ŞEHRİVAN HABER: FATMA NUR POLATCAN-VEYSEL İZGİ
İstanbul’un Eyüpsultan ilçesinde bir özel okulda müdür olarak görev yapan İbrahim Oktugan’ın bir öğrencisi tarafından silahla vurularak öldürülmesinin ardından eğitim sendikaları dün ülke genelinde iş bıraktı. Meslektaşlarının öldürülmesini protesto eden öğretmenler, şiddet olaylarına karşı önlem alınması talebiyle 81 ilde protestolar düzenledi. Van’da da tüm eğitim sendikaları öldürülen meslektaşları İbrahim Oktugan için tek yürek oldu. Van Valiliği, Kent Meydanı ve Sanat Sokağı’nda sendikalar öncülüğünde bir araya gelen öğretmenler kentte büyük yankı uyandıran bir iş bırakma ve protesto eylemi gerçekleştirdi. Buluşmalarda düzenlenen basın açıklamalarında şiddete karşı tedbirlerin alınması gerektiğine vurgu yapılırken Van’da da zaman zaman yaşanan öğretmene şiddet olaylarına özellikle vurgu yaptı. Her sendikanın ayrı tepki gösterdiği buluşmalarda iş bırakma eylemlerinin bir hafta süreceği ve aynı zamanda tedbir alınması için bir hafta boyunca imza toplanacağına da değinildi.
ÖĞRETMENLER ÇALIŞLAMADI, SENDİKALAR KENTİN DÖRT BİR YANINDAN SES YÜKSELTTİ
Türkiye genelinde alınan karar gereği Van’da da sendikalara bağlı öğretmenler dün okulda ders başı yapmadı. Meslektaşlarının ölümünü kınayan ve şiddet olaylarının tırmanmasının önüne geçmek isteyen öğretmenler iş bırakma eylemi yapıp okullara gitmezken sendikalar tarafından gerçekleştirilen protestoya katıldı. Kentin farklı noktalarında düzenlenen protesto ve grev uygulaması eğitimcilere yakışır sakinlikte gerçekleşti. İstanbul’daki meslektaşlarının öldürülmesi için ses yükseltin eğitimciler ve sendikalar farklı metinlerle eğitim camiasının karşı karşıya kaldığı sorunlara tepki gösterdi.
EĞİTİM-BİR-SEN VAN ŞUBESİ VALİLİK ÖNÜNDE BULUŞTU
Van, İstanbul Eyüpsultan’da özel bir lisenin müdürü İbrahim Oktugan’ın, yabancı uyruklu öğrencinin silahlı saldırısı sonucu öldürülmesine tepki gösterdi. Van’da görev yapan öğretmen ve idareciler, öğretmenlere yönelik şiddeti kınamak amacıyla Valilik önünde bir araya geldi. Eğitim-Bir-Sen Van Şube Başkanı Mehmet Ali Uca, burada yaptığı açıklamada, bugüne kadar kamu görevlilerine yönelik gerçekleştirilen tüm şiddet olaylarında tepkilerini en sert şekilde ortaya koyduklarını söyledi.
UCA, VAN’DA DA BİÇOK KEZ YAŞANAN ÖĞRETMENE ŞİDDET OLAYLARINA DEĞİNDİ
Van’da yaşanan şiddet olaylarına dikkat çeken Uca, “Kanayan bir yara hâline gelen şiddet olayları ilimizde de birçok kez yaşanmış; sadece yakın zamanda İpekyolu ilçesi Türk Eczacılar Birliği İlkokulu’nda müdür yardımcısı Burhan Arslan’a ve İpekyolu ilçesi İlknur Ilıcalı ilkokulu müdür yardımcısı Hüseyin Yardım'a yapılan fiziki saldırılar oluşan vahameti gün yüzüne çıkarmaktadır. Eğitim-Bir-Sen olarak yıllardır şiddet olaylarına dikkat çekiyor, tedbir alınması için yetkililere çağrıda bulunuyoruz. Sesimize kulak verilseydi, gereken önlemler zamanında alınmış olsaydı belki de bugün başka şeyler konuşuyor olacaktık. Ancak ne yazık ki birçok konuda olduğu gibi bu konuda da geç kalınmış ve tedbirler alınmamıştır” diye konuştu.
