GÜNCEL

Van’ın belediye başkan adaylarına önemli çağrı!

Bu hafta sonu yapılacak olan seçimler öncesi belediye başkan adaylarının kent ile ilgili vaatleri iyiden iyice konuşulmaya başlarken seçime sayılı günler kala çevrecilerden önemli bir çağrı geldi. Birçok projenin konuşulduğu kentte çoğu vaat yapılaşma ile ilgili olurken çevreciler kentin geleceği ile ilgili en önemli vaadin kentin su krizi ile ilgili bir yönetim modelinin oluşması gerektiğinin altını çizdi.

Abone Ol

Türkiye için büyük bir tehdit olan küresel ısınma ve kuraklık özellikle son yıllarda olumsuz etkileri görülmeye devam ediyor. Küresel ısınma etkileri ülke genelinde olduğu gibi Van’da da kendini derinden hissettiriyor. Son dönemlerde iklim değişikliği ile alakalı sorunları derinden hisseden Van’da kuraklığın etkileriyle Van Gölü ve diğer sulak alanlar çekilirken, su sorunu son yıllarda kentin en büyük sorunu haline geldi. Özellikle de geçtiğimiz yıl yaz aylarından itibaren büyük bir su krizi yaşayan Van su fakiri kentler arasında yer almaya başladı. Kentin geleceği için endişe yaratan az yağışlı süreçler devam ederken seçim öncesi Van’da belediye başkan adayları olmak isteyen kesimlere önemli bir çağrı geldi. Van Çevre, Tarihi Eserleri Koruma ve Geliştirme Derneği Başkan Yardımcısı Arzu Dinçer (Van ÇEVDER) kentin su sorununun çözüm bulması ve daha büyük bir problem haline gelmemesi için adaylara çağrıda bulundu.

BAŞKAN ADAYLARINA SU ÇAĞRISI!

Suyun önemine dikkat çeken Dinçer, “Suyun sosyal, ekonomik ve ekolojik yaşam için önemi tartışılmazdır. Su; yaşamın temelini oluşturan, vazgeçilmez bir değerdir. Su tüketiminin yüzde 70’i tarımda, yüzde 22’si sanayide, yüzde 8’i içme ve kullanma suyu olarak kullanılmaktadır. Günümüzde tüm canlıların en temel gereksinimi olan su, piyasalaştırmanın tehdidi altındadır. Temiz ve içilebilir suya erişim tüm canlıların hakkıdır. Bu haktan kesinlikle vazgeçilemez. Su kaynakları ve kullanımı kamuya ait olmalı, insanca yaşam için gerekli ve yeterli temiz su tüketiciye ücretsiz olarak ulaştırılmalıdır” diye konuştu.

VAN İÇİN SU BİR KRİZE DÖNÜŞÜYOR

Kuraklığın büyük bir sorun haline geldiğini belirten Dinçer, “Dünyada ve ülkede hızlı sanayileşmenin etkileriyle oluşan kirlilik, bundan kaynaklı küresel iklim değişikliği ve bununla birlikte yaşadığımız kuraklık, suyun önemini her geçen gün daha da arttırıyor. Su sorunu dünya genelinde her geçen gün büyüyor ve baş edilebilecek bir sorun olmaktan çıkıp kriz haline dönüşüyor, tüm canlı yaşamını tehdit eder hale geliyor. Ekolojistler olarak, bütün bu yaşamsal ve ekolojik nedenlerle, suyun metalaştırılması girişimlerine karşı tüm doğa koruma örgütlerini ve sorumluluk sahibi her kesi birlikte mücadeleye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.

“VAN SU SORUNUNDAN EN BÜYÜK PAYI ALAN İLLER ARASINDA”

Dinçer, Van’da yaşanan su sorununa değinerek, “Dünyada olduğu gibi Türkiye ve Van’da da nüfusun artışı, iklim değişikliği ve kirlilik gibi sorunlar su kaynakları üzerindeki baskıyı artırmaya devam ediyor. Yeraltı su kaynaklarının bilinçsizce tüketilmesi ve suyun kalitesinin bozulması konuları da ciddi bir şekilde gündeme gelirken, suların korunması içinde çağrılar sürüyor. Bu kış yoğun yağış alınmaması Van’daki içme suyu, baraj, göl seviyeleri kritik sınırın altına düşerken su konusunda azalma yaşanıyor. İsraf çok ciddi boyutlarda. Bölgemiz ve ülkemiz en büyük kuraklık sürecini yaşarken son 5 yılda yaşanan en büyük payı Van aldı. İklim değişikliği gibi sebeplerle su en büyük sorunlardan biri haline gelirken su kaynakları tükenmeye devam ediyor” diye konuştu.

