Ailesi Erciş’in Ernis köyünden olan, 1915 olaylarının ardından Çukurova’ya göç eden VanYaşar Kemal’in bu yıl 100’üncü yaşı kutlanıyor. Yaşamı boyunca Türkiye’nin dört bir yanına gezen, birçok bölgede ve kentte önemli eserler yazan, Van’da da Akdamar Kilisesi’nin kurtulması gibi önemli bir katkı sunan Yaşar Kemal, Van’da geçen zaman zarfında bir türlü sahiplenilmedi. Ailesi, Ernis’ten Çukurova’ya göç etmesine rağmen Van’ı eserlerinde işleyen usta yazar kentte hak ettiği görmezken, Yaşar Kemal isminde bir müze, kütüphane, müzesi gibi alanların olmaması büyük bir eksiklik olarak görülmeye devam ediyor. İsmi sadece bir parkta yaşayan Kemal’in adına bilimsel ve akademik etkinlikler de yapılmazken birçok kent bu anlamda usta yazarın adıyla devasa organizasyonlar gerçekleştiriyor. Van bu gibi birçok etkinliği sadece izlerken, usta yazarın 100’üncü yaşının kutlandığı 2023 yılında Şehrivan’a görüş veren usta ismi yakından bilen isimler, dünyanın tanıdığı ismi Van’ın sahiplenmemesini eleştirerek, bu durumun Van adına büyük eksiklik olduğuna vurgu yaptı.

YAŞAR KEMAL’İN BAHTSIZ DİYARI VAN, USTA YAZARI SAHİPLENMİYOR…

Van’da başlayan bir hikâye bu... Türk edebiyatının çınarı Yaşar Kemal’in hayat hikâyesi. Yaşar Kemal’in anne ve babası, Rus ordusu 1915’te Van’ı işgal edince Muradiye ilçesine bağlı Ünseli (Ernis) Köyü’nden Çukurova’ya göç ediyor. Usta yazar Yaşar Kemal, 1923’te Adana’da dünyaya gelip, Van’da doğup büyümemesine rağmen Van ile olan bağını hiç koparmıyor, birçok eserinde Van’ı anlatıyor. Öyle ki Van Gölü’nün güzelliği için “Dünyada hiçbir göl, hiçbir deniz, hiçbir su, Van Gölü’nün maviliğinde olamaz” diyor. Yaşar Kemal, “Ben Van’dan uzak yaşadım fakat destan, kilam ve Kürt dilinin varlığını bilinç ve beynimde hep yaşadım” diyerek Van’a olan sevgisini ve bağlılığı anlatıyor. Dünyaca ünlü yazar Yaşar Kemal, “Vanlılar kadar şehirleriyle ilgisiz insanlar hiçbir yerde göremezsiniz. Bundan dolayıdır ki, Van, Van olamayacaktır. Bahtsız diyar” ifadelerini kullanırken Van’ın sahipsizliğinden dert yanıyor.

YEĞENİ: YAŞAR KEMAL VAN’I ÇOK SEVDİ…

Usta yazar Yaşar Kemal’in ailesi her ne kadar Çukurova’ya göç etse de hâlâ Ünseli’de yalayan aile bireyleri bulunuyor. Bu isimlerden birisi Yaşar Kemal’in yeğeni Çetin Bayram. Yaşar Kemal’in köyü olan Muradiye ilçesine bağlı Ünseli Mahallesi’nde yaşayan Bayram, usta yazarla ilgili Şehrivan’a konuştu. Bayram, “Yaşar Kemal, Van’a sadece bir kere gelmiş. Ünseli’de birkaç gün kaldıktan sonra tekrar Adana’ya gitmiş. Van’a sadece bir kez gelmesine rağmen Van’ı çok sevmiş, değer vermiş ve eserlerinde de yazmış. Ünseli’den de bahsetmiş eserlerinde” diye konuştu. Bayram, Yaşar Kemal’in adında herhangi bir yer açmak isteyen olursa bu konuda her türlü desteği vereceğini dile getirerek, “Yaşar Kemal adı Van’da yaşatılmalı. O, Van’ı bu kadar sevip sahiplenirken Van’ın onu göz ardı etmemesi gerekir. Geçen yıl İzmir’de Yaşar Kemal Sempozyumu düzenlendi. İzmir’de de düzenlensin ama Yaşar Kemal’e dair bir sempozyum Van’da düzenlenmiyor? Yaşar Kemal gibi usta bir yazar neden hak ettiği değeri görmüyor? Yaşar Kemal adında bir kütüphane, müze, kültürevi açılabilir. Yaşar Kemal adı bir mahalleye, sokağa ya da okula verilebilir. Ünseli, Van Gölü’ne bakan, güneşi, doğası ayrı güzel olan bir mahalledir. Ben Yaşar Kemal adının yaşatılmasını çok istiyorum. Daha önce de dedim şimdi de diyorum; eğer müze, kütüphane ya da başka bir şey yapan olursa ben hazırım ve toprağımı veririm” dedi.

