Van İl Başkanı ve 190 il delegesinin belirleneceği, CHP Van İl Başkanlığı 38. Olağan Kongresi dün düzenlendi. Kongreye CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katılım sağladı. Kongrede konuşan Tanrıkulu; 14 ile 28 Mayıs seçimlerine dikkat çekerek sert eleştirilerde bulundu.
“VAN’IN BENİM ÜZERİMDE BÜYÜK BİR ETKİSİ VAR”
Konuşmsına Van’dan söz ederek başlayan Tanrıkulu, “Van’ın benim üzerimde büyük bir etkisi ve tarihi var. İlk önce o tarihi bir kez daha hatırlatayım sizlere. Benim Diyarbakır'dan sonra ilk gördüğüm kent Van'dır. Milletvekilliğimden bu yana Van Kongresi'ni hiç kaçırmadım. Hepsine gelmeye çalıştım. Vanlı hemşehrilerimden de, partiye katıldığım andan itibaren dostlarımdan büyük destek aldım. Türkiye’nin batısında CHP'li olmak kolaydır ama Van’da, Diyarbakır’da CHP'li olmak zordur. Büyük zorluk yaşarsınız sosyal çevrenizde. Ben şimdiyi kastetmiyorum. Ama bu partiyi buraya getirenler, o zorluğu taşıyanlardır. Yani bulundukları sosyal çevrede dışlanan, aşağılanan, hor görülen. Ama Türkiye'nin batısındaki CHP'liler tarafından CHP'li olarak da bilmeyen. Biraz önce arkadaşlarımız da ifade etti, başkanımız da ifade etti. Böyle bir zorluğun mensuplarıyız biz aynı zamanda. O zorluklardan bugüne kadar bu yüz yıllık partiyi, bugüne kadar burada ayakta tuttuk, bölgede ayakta tuttuk ve ayakta tutmaya da devam edeceğiz” dedi.
“BAŞARILI OLAMADIK”
Yerel seçimlere değinen Tanrıkulu, “Bu zorlukların tümünü aşabilirdik. Bambaşka bir Türkiye olabilirdi. Ama maalesef olmadı. 14 Mayıs seçimlerinde, seçim öncesine bakın. Seçim öncesi yarattığımız büyük havaya rağmen, gerçekleştirdiğimiz büyük birlikteliğe rağmen ve Cumhuriyet'in 100. yılında büyük bir dönüşüme imza atacağımız konusunda çok yaygın bir inanç yaratmamıza rağmen, maalesef başarılı olamadık. Yani seçimi kaybettik. Bunun muhasebesinin tabii ki yapılacağı yerler buralardır. Çünkü bu coğrafyanın kendisi, yani her bir taşımız Türkiye'de zulüm altında, zalimlik altında. Bizim üzerimizdeki yük, burada yaşayan insanların üzerindeki yük, Türkiye'nin diğer coğrafyalarına nazaran daha fazla” diye aktardı.
“DEĞİŞİME İNANDIK”
Tanrıkulu, “O nedenle biz çok daha fazla bu meseleye inandık. Bu değişime inandık. İktidara inandık ve yeni bir yolun açılabileceği konusunda inanç sahibi olduk. İnandık o nedenle, Genel Başkanımız Diyarbakır'da işte yüzde 70 küsur oy aldı. Bu azımsanacak bir oy değil. Neredeyse bütün bölgede sandıklarda birinci çıktı. İnandığımız için, halk olarak inandığımız için ve bu dönüşüme, Türkiye’nin dönüşümüne daha fazla ihtiyaç duyduğumuz için bu kadar çok mücadele ettik. Ama maalesef olmadı” ifadelerini kullandı.
TANRIKULU: CHP, 14 MAYIS'LA 28 MAYIS ARASINDAKİ SÜREÇ İÇİN BİR B PLANI YAPMAMIŞTI
Tanrıkulu, CHP’nin 14 ile 28 Mayıs sürecinde bir B planının olmadığını dile getirerek, şunları söyledi: “Maalesef olmadı deyip kenara çekilip, hiçbir şey olmamış gibi davranmaya hakkımız yok. Biz 14 Mayıs'la 28 Mayıs arasındaki süreci yönetemedik. CHP'nin Genel Merkezi, genel merkezindeki arkadaşlar, bakın bu eleştirileri parti meclisinde yaptığım için, burada çok rahatlıkla söylüyorum. Orada da aynen bu eleştirileri yaptım. 14 Mayıs'la 28 Mayıs arasındaki süreci yönetemedik. 2-3. gün Diyarbakır’ın bütün billboardlarında Erdoğan'ın fotoğrafları varken, Genel Başkanımızın fotoğrafları ve afişleri, 10 gün sonra geldi. Bize sokakta sorulan soru şuydu, ‘Kılıçdaroğlu seçime girmiyor mu?’ CHP, 14 Mayıs'la 28 Mayıs arasındaki süreç için bir B planı yapmamıştı.”