BU İŞİN ŞAKASI YOK, KENTİN SU VARLIKLARI BİR BİR KURUYOR…

Dinçer, Van’ın su fakiri kentlerden biri haline geldiğini dile getirerek şunları söyledi: “Geçen bir kaç yıllık zaman dilimi içerisinde kuraklık Van’ı ciddi manada etkilerken, Van su fakiri kentlerin başında gelmeye başladı. Bir dönemler 50 yıla yeteceği planlanan su stokları ciddi manada düşerken, kentin ileriki süreçte ciddi bir su sıkıntısı yaşayacağı ile ilgili açıklamalar son iki yılın en önemli gündemi oldu. Öte yandan kentteki birçok göl kururken, Van Gölü tarihinin en büyük çekilmesini yaşıyor. Bu olumsuzluklar ortadayken, kentte yanlış su kullanımı, vahşi tarımsal sulama ve yeraltı sularının yanlış kullanımı gibi etkenler nedeniyle su israf edilmekte, bundan dolayı da kenti ciddi tehlikeler beklemektedir.”

“VAN’DA KİŞİ BAŞINA DÜŞEN SU MİKTARI YÜZDE 30’LARIN ALTINA DÜŞTÜ”

Dinçer, kentte kişi başına düşen su miktarının düştüğünü aktararak, “Van’da kişi başına düşen su miktarı yüzde 30’ların altına düşmüştür. Bunun ile iklim değişikliği ve küresel ısınmanın hangi dereceye ulaştığını ortaya çıkmaktadır. Van’da kişi başına düşen su miktarı günlük 150 litre. 1 milyon 200 bin nüfuslu Van’da yıllık 60 milyon metreküp civarındadır. Tarım, hayvancılık ve sanayide kullanılan su miktarı 2-3 katına çıkacaktır. Kuraklığa bağlı gölet ve su depolama alanlarına ihtiyaç olacağı, suyun idareli kullanmayı öğrenmediğimizde ve israf etmekten vazgeçmediğimiz taktirde bu sular bize yetmeyecektir” dedi.

EN BÜYÜK VAAT SU OLMALI

Adaylara Van’ın su sorununun çözümü noktasında çağrıda bulunan Dinçer, “Seçime bir haftadan az bir süre kaldı. Van’da ihmal edilen ciddi bir su sorunu var. Suyun olduğu yerde hayat vardır. Van’ın hayatı su sorunundan dolayı büyük bir tehlike altındadır. Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü’ne sahip çıkmaları için, Van’ın en büyük sorunu haline gelen su sorununun gelecek yıllarda içinden çıkılmaz bir hal almaması için tüm adaylara sesleniyoruz ve onları kazandıklarında göreve davet ediyoruz. Van’ın bir kaynak suyu var. Bu su da ciddi şekilde azalıyor. Tedbir alınmazsa Van’ın değerleri yok olacak. Su hayattır. Van’ın hayatı yok olmasın. Kazanan kişiler ilk iş bu soruna çözüm bulmalıdır” diye aktardı.

“VAN’DA SU KAYNAKLARI KORUNMALI, KİRLETİLMEMELİ VE VERİMLİ KULLANILMALIDIR”

Dinçer, kentteki su kaynaklarının korunması gerektiğini dile getirerek sözlerini şöyle tamamladı: “Kuraklıkla karşı karşıya kaldığımız bu dönemde, dünya değerimiz olan Van gölü suları, suyun yanlış kullanımı, küresel iklim değişikliği ve küresel ısınmadan dolayı azalmaktadır. Yağışlarda yaşanan düşüşlerde göz önünde bulundurulduğunda, doğal olarak tedbir almamızı zorunlu kılmaktadır. Suyun kirlenmesine, ticari meta haline gelmesine sesiz kalamayız. Özellikle önem taşıdığı bir dönemde kendi suyumuzu sahiplenmemiz en büyük ihtiyacımızdır. Su ve su kaynakları korunmalı, kirletilmemeli ve verimli kullanılmalıdır. Bunun için su kaynakları metalaştırılmadan, israf edilmeden kullanılmalıdır. Çarpık sanayileşme ve sanayinin yeraltı sularını yok etmesi önlenmelidir. Su yaşamdır, insan hakkıdır, insan hakları devredilemez, satılamaz, metalaştırılamaz. Su ve su kaynakları özelleştirilemez. Çevre dostu ve yaşamın sürdürülebilirliğinden yana olan tüm kişi ve kuruluşları bu temelde ortak mücadeleye çağırıyoruz.”