TEGV, Gönüllüler Günü’nü coşkuyla kutladı! TEGV, Gönüllüler Günü’nü coşkuyla kutladı!

VANLI GENÇ GAZETECİ HEM BELESEL HEM KİTAP İLE USTA YAZARI YENİDEN HATIRLATTI

Yaşar Kemal ile ilgili çalışmalar yapan isimler de bulunuyor. Vanlı gazeteci Adnan Deniz, Kemal’in hayatını ele aldı. Çekimleri ve hazırlanması bir yıl süren belgesel, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Aydın Doğan Genç İletişimciler yarışmasında ‘Yaşar Kemal” Röportaj kategorisinde birinci olurken yine “Mavi Ülkenin İnsanları” adlı belgeselle ile de ikinci olmayı başardı. Yaşar Kemal’a ilişkin Şehrivan’a görüş veren Deniz, usta yazarı bilmenin sanat olduğunu belirterek konuyla ilgili şunları söyledi: “Yaşar Kemal’i tanımak binlerce yıllık insanlık tarihine vakıf olmak, insanın ilk anlam arayışından günümüze dek süregelen bilme ihtiyacından doğan yaşamı anlama, anlamlandırma gayreti olan mistik bir öğreti sanatıdır! Evet, Yaşar Kemal’i bilmek bir sanattır! Onu ve onun gizeminde eserlerini okumak bu sanata yapılan en değerli yolculuktur. İnsanların, kim olduklarını bilme, nereden geldiklerini ve nereye gideceklerini bilebilme ihtiyacından doğan “evrenin belki de ilk soruları” sayılabilecek bu sorulara “sözlü kültür” heybesinden verdikleri cevaplar ilk defa Yaşar Kemal’in eserlerinde yazılı bir hal almıştır. “Kültür yadigârı hikâyelerimiz” bu eserlerde sözlü gelenekten yazılı geleneğe başarıyla aktarılmıştır.”

DÜNYA TANIYOR, VAN KIYMETİNİ BİLMİYOR!

Deniz, Yaşar Kemal’in Van ile olan bağını anlatarak şunları söyledi: “Bazen coğrafya, bağrından şahıslar yaratır, bazen de şahıs, yaşadığı coğrafyayı şaha kaldırır. İçinde büyüdüğü yedi bin yıllık kültürün mavi akıntılarına yüreğini kaptırmış Yaşar Kemal, dünya edebiyatında Van’ı adeta şaha kaldırmıştır. Eserlerinde iki yüzü aşkın sayfada Van’ın tüm caddelerini ve sokaklarını adımlamış yalnızca Feqiyê Teyran ve kuşlarını otuz sayfada anlatmıştır. Bu yüzden Yaşar Kemal’i Van’a bağlayan atalarıdır. Kopmak bilmez gönül bağıdır! Atadan, öteden beri Vanlı olan Yaşar Kemal, ninesinin ve annesinin anlattıkları üzerine yeni bir dünya inşa etmiştir. Çok uzağında olduğu bir memleketi düş dünyasında yeniden yaratmıştır.”

 

“YAŞAR KEMAL VAN’DA BÜYÜMEMESİNE KARŞIN, VAN’I İÇİNDE BÜYÜTMÜŞTÜR!”

Deniz, Yaşar Kemal’in Van’a olan hasretinin altını çizerek, “Van Hasreti ona tarih yazdırmıştır. Ve aynı hasret ona şiir, hikâye, roman yazdırmıştır. Yaşar Kemal Van’da büyümemesine karşın, Van’ı içinde büyütmüştür! Bir çocuk gibi başını okşamış, bir evlat gibi emrine amade olmuştur! Buna, eserlerinde coşkuyla yer verdiği Van caddeleri şahittir. Şerefiye sokakları, Ünseli tarlaları şahittir. Eserlerinde kendi deyimiyle naklettiği “sihirli Van Gölü” şahittir. Tarlada birlikte çalıştığı, aynı sofrada birlikte yemek yediği Eliyê Menco şahittir. Alparslan Anadolu Lisesinin koridorları şahittir! Ve derim ki; Ne doğduğun yerdir, ne doyduğun yer; aşk dolduğun yerdir ait olduğun yer” cümlelerini kullandı.

