Van’ın Güzel Günleri İçin El Kaldırıyorum

Abone Ol

Söz istemek için el kaldırırız. Bir mecliste oy kullanmak için el kaldırırız. Herhangi bir şeye itiraz etmek için el kaldırırız. Ancak bu üç eylemin ortak noktası “Buradayım” demektir. Dolayısıyla her şeyden evvel, “Buradayım” demek için el kaldırırız. 
Van’ın sahip olduğu hafızanın korunması ve doğal ve kültürel mirasının gelecek nesillere aktarılması için el kaldıran birilerini tanıyorum. Etkin pazarlama ve tanıtım olanaklarının kullanılması, ortak aklın hâkim kılınması ve her yönüyle güçlü bir destinasyonun inşa edilmesi için buradayım diyen çok fazla insan da sayabilirim. Fakat şimdilik bu insanların önemli bir kısmının bir araya gel(e)mediğini, söyleyip bu kısmı noktalamak gerekiyor. 
Van söz konusu olduğunda; beşeri sermayenin değerlendirilmesi, tarım ve hayvancılığın eski ve özel zamanlarına dönmesinin sağlanması, coğrafi konumun kullanılmasının yanı sıra sürdürülebilir turizm gelişiminin sağlanması el kaldırılması gereken önemli konular arasında yer almaktadır. Sayılan bu konuların fazlası var, eksiği yoktur. Ancak, diğer konuları uzmanlarına bırakıp, bugün turizm için yeniden “buradayım” demek gerekir.  
Etkili destinasyon yönetiminden ve yaklaşık son on yılın kavgası olan markalaşma davasından defalarca bahsettik. İran ve Irak başta olmak üzere komşu ülke pazarlarından, Van Gölü’nün gizemli kahramanı Van Gölü Canavarı’ndan ve canavarla birlikte animasyon filmleri çekilse ne güzel olur dediğimiz pişiğimiz ve tek balığımız İnci Kefalimizden (lütfen balığın adını ve sayısını şimdi tartışmayalım) çok kez söz ettik. Sevgili arkadaşım Gizem Gözen Yılmaz ile birlikte sözünü ettiğimiz bir konu daha var; Dizi ve filmlerin destinasyon pazarlamasındaki rolü… Gizem ile beraber, 2021 Haziran’ında gerçekleşen Van Gölü Sempozyumu’nda dizi ve filmlerin çekildiği yerlere katkısını verileriyle ortaya koymuştuk. Yüzüklerin Efendisi filmi, Brad Pitt’in başrolünde oynadığı “Truva” filmi ve Asmalı Konak dizisi bizim çalışmamızdan aklıma ilk gelen örneklerdir. 
O çalışmada yer almayan, üzerinde durulması gereken bir diziden daha bahsetmek istiyorum. Yabancı Damat. Ege'nin iki kıyısından; iki gencin aşkının öyküsünü anlatan yerli bir dizi. Niko ile Nazlı’nın aşkı etrafında gelişen ve Memik Dede ile Eftelya’nın tatlı sert hallerini seyirciyle buluşturan güzel saatler. Erdal Özyağcılar, Zeki Alasya, Sumru Yavrucuk, Nilgün Belgün, Binnur Kaya ve birçok ustanın buluştuğu dizinin üç sezonluk macerası. Bu diziyi benzerlerinden (bölgede çekilenlerden) ayıran önemli bir fark daha vardı. Şalvarlı, kasketli, taklit etmek istenirken garip bir hâle dönüşen bozuk yöre ağzı olan ve medeniyetin henüz ulaştırılamadığı yerleri anlatmadı. Aksine medeniyeti iyi bilen “modern” insanlar çok sayıdaydı. Gaziantep’te çekilen dizi, ziyaretçi sayısı ve turizm gelirini artırmak için farklı çalışmalar da yapan kentin turizmine ciddi bir ivme kazandırdığını söylemek mümkündür. Zira dönemin Kültür ve Turizm İl Müdürü dizi ile birlikte kentin turist sayısının yüzde yirmi arttığını ifade etmişti. Dizinin pek çok sahnesinin çekildiği Turistik Gaziantep Çarşısı da dizi sonrasında yenilendi. Yani anlayacağınız, şehirde güzel bir dizi çekildi, ziyaretçileri arttı, halk benimsedi, sektör ve idareciler şehri ve mekânları daha ilgi çekici hale getirmeye çalıştı. Belki böylece daha fazla ziyaretçi geldi. 
