararsızlar belirleyecek deniliyordu. Kararsızların oranı yüzde 17’ye geriledi. Bir kısmının sandığa gitmemesi bekleniyor. En son veriler Başbakan Binali Yıldırım’ın başkanlığında yapılan MYK’da ele alındı. Üç sonuç var, üçünde de evetler önde. Ama öyle büyük bir kopuş yok. Kararsızlar dağıtıldığı takdirde evet oyları en az yüzde 53.8, en fazla yüzde 54.5 görünüyor.”

 

Selvi, bunun sebebini seçim kampanyası ile açıklıyor. Erdoğan’ın kucaklayıcı konuşmaları, müziğin gücü ve meydanları etkileme ile açıklıyor.

 

Tamam da, Cumhurbaşkanı Erdoğan Van’a gelinceye kadar bir çalışma yapılmayacak mı?

Bakın gençler şimdiye kadar iyi iş çıkarıyor. Gençlik kolları üzerinden yürütülen ‘heyecanlı’ bir çalışma var. Amenna. Fakat il teşkilatının halen ikna etmesi, neden ‘Evet’ denilmesi gerektiğini ve neden ‘hayır’ denilmemesi gerektiğini anlatması gereken çok büyük kitleler var. Emin olun, insanlar da büyük bir tereddüt, kararsızlık; kafalarda ise 18 madde ile ilgili çok bilinmeyenli denklemler var. Bunları çözmek teşkilatların işi, kimsenin değil.

 

Velhasıl, 16 Nisan’daki tarihi referanduma az zaman var ama seyri değiştirmek için çok zaman var. Zaman zaman Van özelinde ve genelde nabzı ölçüp değerlendireceğiz. Şimdilik yazımızı yine Zilan’ın böyle bir süreçte yapılması gereken maddelerini hatırlatarak bitirelim:

 

“Doğu ve Güneydoğu'ya özel bir söylem, dil ve yöntem belirlemeli. Bölgenin dinamiklerini iyi bilen gazeteci, yazar, aydın, kanaat önderi ve siyasetçilerden oluşan birkaç kampanya ekibi kurmalı. Bu ekipler 25 şehri karış karış dolaşıp anayasa değişikliğini anlatmalı. Bu anlatımlarda Kürtlerin gönüllerine dokunacak simge, sembol ve ritüeller kullanılmalı. Kürtlerin hassasiyetleri, beklenti ve taleplerinin dikkate alındığı bir retorik oluşturulmalı.”

 

İlgililerine hatırlatayım. 25 önemli hatta hayati şehir ve Doğu’nun en önemli büyükşehirlerinden birisi de Van. Verilere, genel duruma bakılınca da Van’da şimdilik nabız ‘zayıf’ atıyor.

 

Bilin istedim…