DENİZ: YAŞAR KEMAL’İN VAN AŞKI SAYFALARDAN TAŞMIŞ VE BU AŞK DÜNYAYI DÖRT BUCAK SARMALAMIŞTIR

Van’ın Yaşar Kemal’i sahiplenmemesine değinen Deniz, “Kor bir alev gibidir bu sorunuza yanıt vermek! Van’ımızın dünyaya bağışladığı, eserleri 40 dünya diline çevrilmiş, ülkemizde ve dünya çapında yüzlerce ödüle layık görülmüş ve en önemlisi iki yüzü aşkın sayfada Van’ı anlatmış bir destan yaratıcısına iki satırlık kıymeti çok görmek olsa olsa dikkat eksikliğimizdendir! Ya anlayamamışız ya tanıyamamışız ya da değerinin farkına henüz varamamışız! Dünyanın sahip çıktığı, bağrına bastığı bir edebiyat dehasına kendi öz memleketinden zeytin dalı uzatılamamış onun kocaman sevgisi karşılıksız bırakılmıştır! Buna gerekçe olarak, Yaşar Kemal’in Van’ı benimsemediği sunulacak! Ya da din düşmanıymış yakıştırmalarına maruz bırakılacaktı! Van’ı benimsemeyen Yaşar Kemal’in Van aşkı sayfalardan taşmış ve bu aşk dünyayı dört bucak sarmalamıştır” dedi.

USTA YAZARIN HAYATI BELGESEL OLDU…

Deniz, 2021 yılında başvurup kazandıkları yarışmayı aktararak, “Yaşar Kemal’in 1955 yılında “Yanan Ormanlarda 50 Gün” başlıklı röportaj dizisiyle almış olduğu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başarı ödülünü biz 65 yıl sonra “Mavi Ülkenin İnsanları” adlı röportaj ve belgeselimizle kazandık. Kazandığımız ödülü onun ruhuna ve vefatının 100. yılına ithafen Van halkına armağan ettik. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi adına katıldığımız ve 2021 yılında 40 üniversite arasında 1’inci seçilmenin haklı gururunu yaşadık. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Abdullah Özkan’ın özel davetlisi olarak üniversiteye davet edildik ve Onur Belgesiyle ödüllendirildik. Belgeselimize sesiyle can veren sevgili Deniz Zeybek’e, Teknik ve Kurgu sorumlumuz Farid Huseynzade’ye; yol göstericimiz ve kıymetli hocamız İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Eski Dekanı Prof. Dr. Sn. Suat Gezgin’e ve ismini “Deli Eden Mavilik” kitabımın 1. sayfasında yazdığım tüm dostlarıma sizlerin aracılığıyla bir kez daha canı gönülden teşekkür ederim” diye konuştu.

“YAŞAR KEMAL’İN ÜNSELİ’DEKİ AİLESİ YAŞAR KEMAL İÇİN HER TÜRLÜ FEDAKÂRLIĞI YAPMAYA HAZIRDIR”

Yaşar Kemal’in akrabasının her türlü fedakarlığı yapacağını belirten Deniz, “Van’ı her defasında cennet olarak betimleyen Yaşar Kemal’in Ünseli’deki ailesi Yaşar Kemal için her türlü fedakârlığı yapmaya hazırdır. Çetin Bayram, yakın akrabasıdır. Yaşar Kemal’i çok iyi bilen, benimseyen ve yücelten bir isimdir. Büyük Usta’yı o kadar iyi anlatıyor ki, gözlerinizin önünde beliriveriyor sanki… Onunla Verşek Tepesine gitmiştik. Hani Yaşar Kemal’in kalemlerini ve kâğıtlarını alıp koşarak gittiği o eşsiz mekân. Bu mekân onun yazılarını yazdığı, eserlerini biriktirdiği bir inziva alanıydı sanki. Bazen gün batımına kadar orada kalır, sözcülerin âlemine adeta ruh verirdi” ifadelerini kullandı.