“ŞİDDET OLAYLARI TOPLUMSAL BİR SORUN HALİNE GELDİ”
Uca, şiddet olaylarının toplumsal bir sorun haline geldiğini belirterek, “Son birkaç yılda yaşanan hadiselere bakıldığında görülecektir ki, şiddet olayları münferit eylemler olmaktan çıkmış, ne yazık ki yaygın bir toplumsal sorun hâline gelmiş; eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesini sekteye uğratacak boyuta ulaşmıştır. Bugün yaşadığımız acılar, dünün ihmal ve umursamazlığının neticesidir. Yarın yaşanmasını istemediğimiz acılar da bugünkü ilgisizliğin sonucu olmamalıdır. Şiddetin, eğitimi tehdit eder boyuta ulaşması, geleceğimizi tehlikeye sokacak boyuta varması, acil ve köklü çözüm bulmayı zaruri hâle getirmektedir” diye aktardı.
YASAL GÜVENCE TALEP EDİLDİ
Uca, “Devlet, kasıtlı şekilde ölüme, yaralanmaya ve zarara sebebiyet verilmesini önlemekle mükelleftir. Devletin bu yükümlülük çerçevesinde, suç işlemekten caydırıcı yasal zemini ve idari şartları tesis ederek yaşam hakkını koruma ve ayrıca buna ilişkin ihlalleri önleyici, bastırıcı ve cezalandırıcı bir infaz mekanizması geliştirme ödevinin hukuk devleti olmanın gereği olduğunu bugün burada bir kere daha hatırlatmak istiyoruz” ifadelerini kullandı. Uca ayrıca, “Bu anlamda bir adım olarak değerlendirilebilecek MEB ve Sendika diyaloğu kapsamında Millî Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin, sendika Genel Başkanlarıyla görüşmek istemiş ve Sayın Bakanın daveti üzerine Genel Başkanımız Sayın Ali Yalçın’la, bakanlıkta bir görüşme gerçekleştirilmiş, görüşmenin ardından ortak basın açıklaması yapılmıştır. Sayın bakanın davetini ve eğitimcilere şiddeti önlemek üzere yapılacağı ifade edilen çalışmalar ile Sayın Bakanın meslek kanununa ilişkin yeni düzenleme konusunda kullandığı ‘şiddete karşı yasal düzenleme’ ifadelerini son derece önemli ve kıymetli buluyoruz. Bunun bir an evvel hayata geçmesinin takipçisi olacağız.”
ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU KONUSUNA VURGU YAPILDI
Şiddete uğrayanlar için yasal düzenlemelerin acilen yapılması gerektiğini belirten Uca, “Bugüne kadar kamu görevlilerine yönelik gerçekleştirilen tüm şiddet olaylarında tepkimizi en sert şekilde ortaya koyduk. Sendika olarak, geçen yıl hayata geçirilen Öğretmenlik Meslek Kanunu tartışmalarında şiddete yönelik düzenlemeyi talep edip son ana kadar sergilediğimiz ısrarın gereği maalesef yapılmadı. Son olarak şahit olduğumuz vahim olay bizlere gösterdi ki; eğitim çalışanlarına karşı eğitim ve öğretim hizmetinin sunumundan kaynaklı şiddet eylemlerine yönelik cezai ve hukuki tedbirlerin alınması elzemdir. Eğitim çalışanları olarak, şiddete karşı caydırıcı nitelikte münhasıran bir cezai müeyyide getirilmesini, şiddete uğrayana, çalışana da hukuki koruma sağlayacak türden yasal düzenlemelerin acilen yapılmasını istiyor ve bekliyoruz” diye konuştu.
İŞ BIRAKMA EYLEMİ İLE BİRLİKTE BİR HAFTA BOYUNCA İMZA TOPLANACAK
Uca, 1 hafta sürecek dilekçe kampanyasının başladığını vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı: “Gerekli yasal çalışmaların hızlandırılması amacıyla bizler, eğitim çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarını önleyecek, caydırıcı olacak, failleri cezalandıracak ve mağdur eğitim çalışanlarına hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenlemenin yapılmasının sağlanması için bugün (10 Mayıs) iş bırakma eylemi gerçekleştiriyor, ülke genelinde basın açıklamaları yapıyoruz. İş bırakma eylemiyle eş zamanlı olarak, 1 hafta sürecek (10-17 Mayıs tarihleri arasında) dilekçe kampanyamızı da başlatmış bulunuyoruz. Sonuç olarak, Eğitimci şiddeti önleyendir, Şiddete maruz kalan olmamalıdır. Eğitimci yol gösterendir, kendisine yol gösterilmemelidir. Eğitimci güvenilirdir, kendisine güvence verilmelidir. Artık kınama değil, yasal güvence istiyoruz!”