“ORTAYA KONAN PROTOKOLLER, PARTİYE OLAN GÜVENİ ÇOK KALICI BİR ŞEKİLDE ZEDELEMİŞTİR”
Bu bölgede CHP’ye güvenin azaldığını belirten Tanrıkulu, “İkinci olarak, beni çok derinden yaralayan meseleler var. Bana bugün oy vermiş insanların hesap sorduğu meseleler var. Bize, partimize karşı bu bölgede güvenin eksilmesinin nedenleri var. Elimde anketler var. Daha yeni yapılmış anket var. 16 ilde yapılmış. İşte bizim bu coğrafyada yapılmış. 14’le 28 Mayıs arasındaki yapılan görüşmeler, ortaya konan protokoller, partiye olan güveni çok kalıcı bir şekilde zedelemiştir. Çok kalıcı bir biçimde. Biz hayatımızın her alanında bu kayyım meselesine karşı çıktık. Her zaman ve her yerde karşı çıktık. Belki en doğru savunduğumuz parti politikası bu oldu. Ama o güven ilişkisi 14’le 28 Mayıs arasında maalesef bozuldu ve bunu tamir etmek için de 28 Mayıs’tan sonra bunu tamir etmek açısından maalesef bir şey yapmadık. Dolayısıyla evet seçim kaybedilebilir. Sandıktan ne çıkar kimse bilmez. Kazanmak için seçime girer ama sonuçta eğer böyle büyük bir iddiayla seçime girilmişse, 28 Mayıs'tan sonraki sürecin de, yani kaybedilme sürecinin bizim seçmenlerimizde, bizim üyelerimizde yarattığı etkiyi nasıl tamir edeceğiz? Bunun da bir çalışması planı yapılmalıydı mutfakta” dedi.
TANRIKULU: BU KADAR İNŞA EDİLEN SEÇMEN TABANI, İYİ YÖNETİLEMEYEN POLİTİKALAR NEDENİYLE HEBA EDİLDİ
Tanrıkulu, seçmen tabanının iyi yönetilemeyen politikalar nedeniyle heba edildiğini ifade ederek, “Bunlar yapılamadı ve bir şey de söylenmedi. Çıkalım Van’ın sokaklarına, Genel Başkanımıza ya da partimize oy vermiş insanlara şimdi soralım. Ben de anket var. Bize oy veren seçmenlerin ancak şu anda yüzde 39’u CHP'ye oy veririm diyor. Bunu sadece bölge açısından söylemiyorum. Aynı oranlar İstanbul, İzmir, Mersin için de geçerli. Buna hakkımız yok ki. Yıllarca emek ver, bedel öde, burada örgütümüz bedel ödesin, çalışsın, afişini assın, partisini açsın, yemesin, içmesin, dolaşsın. Birdenbire bu kadar inşa ettiğin bir seçmen tabanını, iyi yönetilemeyen politikalar nedeniyle heba et. Bu olmaz işte. Benim isyan ettiğim mesele budur. Bunun arkasında onlarca, yüzlerce, binlerce arkadaşımızın büyük emeği var. Bu emek böyle heba edilemez. Bunu neden böyle oldu diye sorgulamalıyız” diye aktardı.
“BİZİM PARTİMİZDE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ YOKSA BİZ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ NASIL SAVUNACAĞIZ?”
Partide verilen emeklerin heba edilmemesi gerektiğini dile getiren Tanrıkulu, “Bizim partimizde ifade özgürlüğü yoksa biz ifade özgürlüğünü nasıl savunacağız? Bizim partide eleştiri özgürlüğü yoksa bu insanların eleştirici hakkını nasıl savunacağız? Bunların tümünün tartışılması, konuşulması lazım. Biz yine geldiğimiz noktaya geri dönemeyiz. Genel başkanımızın genel başkan olduğu 2010 yılına dönemeyiz. Her şeyi yeniden başlatamayız. Arkasında genel başkanımızın büyük emeği var. O emeklerin heba olmaması lazım. Ama yanlışa da yanlış demek zorundayız. Bu partinin geleceği bakımından, insanların partimizden beklentisi bakımından” dedi.