TAŞTAN: YAŞAR KEMAL’İN YAZILARINDA, DİĞER ROMANLARINDA VE BAZI ESERLERİNDE VAN’IN YERİ VE ÖNEMİ AYRIDIR

Konuyla ilgili Şehrivan’a görüş veren Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zeki Taştan, Yaşar Kemal’in Van’ı işlediği eserlerini aktararak, “Yaşar Kemal’in külliyatında Van’ın ve yörenin yeri farklı ve zengindir. Yazarın birçok eserinde olduğu gibi Demirciler Çarşısı Cinayeti ve Yusufçuk Yusuf adlı romanları da bu hayatı yansıtan örnektirler. Yusufçuk Yusuf’ta Vanlı bir ailenin yaşam öyküsü nakledilirken gelenek ve göreneklerin katı bir şekilde devam ettiği görülür. Bir Ada Hikâyesi’nde Van’dan Baytar Cemil’i anlatan Yaşar Kemal, otobiyografisinden hareketle yazdığı Yağmurcuk Kuşu, Kale Kapısı ve Kanın Sesi adlı üçlemesinde de ailesinin Van’dan Adana’ya yaptıkları göçü ve göçün izlerini geniş ve etkili bir şekilde anlatır. Kimsecik adını verdiği üçlemede, göç etmelerine rağmen Van’a dair duyarlılığının ve acı bir göçün derin izlerini âdeta yaşamışçasına nakleder. Yaşar Kemal’in yazılarında, diğer romanlarında ve bazı eserlerinde Van’ın yeri ve önemi ayrıdır” diye konuştu.

TAŞTAN: YAŞAR KEMAL KÜLLİYATI BİNBİR ÇİÇEKLİ BAHÇE’DİR

Taştan, ‘Yaşar Kemal’in külliyatı Bin Bir Çiçekli Bahçe’dir’ diyerek, “Karıncanın Su İçtiği’nde Müküslü Fakiye Teyran’a Ağrı Dağı Efsanesi’nde Ahmede Hanî’ye genişçe yer ayıran Kemal, bölgede yaşayan Meme Alan, Siyabend ü Hece, Evdale Zeynikeve gibi Kürt destanlarından da haberdardır. Bu anlamda Kürt tarihine ve kültürüne ayrı bir önem veren Yaşar Kemal, Türk-Kürt kardeşliğini Malazgirt’le başlayan bin yıllık bir geçmişe dayandırır. Anadolu’daki farklı kültürlerin bin yıl boyunca birbirini beslediklerini söyleyen Yaşar Kemal, bu hamuru “Bin Bir Çiçekli Bahçe” olarak idealize eder. Bu vesileyle Yaşar Kemal’in hikâye, roman ve denemelerinde Çukurova başta olmak üzere Anadolu coğrafyası, kültürü ve folkloruyla oldukça zengin bir içerikle yansımıştır. Diğer bir deyişle Yaşar Kemal’in külliyatı Bin Bir Çiçekli Bahçe’dir” ifadelerini kullandı.

“ÜNSELİ’NDE BU ANLAMDA BİR KÜLTÜR EVİ VE MÜZE OLUŞTURULABİLİR”

Ünseli’de Yaşar Kemal adına kültür evi ya da müze açılması önerisinde bulunan Taştan, “Yaşar Kemal üzerine üniversitemizde dört lisans, üç lisansüstü çalışma yapılmış, akademisyenler ve öğrencilerimiz tarafından birçok yazı yayımlanmıştır. Ancak Yaşar Kemal’in ilk Nobel adaylarından biri olduğu, Türk ve dünya edebiyatındaki yeri, Van’ı tüm dünyaya tanıtması ve Türkiye genelinde altmıştan fazla lisansüstü çalışmanın yapıldığını düşündüğümüzde kendi memleketinde bu kadar çalışmanın yeterli olmadığını ifade ederek çuvaldızı kendimize batırmamız gerekir. Bu vesileyle konuyla ilgili birden fazla sempozyum ve çalışmalar yapılmalı, Yaşar Kemal ve eserleri bütün yönleriyle tartışılmalıdır. Diğer taraftan ailesinin, doğal olarak Yaşar Kemal’in eski köyleri Ünseli’nde bu anlamda bir kültür evi ve müze oluşturulabilir. Mesela, Yaşar Kemal genellikle her yıl dönümlerinde Adana’da doğduğu köyde anılıyor. Yetkili kurumlar nezaretinde Ünseli’de de anılması sağlanabilir. Bu Yaşar Kemal ve anısına saygı olduğu gibi Van’ı tüm dünyaya tanıtan bir yazara vefa borcu olarak görülmelidir” dedi.

Kaynak: ŞEHRİVAN ÖZEL: FATMA NUR POLATCAN-ÖMER AYKAÇ