VAN EĞİTİM-SEN ŞUBESİ VE ÖZEL SEKTÖR ÖĞRETMENLERİ SENDİKASI DA ÖĞRETMENE ŞİDDETE SESSİZ KALMADI
İstanbul’da özel bir lisenin müdürü İbrahim Oktugan’ın okuldan atılmasından sorumlu tuttuğu yabancı uyruklu bir öğrencinin silahlı saldırısıyla öldürülmesi protesto ediliyor. Bugün ise öğretmenler ülke genelindeki okullarda bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirirken Van’da da bu kapsamda Eğitim Sen Şubesi tarafından yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirildi. KESK Van Şubesi, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, DEM Parti İl Başkanlığı da programda bulundu. Eyleme çok sayıda öğretmen katılım sağlarken, öğretmenler şiddete karşı sloganlar attı. Öğretmenler saat 11:00’de sendikada toplanıp saat 11:30’da ise Kent Meydanı’na kadar yürüyüş gerçekleştirdi. Saat 12:00’de ise basın açıklaması yapıldı. Pek çok öğretmenlerin buluştuğu Van eyleminde tedbirlere dikkat çekildi.
BOZKURT: “EĞİTİM EMEKÇİLERİ OKULLARDA ŞİDDETİN HEDEFİ OLMAYA DEVAM ETMEKTEDİR”
Açıklamayı okuyan Eğitim Sen Van Şube Başkanı Funda Demir Bozkurt, eğitimlerin şiddetin hedefi haline geldiğini belirterek, “Milli Eğitim Bakanlığı ve siyasi iktidarın eğitim emekçilerine yönelik söylem ve yaklaşımları ile Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerinden emeğimizin değersizleştirildiği, mesleğimizin itibarsızlaştırdığı koşullarda, eğitim emekçileri okullarda şiddetin hedefi olmaya devam etmektedir. Önceki gün ömrünün büyük bölümünü eğitime ve öğrencilerine adamış olan bir meslektaşımızı hayattan ve öğrencilerinden koparan ne basit bir öfke krizi ne failin öğrenci oluşu ne de failin uyruğu ile ilgilidir. Bugüne kadar eğitimden sorumlu olanların yaptıkları açıklamalarda eğitimde yaşanan olumsuzlukların sorumlusu olarak öğretmenleri göstermesi, CİMER uygulamasının bizlere karşı bir sopaya dönüştürülmesi, MEB'in eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmenleri ve idarecileri veli/öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, bugün yaşananlara zemin oluşturmuştur” dedi.
BOZKURT: EĞİTİMSİZ BİR TOPLUM, KARANLIĞA MAHKUMDUR
Öğretmene yapılan saldırıların topluma yapıldığını dile getiren Bozkurt, “Öğretmene yapılan her saldırı, tüm topluma ve ülkenin geleceğine yapılmış bir saldırıdır. Unutmayalım ki, eğitimsiz bir toplum, karanlığa mahkumdur” ifadelerini kullanırken öğretmenlerin sürekli olarak risk altında olduğunu şu sözlerle ifade etti; “Buradan Milli Eğitim Bakanı'na soruyoruz; Okulda şiddeti önlemek için daha kaç eğitim emekçisinin can vermesi gerekiyor? İktidarın ve MEB'in plansızlığı nedeniyle okullarımız güvenlik açısından ciddi risk altındadır. Okullarımızdaki güvenlik açığının faturasını canımızla mı ödeyeceğiz? Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. Her suç gibi bu suçun da azmettiricileri olduğunu biliyor ve onları çok iyi tanıyoruz. Daha önce defalarca yaşadığımız cinayetler gibi bu son cinayetin de azmettiricileri; öğretmenler çalışmıyor gibi yanlış bir algıyı toplumda yaymaya çalışanlardır” diye konuştu.
