Van Filistin’e Destek Platformu tarafından Ramazan ayı münasebetiyle geleneksel hale getirilen 'Ümmet İftarı' programı düzenlendi.
Hazreti Ömer Camii'nde düzenlenen programda başta Gazze olmak üzere İslam coğrafyasında yaşanan zulümlere dikkat çekildi.
Hurma, çorba ve su ile yapılan iftar programında konuşan Van İl Müftüsü Mehmet Sırrı Şık, vahdet ve ümmet bilinci olmadan zulümlerin bitmeyeceğine vurgu yaptı. Şık, “Gazze’deki kardeşlerimizin bir nebze de olsa acısını, sefaletlerini hissedebilmek için bu programı icra ettik. Allah’u Teâlâ sadece sembolik olarak değil dünyanın herhangi bir yerinde bir ıstırabı olan kardeşlerimizin ıstırabını yakinen hissetmeyi nasip eylesin. Biz burada sembolik de olsa bir çorba içtik. Buraya gelmeden 5 dakika öncesinde gelen bir haberde açlıktan ölen 6-7 yaşlarında bir bebek cesedi paylaşıldı. Maalesef bunlar hakikatler kardeşlerim. Bunlar her ne kadar bizden uzakta yaşanıyorsa ve uzaklığından dolayı yakinen hissedemiyorsak bazı şeyleri sadece teorik olarak konuşuyor olsak da orada maalesef insanlık yok oluyor. Vicdan yok olmuş vaziyette. Zalimler bütün o kirli yüzlerini, bütün o vahşi yüzlerini olabildiğince maalesef sergiliyorlar.” dedi.
“ÖNLERİNDE BİR CEM OLMUŞ BİR ÜMMET YOK”
Siyonistlerin cesaret kaynağının bölünen ümmet olduğuna dikkati çeken Müftü Şık, “Allahu Teala Kur’an-ı Kerim’de o Siyonist zalimlerin ruh halini şöyle anlatıyor; Onların kalplerinde sizin korkunuz Allah’ın korkusundan bile daha fazla. O İsrailliler, o münafıklar, o zalimler Allah’tan korkmadıkları kadar sizden korkuyorlar diyor Kur’an-ı Kerim. Ama arkasında bir ayeti kerime daha var asıl kaybettiğimiz nokta burası. Sizin ümmet olma halinizle onlar asla mücadele edemezler ve asla sizinle bu durumda savaşamazlar. O zaman mesele nedir değerli kardeşlerim? Eğer onlar bizimle savaşmayı göze almışlarsa bizden korkmuyorlarsa işte o sihirli kelimeden kaynaklanıyor. Önlerinde bir cem olmuş bir ümmet yok. Bölük pörçük olmuşlar. Mezhepler farklı, meşrepler farklı siyaseten ayrıca farklar var. menfaat farklılığı, ırk farklılığı var da var. Kısacası ne kadar suni veya yaratılıştan gelen farklılıklar varsa bütün farklılıkları çok iyi bir şekilde kullanmışlar ve bizi maalesef bölük pörçük etmişler. Dolayısıyla da karşılarında bir cem olmuş insanlık vicdanı ya da ümmet olmayınca artık onlar cesaretlenmişler.” ifadelerini kullandı.
“EBABİL BEKLEMEYİ DEĞİL EBABİL OLMAYI HEDEFLEMELİYİZ”
Zulüm gören Müslümanlara yardım beklemek yerine yardım etmek gerektiğini söyleyen Şık, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Kur’an-i bir bakış açısıyla bizim kendimizi değerlendirmemiz lazım. Bizi ayıran ne kadar husus varsa bütün bunları tedavi etmek suretiyle vahdet duygusuna sahip olmamız lazım. Bu noktada fedakâr olmak gerekiyor. Bu fedakârlığı herkes kendi içinde, kendi oluşumunda ortaya koymazsa vallahi bir araya gelme şansımız olmayacak. Çünkü ümmet bilinci, vahdet bilinci kırmızı çizgiler üzerinden değil fedakârlıklar üzerinden kurulabilir ancak. Onun için kendi kırmızı çizgilerimizi bir tarafa koymak suretiyle fedakarlık yapmak suretiyle gönül birliği kurmaya odaklanmamız lazım. Kur’an bize bugünün tabiriyle onlar ancak demirden kubbelerin arkasından sizinle savaşabilirler diyor. Sizinle karşı karşıya geldikleri zaman onlara yardım edecek kimse olmaz. Onlar savaşıyorlar ama karşılarında kimse yok, bütün mesele bu. Onun için bizim dayanışmayı, vahdeti, ümmet bilincini her daim diri tutmamız lazım. Ve her şeyin üstündeki en yüce değer olarak görmemiz lazım. Bunun gibi etkinlikler böyle bir şuurun böyle bir hedef ve vizyonun icra edilmesine katkı sağlar diye umut ediyorum. Ebetteki dualar edeceğiz, elbette ki beddualar da edeceğiz, elbette ki ebabil kuşlarının gelip onlara musallat olmasını da bekleyeceğiz. Ama Kur’an’dan anladığımı ısrarla vurgulamaya çalışıyorum. Biz ebabil kuşları gelsin diye bir ümmet olmakla mükellef değiliz bilakis doğrudan ebabil olmakla mükellef bir ümmetiz. Onun için ümmet olmayı, ebabil olmayı ve nerede bir zalim varsa başına çöreklenmeyi kendimize hedef edinmemiz lazım.”
Program cemaatle kılınan namazın ardından sona erdi.