600 bin yıldan daha uzun bir geçmişe sahip olan Van Gölü, sadece bir doğal güzellik değil, aynı zamanda tarihi ve kültürel bir miras olma özelliği ile de dikkatleri çekmeyi sürdürüyor. Van’ın en büyük değerlerinden biri olan Van Gölü, son zamanlarda uluslararası arenada da adından söz ettirirken her geçen gün farklı bir yönüyle öne çıkıyor. Son dönemlerde kuraklık ve çekilme gibi konularla gündeme gelse de aynı zamanda bünyesinde barındırdığı büyük tarihi ile de konuşulan Van Gölü için önemli çağrılar gelirken, bu konudaki en önemli önerilerden birini Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş yaptı. Van Gölü’nün tarihini, kültürel mirasını ve doğasını korumak ve daha geniş kitlelere tanıtmak amacıyla ‘Van Gölü Müzesi’ kurulması fikrini ortaya atan Akkuş, Van Gölü Müzesi fikrini Şehrivan aracılığı ile paylaştı.
AKKUŞ: VAN GÖLÜ EŞSİZ BİR EKOSİSTEME SAHİP!
Akkuş, Van Gölü’nün ekosistemi ve biyolojik çeşitliliği hakkında bilgilendirme yaparak, “Van Gölü, dünyanın en büyük soda gölü ve Türkiye'nin en büyük gölü olarak eşsiz bir ekosisteme sahiptir. Özellikle bulunduğu coğrafi konum itibarıyla tarih boyunca uygarlıkların sahip olmak istedikleri kritik bir nokta yer almıştır. Bu durum göl çevresinde tarih boyunca büyük uygarlıkların kurulmasına sebep olmuştur. Gölün tuzlu ve sodalı yapısı, biyolojik çeşitliliği büyük ölçüde sınırlandırsa da, bu ekosistemin içinde kendine özgü bir yapı kazanmasını sağlamıştır” dedi.
VAN GÖLÜ DENİLİNCE AKLA İNCİ KEFALİ GELİR
İnci Kefali hakkında bilgi veren Akkuş, “Van Gölü'nün tuzlu ve sodalı sularında yaşamayı başarabilen iki tane balık türü bulunmaktadır. Bu balık türlerinden biri İnci Kefali’dir. İnci Kefali, Prof. Dr. Mustafa Sarı tarafından yapılan çalışmalar ile yok olmaktan kurtularak bir marka değer haline getirilen, Van Gölü denildiğinde Türkiye’de herkesin ismini bildiği bir balık türüdür. İnci Kefali, yüksek tuz ve soda konsantrasyonuna uyum sağlamış nadir bir balık türü olup hem ekolojik denge hem de ekonomik değer açısından önem taşır. İnci kefali iç su balıkları içerisindeki en meşhur ve en tanınmış olanıdır. Van Gölü ekosistemi, biyolojik çeşitlilik bakımından zengin bir alan olmasa da göçmen kuşlar için önemli bir durak noktasıdır. Çevresindeki sazlık ve sulak alanlar, kuş türlerinin barınma, üreme ve beslenme ihtiyaçlarını karşılayarak göç yolları üzerinde stratejik bir konum oluşturur” ifadelerini kullandı.
VAN GÖLÜ, 600 BİN YILDAN DAHA UZUN BİR GEÇMİŞE SAHİP!
Van Gölü’nün geçmişine de dikkat çeken Akkuş, “Gölün çevresindeki doğal yaşam alanları, sucul ve karasal ekosistemlerin kesiştiği bir bölge olarak zengin bir flora ve faunayı destekler. Jeolojik olarak volkanik bir kökeni olan Van Gölü, kapalı bir havzada yer aldığı için dışarıya su tahliye etmez ve bu durum göl suyunun mineral yapısını belirleyerek ekosistem üzerindeki etkilerini artırır. Van Gölü, 600 bin yıldan daha uzun bir geçmişe sahiptir. Bu süreç içerisinde göl kimi zamanlar yükselmiş, kimi zamanlar ise alçalmıştır. Gölün su seviyesi düştüğünde, günümüzde su altında kalan yerlerde insanlar yerlerim birimleri kurmuşlardır. Göl suyu yükseldiğinde ise bu alanlar su altında kalmıştır. Van Gölü bu yönüyle arkeolojik olarak da özel bir ekosistemdir. Van Gölü'nün hem ekolojik hem biyolojik hem de kültürel miras açısından bölgesel ve uluslararası öneme sahiptir” diye aktardı.