“EĞİTİM EMEKÇİLERİNİN CAN GÜVENLİĞİ SAĞLANMALIDIR”
Eğitim emekçilerinin can güvenliğinin sağlanması gerektiğini aktaran Bozkurt, “Öğretmenliğin aynı zamanda bir uzmanlık mesleği olduğunu görmezden gelenlerdir. Okullarda şiddeti körükleyenler, eğitime dair eleştiri ve önerilerimize yıllardır kulak tıkamakta ısrar edenlerdir. Bizleri hedef haline getirenler, her fırsatta emeğimizi küçümseyenler, mesleğimizi İtibarsızlaştıranlardır. Bugün eğitim emekçilerinin canlarından endişe ederek okula gidiyor olması işte bunların eseridir. Bunun için atılması gereken ilk adım bu zihniyetin kökten değişmesidir. Okullardaki şiddetin arkasındaki nedenler ortaya çıkarılmalı, eğitim emekçilerinin can güvenliği sağlanmalıdır” dedi.
“KENDİMİZİN VE ÖĞRENCİLERİMİZİN CANINDAN ENDİŞE EDEREK OKULA GİTMEK İSTEMİYORUZ”
Bozkurt, önlemler alınması gerektiğini dile getirerek, “Okulda şiddetin son bulması için MEB'i acilen harekete geçmeye ve önlem almaya çağırıyoruz. Okullarda yaşanan şiddet olaylarındaki korkutucu tırmanışı engellemek için bir an önce eğitimde şiddet yasası çıkarılmalıdır. Eğitim kurumlarının tümünde, şiddetle mücadele etmek için alınması gereken somut önlemleri, ne yapılacağını ve nasıl önleneceğini gösteren bir eylem planı hazırlanmalıdır. Failler toplumun vicdanını rahatlatacak ve yeni olaylar açısından caydırıcı olacak şekilde cezalandırılmalıdır. Özel ya da devlet okulu fark etmeksizin, derhal tüm okulların güvenliği sağlanmalıdır.” Dedi. Bozkurt ayrıca, “Kendimizin ve öğrencilerimizin canından endişe ederek okula gitmek istemiyor, can güvenliğimizin olmadığı bir eğitim sistemini kabul etmiyoruz! Artık yeter! Can korkusuyla çalışmak istemiyoruz” diye aktardı.
TÜRK EĞİTİM SEN VAN ŞUBESİ: OKULDA ŞİDDET ÜST SEVİYEYE ÇIKTI!
Türk Eğitim-Sen ülke genelinde olduğu gibi Van'da da iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. İş bırakma eylemi gerçekleştiren Türk Eğitim-Sen Van Şubesi üyeleri, daha sonra Sanat Sokağı'nda basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Selçuk Yürektürk okudu. Yürektürk, okullarda şiddetin had safhaya çıktığını dile getirerek sözlerine şöyle başladı: “Kamuoyunu ve eğitim camiamızı büyük yasa boğan şiddet olaylarına bir yenisi daha eklendi. İstanbul'un Eyüpsultan ilçesinde okul müdürü olarak görev yapan İbrahim Oktugan, bir öğrenci tarafından menfur bir saldırıyla silahla vurularak canice öldürüldü. Öncelikle kıymetli meslektaşımıza Allah’tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve eğitim camiamıza başsağlığı diliyoruz. Okullarımızda öğretmene şiddet, mobbing, taciz, itibarsızlaştırma vakaları ciddi önlemlerin, yasal düzenlemelerin ve esaslı politikaların hayata geçirilememesi nedeniyle maalesef had safhaya ulaşmıştır.”