“TÜRKİYE’DE KÜRT MESELESİNİN ORTAK BİR ZEMİNLE ÇÖZÜLMESİ NOKTASINDA, EN ÖNEMLİ ZEMİNİ SUNAN CHP’DİR”
Tanrıkulu, Kürt meselesine de dikkat çekerek şunları söyledi: “Söylenecek gerçekten çok söz var. İlk önce parti içerisinde çözeceğiz. Seçim öncesinde bütün birikimimi partinin yetkili organlarına aktardım. Bir kısmı kullanıldı, bir kısmı kullanılmadı. CHP'ye katılmadan önce sivil toplumda, baroda edindiğim, içinde bulunduğum siyasette edindiğim bütün bilgiyi, birikimi, CHP'nin bilgisi, birikimi olması noktasında büyük çaba gösterdik. Bir kısmı kabul gördü, bir kısmı kabul görmedi. Ama şunu söyleyeyim, birçok rapor yazdım, birçok konuda ileri gittik. Türkiye'de, CHP bakımından insan hakları meselesini, Kürt meselesinin fotoğrafını çektik. Ve iddia ediyorum, bütün siyasi partilerden daha iyi bir biçimde ortaya koyduk. Türkiye'ye bu meselenin ortak bir zeminle çözülmesi noktasında, en önemli zemini sunan Cumhuriyet Halk Partisi'dir.”
TANRIKULU: BİZ O EMEĞİ DUVARDA ASILSIN DİYE ORAYA KOYMADIK
CHP’nin Kürt meselesini politik bir tutuma dönüştüremediğini aktaran Tanrıkulu, “Bütün bu çabalarımız, bu resmin duvarda asılması için değil, kimse kusura bakmasın. Biz o emeği duvarda asılsın diye oraya koymadık. Arkadaşlarımız oraya koymadı. O tablo duvarda asılmak için değil, uygulanması içindir. Onun arkasından mücadele edilmesi içindir. Onun içselleştirilmesidir. Ama parti maalesef kadrolarıyla bunu yapmadı. Bizim ortaya koyduğumuz; insan hakları perspektifini, Türkiye'nin Kürt meselesinin CHP açısından çözülmesini içselleştiremedi. Burada söylediğimiz Trabzon'da karşılık bulmadı. Trabzon'da söylenen başka yerde karşılık bulmadı. Bu sizlerin yanlışı değil. Sonuçta parti bunu bir politik tutuma dönüştüremedi” ifadelerini kullandı.
“VATANDAŞI MUTSUZLUĞA MAHKUM ETMEK CHP’NİN HAKKI DEĞİL”
Yerel seçimlerde CHP’nin siyasal dengeyi kurması gerektiğini belirten Tanrıkulu, “Kaybedecek zamanımız yok. Kaybedecek hiç zamanımız yok. Dolayısıyla önümüzde yerel seçimler var. Yerel seçimlerde eğer bir siyasal denge çıkmazsa, yani Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidarını dengeleyecek bir sonuç çıkmazsa yerel seçimlerde, vallahi insanlar ne yapar bilemiyorum. Yurttaşlarımızı mutsuzluğa mahkum etmek bizim hakkımız değil, CHP'nin hakkı değil. Yeniden o umudu ayakta tutacak, yeşertecek, ilerletecek ve yerel seçimlerde başarı elde edecek bir vizyonu CHP ortaya koymalıdır. Partimiz ortaya koymalıdır” dedi.
“BİZDEN HALEN BEKLENTİSİ OLAN YURTTAŞLARIMIZ BAKIMINDAN DA BÜYÜK BİR YIKIM OLUR”
Tanrıkulu, partinin geleceği için herkesin elini vicdanına koyup o şekilde hareket etmesi gerektiğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı: “Yerel seçimlerdeki bir negatif siyasal sonuç partimiz bakımından da, bizden halen beklentisi olan yurttaşlarımız bakımından da büyük bir yıkım olur, büyük bir travma olur. Bu nedenle herkes partinin geleceği için, partimizin geçtiğimiz yüzyılı ve gelecek yüzyılı için elini vicdanına koyup, ona göre bir çaba, ona göre bir tutum içerisinde olması gerekir diye düşünüyorum. Ben hiçbir kongresinde konuşmadım Diyarbakır kongresinden önce. Diyarbakır kongresini geçtiğimiz hafta cuma günü yaptım, sonra İstanbul'da konuştum, ikinci kongrede. Sonra burası. Başka bir kongrede de konuşmayacağım, belki fırsat olsa Kurultay'da konuşurum.”