“VAN GÖLÜ DERİNLİKLERİNDEKİ ZENGİNLİKLER VAN İÇİN BÜYÜK BİR ŞANSTIR”
Van Gölü derinliklerindeki zenginliklerin kent için şans olduğunu aktaran Akkuş şunları söyledi: “Van Gölü, derinlikleri henüz keşfedilmemiş birçok gizemi barındırmaktadır. Bugüne kadar yapılan keşif bu gizemlerin sadece bir kısmıdır. Bugün ülkeler ve şehirler turizm gelirlerini arttırmak için büyük bütçeli tanıtım etkinlikleri yapmaktadırlar. Bu açıdan, şehirler sahip oldukları doğal ve tarihi güzellikleri ekonomik bir getiri haline getirerek koruma çabası içerisindedirler. Doğal zenginlikler tanıtıldıkları ölçüde korunur ve ekonomik getirileri olur. İnci Kefali bu durumun en güzel örneğidir. Ayrıca şehirlerin dışarıdaki algıları bakımından güzelliklerinin ön plana çıkarılması büyük önem taşımaktadır. Bu yönüyle Van Gölü derinliklerindeki zenginlikler Van için büyük bir şanstır.”
VAN GÖLÜ’NÜN DAHA ÇOK TANITILMASI LAZIM!
Akkuş, tanıtımın Van Gölü için önemini dile getirerek, “Bu noktada bizler bu şansı ne kadar kullanabiliyoruz diye sormamız gerekiyor. Ne kadar büyük zenginlikleriniz olursa olsun, şayet bu güzellikleri tanıtamıyorsanız, turizm açısından koruyarak şehrin ekonomisine kazandıramıyorsanız oturup bu durumu düşünmeniz lazım. Van Gölü suları altındaki güzelliklerin tanıtılması için Prof. Dr. Mustafa Sarı başkanlığında oluşturulan bir ekiple farklı belgeseller çekildi. Bu belgeseller tanıtıma katkı sunan çok değerli çalışmalardır. Bu çalışmaların sayısını arttırarak yeni fikirler ortaya koymamız lazım. Su altındaki zenginliklerin tanıtılmasının yanı sıra dalış için gerekli alt yapının oluşturulması gerekmektedir” dedi.
VAN’A ‘VAN GÖLÜ MÜZESİ’ YAKIŞIR
Van Gölü Müzesi fikrini değerlendiren Akkuş, “Van Gölü, sahip olduğu tarihi, efsaneleri, su altı kalıntıları ve benzersiz biyolojik zenginlikleriyle bölgenin en önemli doğal varlıklarından birisidir. Bu niteliklerin bir araya getirilip, ziyaretçilere etkileşimli bir deneyim sunacak bir Van Gölü Müzesi kurulması fikri, şehrin tanıtımı, turizm potansiyeli ve ekonomik canlılığı açısından çok değerli bir girişim olacaktır. Yıllar önce Prof. Dr. Mustafa Sarı tarafından gündeme getirilen Van Gölü Müzesi fikrinin hayata geçirilmesi önemli bir girişim olacaktır” diye belirtti.
BU MÜZE VAN GÖLÜ’NE AÇILAN KAPI OLACAK!