Yabancı Damat dizisini irdelememin önemli bir sebebi var. Yabancı Damat’ın senaristi Selin Tunç’un yeni dizisi Güzel Günler. Selin Tunç, Ermeni asıllı Onno Tunç’un kızı. Onno Tunç; Sezen Aksu, Nükhet Duru, Harun Kolçak ve Nilüfer gibi birçok sanatçıdan duyduğumuz önemli eserlerin bestekârlığını yapmış biri. Van’ın tarihi hafızasının içerisinde Ermenilerin yer aldığı, geçmişte burada Türk, Kürt ve Ermenilerin birlikte yaşam açısından güzel bir örnek olduğu gerçeğinden hareketle Selin Tunç’un ismini bu dizide görünce böylesi güzel bir aidiyetin olduğunu düşündüm. Bu aidiyetin kaynağının Van’ın hafızasında bulunan güzel hatıralar olduğu hissine kapıldım. Gerçekten böyleyse de, hiç böyle düşünülmemişse de Van’ın bu dizinin “ekmeğini yiyebileceği” kanaatini taşıyorum. 
Güzel Günler dizisi, Van’ın geçmişte biraz kızdığı bir TV kanalında seyirciye sunuluyor. Sanırım dizinin yapım ekibi farkında olmadan Vanlılar ile TV kanalı arasında bir arabuluculuk rolü de üstlendi. Nitekim böyle olmazsa Vanlıların Arıza dizisindeki “dağ başı” ifadesi ve ana haberdeki düzensiz göç haberiyle ilgili itici tutumu unutulmayabilirdi. Ama Güzel Günler kızgınlıkları unutturdu. Yönetmenliğini Osman Taşçı’nın yaptığı bu dizinin çekimleri (başlangıcında bir Van geçişi yapsa da)  İstanbul’da yapılıyor. Ancak dizi, bagajında (arka planında) koca bir Van taşıyor. Akdamar Adası, Kete, Kalburabastı, Şengülüm Nanay, Eganis Kafe, 65 plakaya olan hasret… Çekimler İstanbul yerine Van’da olsa, Van ön koltukta oturuyor olacaktı. Ama mutlu olmamız gereken konu, Van’ın bu yolculukta yer alıyor olmasıdır. Ayrıca sevindirici bir diğer konu ise Yabancı Damat dizisinde olduğu gibi yöresel unsurların itici bir şekilde sunulmamasıdır. Böylece diziye olan ilginin arttığını fark ediyoruz. Umarım bu ilgi artmaya devam eder.
Bu ilginin artması ve artan ilginin de Van lehine kullanılması eminim herkesin faydasına olacaktır. Peki, nasıl? İşin nasılına geçmeden önce hemşerimiz (evet bizim de hemşerimiz) Yılmaz Erdoğan’ın Vizontele filmlerinin Van’a katkıları için lütfen siz hafızalarınızı yoklayın, ben de tüm sürecin sonunda bugün Gevaş ilçesinin merkezinde Van Gölü Canavarının bir heykelinin olduğunu söyleyeyim. Bir de Yılmaz Erdoğan’dan 2016 yılında kendisinin de katılığı Deli Emin Bisiklet Festivali’nde yapmak istiyorum dediği Van Gölü Canavarı filmini beklediğimizi eklemem gerekiyor. Yılmaz Erdoğan’ın filmini beklemeye devam ederken, Güzel Günler dizisi ile ilgili önerilerimize dönelim. 
Öncelikle Van’ın lokomotif kurum ve kuruluşlarının, dizi ekibine bir ziyaret gerçekleştirmesinin çok faydalı olacağına inanıyorum. Bu ziyarette; dizinin ilerleyen bölümlerinde yer alacak bazı kısımların Van’da çekilmesinin talep edilmesi çok iyi olur. Van’ın dizideki görünürlüğünün artırılması, Van kültürü ile özdeşleşmiş bazı unsurların ve isimlerin dizide yer almasının sağlanması gerekmektedir. Dizi ekibinin Van’da ağırlanmasının planlanması büyük öneme sahiptir. Bu anlamda gerekli olanakların (mümkünse maliyetlerin de) sunulması yapım ekibi açısından da motive edici olacaktır. Dolayısıyla dizinin Van’da, Van’ın dizide daha çok içselleştirilmesi sağlanacaktır. 
Önerilerin çoğaltılması mümkündür. Eminim sizler de okuyunca belirli tavsiyeler not alıyorsunuzdur. Ama öncelikle bu konuda bir gedik açmamız gerekiyor. İnanın önümüzdeki fırsat hiç de küçük değil. 
Şimdi soruyorum,
“Hazır mısınız Van’ın Güzel Günleri için El Kaldırmaya?”