BAŞKAN YÜREKTÜRK, ŞİDDET OLAYLARININ ZEMİNİNİ HAZIRLAYAN OLAYLARI SIRALADI…
Şiddet zeminini hazırlayan olayları sıralayan Yürektürk, “Disiplin yönetmeliklerinin yetersizliği, eğitimcilerin itibarını zedeleyen ve sadece adı değişen öğretmeni şikâyet hatları, öğretmenlik mesleğinin mülakat, torpilli yönetici görevlendirmeleri, rotasyon, performans, şeffaf olmayan ödül ve ceza gibi uygulamalarla rencide edilmesi, hem ekonomik ve sosyal hem de özlük haklarının gasp edilmesi, eğitimcilerimizi tahkir eden yayın, tutum ve açıklamalar, “eti senin kemiği benim” şeklindeki güven ve teslimiyet anlayışının çok gerilerde kalması tüm bu şiddet olaylarına zemin hazırlamaktadır” dedi. Yürektürk, okullarda kamera sisteminin olmamasına dikkat çekerek şiddeti önleyecek güvenlik önlemlerinin alınması konusunda tedbir alınması ve MEB’in bu konuda bütçe tahsis etmesi gerektiğini de söyledi.
“TÜM SİYASİ PARTİLER BU KONUDA BİRLİK OLMALI”
Tüm siyasi partilerin bu konuda birlik olması gerektiğini aktaran Yürektürk, “Kanun tekliflerimizde özellikle eğitim çalışanlarına yönelik şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği, aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve kamu sağlığını bozduğu için de ayrıca cezalandırılacağı düşüncesinin oluşturulmasının hükme bağlanmasını istedik. Özel eğitim kurumlarında çalışan eğitim çalışanlarının da, görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayılması, cezaların artırılması ve şikâyete bağlı kalmaksızın fail hakkında kamu davası açılmasını talep ettik. Bu noktada tüm siyasi partilerimiz birlik içinde olarak bu teklife destek vermesi ve teklifimizin yasalaşması en büyük beklentimizdir” diye konuştu.
“DAHA FAZLA EĞİTİM ŞEHİDİ VERİLMESİNE MÜSAADE ETMEMELİYİZ!”
Yürektürk, daha fazla eğitim şehidi verilmemesi gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Eğitimde Şiddet Yasası çıkarılmasının yanı sıra Meclis Araştırma Komisyonu kurulması, Türk Ceza Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmesi de Türk Eğitim-Sen’in öncelikli taleplerindendir. Daha fazla eğitim şehidi verilmesine müsaade etmemeliyiz! Türk Eğitim-Sen’in şiddetle mücadelesi sadece kanun tekliflerinden ibaret değildir.” Yürektürk okullarda yapılması gerekenleri belirterek, “Okullarda rehberlik birimleri daha etkin hale getirilmeli, rehber öğretmen sayıları artırılmalıdır.” dedi. Okullarda şiddete son vermek için kamu spotları hazırlanması gerektiğine vurgu yapan Yürektürk, ayrıca, “100 öğrenciye bir rehber öğretmen düşmesi sağlanmalıdır” diye konuştu.
“EĞİTİM ÇALIŞANLARIMIZA YÖNELİK ŞİDDET ASLINDA GELECEĞİMİZE SIKILAN KURŞUNDUR”
Eğitimcilere yönelik şiddetin geleceğe sıkılan kurşun olduğunu aktaran Yürektürk, “Şiddete maruz kalan sayısız eğitimcimize de minnetlerimizi iletiyor, her daim destekçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz. Değerli meslektaşlarımız; eğitim çalışanlarımıza yönelik şiddet aslında geleceğimize sıkılan kurşundur! Bu nedenle geleceğimizin karartılmasına müsaade etmeyeceğiz, şiddete müsamaha göstermeyeceğiz” ifadelerini kullandı. Yürektürk, topluma çağrıda bulunarak sözlerini şöyle tamamladı: “Türk eğitimcileri olarak şiddetle sonuna kadar mücadele edeceğiz. Vandallara teslim olmayacak, bu vahşet olaylarının önüne geçilmesi için gerekli tedbirler alınana kadar konuyu gündemde tutmayı ve farkındalık oluşturmayı sürdüreceğiz. Eğitimcilerimizin can güvenliğinin sağlandığı çalışma ortamlarına kavuşması en büyük temennimizdir. Şuurlu nesiller yetiştirmek biz eğitimcilerin olduğu kadar ailelerin de en önemli görevidir. Buradan bir kez daha ailelerimize ve tüm topluma çağrıda bulunuyoruz: Öğretmenlere verdiğimiz değer çocuklarımızın geleceğine yönelik verdiğimiz kıymettir. Bu bilinçle hareket etmek milli bir ödevdir!”