Van Gölü Müzesi’nde yer alacak unsurları dile getiren Akkuş şunları aktardı: “Müzede, Van Gölü’nün oluşum sürecini anlatan görseller, interaktif haritalar ve video sunumlar yer almalıdır. Müzede su altı kalıntıları olmalıdır. Batık kale ve diğer su altı kalıntılarını gösteren maketler, su altı fotoğrafları ve sanal gerçeklik deneyimleri yer almalıdır. İnci Kefali ve sodalı gölde yaşayan mikroorganizmalara dair bilgiler ve görsel sunumlar müzede olmalıdır. Müzede ayrıca gölle ilgili efsaneler ve hikâyeler de mutlaka olmalı. Van Gölü Canavarı gibi efsanelerin anlatıldığı bölümler. Gölün ekolojik sorunlarını ve korunması için yapılması gerekenleri anlatan bilinçlendirme panoları ve interaktif alanlar da mutlaka müzede olmalıdır.”
“MÜZE VAN GÖLÜ’NÜN KADİM TARİHİNE IŞIK TUTACAK”
Müzenin sağlayacağı katkıları dile getiren Akkuş, “Van Gölü, yüzbinlerce yıllık tarihi birikimiyle öne çıkmaktadır. Su altındaki kale yapısı, eski liman yapıları ve su altındaki gizemli yapılar, Van Gölü'nün tarihsel zenginliğini gözler önüne sermektedir. Bu tarihi kalıntıların bir müzede sergilenmesi, bölgeyi ziyaret eden turistlere derinlemesine bir tarih yolculuğu sunacak ve şehirdeki turizm gelirlerini arttıracaktır. Van Gölü’nün kadim tarihine şahitlik etmek isteyen yerli ve yabancı turistler için bu müzede sunulacak görsel ve dijital materyaller, bölgenin tarihi zenginliğinin dünyaya tanıtılmasını sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
“VAN GÖLÜ MÜZESİ FİKRİ BÖLGENİN DOĞAL ZENGİNLİKLERİNİ KORUMA VE TANITMA AÇISINDAN BÜYÜK BİR DEĞER TAŞIYOR”
Akkuş, müzenin Van Gölü’nün korunmasına ve tanıtımına nasıl katkı sağlayacağını açıklayarak, “Van Gölü Müzesi fikri hem bölgenin doğal zenginliklerini koruma hem de tanıtma açısından büyük bir değer taşımaktadır. Van Gölü’nün jeolojik oluşumundan tarihi kalıntılarına kadar geniş bir perspektifle hazırlanacak bir müze, ziyaretçilere gölün eşsiz ekosistemini ve kültürel mirasını tanıtabilir. Aynı zamanda Van’ın turizm potansiyelini artırarak ekonomik katkı sağlayabilir. Bunun yanı sıra Van Gölü Müzesi farkındalık yaratma açısından önemli bir rol oynar. Van Gölü’nün karşı karşıya olduğu kirlilik ve iklim değişikliği gibi tehditlere dikkat çeker. Ayrıca Van Gölü’nde yaşayan endemik türlerin korunmasına yönelik bilinçlendirme çalışmaları da yapılabilir” dedi.
“VAN GÖLÜ MÜZESİ PROJESİ BÖLGENİN KİMLİĞİNİ GÜÇLENDİRECEK”
Akkuş, müzenin bir yapıdan ibaret olmayacağını ve kentin mirasını koruyacağını dile getirerek sözlerini şöyle tamamladı: “Van göz bebeği olan Van Gölü bu müze ile sadece doğal güzelliği ile değil, aynı zamanda bölgenin tarihine ve kültürüne de ışık tutabilir. Van Gölü Müzesi, Van’da müzecilik faaliyetlerine yeni bir soluk getirebilir. Bu müze ziyaretçilerine bölgenin arkeolojik, kültürel ve doğal zenginliklerini sunabilir. Van Gölü Müzesi fikri, sadece bir yapı değil, Van’ın zengin tarihini ve doğal mirasını koruyacak, bu değerleri yeni nesillere ve dünyaya tanıtacak bir kültürel yatırım olarak görülmelidir. Böyle bir proje, bölgenin kimliğini güçlendirecek ve Van’ın, Van Gölü’nün hak ettiği değeri görmesini sağlayacaktır.”