Konuyla ilgili açıklamada bulunan Lokman Hekim Hayat Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Operatör Dr. Gülsüm Feyza Kızıltan, suda doğumun çok eski çağlarda birçok kültürde gerçekleştirildiğini ifade ederek, bu yönde kanıtların olduğunu söyledi. 1980’li yıllarda suda doğum ile ilgili bilimsel yayınların ve çalışmaların başladığını ve 1805 yılında Fransa’da bir hastanın evde suda doğum yaparak o zamanın Fransız dergisine kapak olduğunu belirterek, “1983 yılında bir doktor yüzlerce suda doğum gerçekleştirdiğini bilimsel ilk makalesiyle bildirmişti. 2016 yılına geldiğimiz zaman ise Amerikan Kadın Doğumcular Komitesi Derneği, 37 ile 45 hafta arasında suya girmesinde risk bulunmayan tüm hastalara suda doğumu önermektedir. Hem bu bilgiler ışığında hem de bir dönem İstanbul’da çalıştığım hastanede suda doğum ile ilgili bazı çalışmalar gördüm. Bunların neticesinde hastaların gerçekten doğuma olan teşviklerini, doğum sancılarının azaldığını, doğum desteğini annenin suda daha rahat olabildiğini görünce neden olmasın dedik ve bu sebeple Van’da da bir ilki gerçekleştirdik” dedi.
Suda doğumun, annenin sancılarının bir kısmını suda geçirerek doğumunu karada geçirmesi olduğunu belirten Kızıltan, “Suya doğum ise annenin sancılarının bir kısmını havuzda gerçekleştirdikten sonra doğumun suya olmasıdır. Suya doğumun birçok faydası var. Doğum süresini kısaltmakta, doğum sancılarını azalttığı için ağrı kesici ihtiyacını azaltmakta, anneyi normal doğuma teşvik etmekte ve suya doğan bebeklerin daha sakin bir doğuş hikayeleri olduğu için hayat boyunca bundan bir fayda alabileceklerini ummaktayız” ifadelerini kullandı.
"Hastaların enfeksiyon kapma olasılığı hiç yok"
Suda doğumun maliyet gerektirdiği için her hastanede uygulanmadığının altını çizen Kızıltan, “Su havuzlarına enfeksiyon olmaması için tek kullanımlık bir kılıf geçirilmekte, bu da doğum fiyatının maliyetini artırmaktadır. Hastaların enfeksiyon kapma ihtimalleri hiç yoktur. O yüzden hijyene dikkat ediliyor. Bu nedenle birçok hastane bunu uygulayamayabilir. Ama biz Lokman Hekim Hayat Hastanesi olarak suda doğum gerçekleştirdik. İlk hastamız, iki normal doğumdan sonra üçüncü doğumunu suda gerçekleştirdi. Bize ‘Çok farkı var hocam’ dedi. Böyle kolay bir doğum sonrası toparlama açısından oldukça olumlu tepkiler oldu. Bu da bizleri sevindirdi” şeklinde konuştu.
"Amacımız anneleri, su bebekleri ile evlerine yollamaktır"
'Suda doğum sırasında bebekler boğulabilir mi?' Sorusuyla çok sık rastladıklarını vurgulayan Kızıltan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birincisi, bebek zaten anne karnında sudan geldiği için suya doğması onun için çok olağan. İkincisi, havuzda bir ses olmadığı için bebek nefes almıyor. Üçüncüsü, bebeğin cildindeki bazı reseptörler hava ile temas etmediği için solunumunu başlatamıyor ve aynı şekilde boğaz içerisinde yerleşmiş olan bazı solunum reseptörleri yine su altındayken solunum yapmasını engelliyor ve aynı zamanda da kordon kanı devam ettiği için bebek hala oksijen almakta ve bu sebeple bebek suda boğulmamaktadır. O yüzden anneler gönül rahatlığı ile suya doğum yapmaktadırlar. Tabii ki suya doğum yapmak istemeyen hastalar da suda sancı çekip karada doğumunu gerçekleştirmektedir. Amacımız konforlu bir doğumla, annelerimizi güzel hatıralarla ve su bebekleri ile evlerine yollamaktır. Herkesin bu güzel doğumu tatmasını isteriz.”
Suda doğum yapacak hastaları kendilerinin belirlediğini belirten Kızıltan, “Suda doğum yapmak isteyen hasta sınırı 37 ile 42 hafta arasında olup, tansiyonu ve çok yüksek kiloya sahip olmayan, aktif kanaması, aktif bir enfeksiyonu yani ishali yoksa ve ikiz gebelik de değilse, hastaların hepsi suda girebilir. Suda olabilir ama suya doğuracak hasta grubunu biz belirlemekteyiz. Hangi hasta uygunsa onu biz belirliyoruz ama dediğimiz gibi bu şartlara haiz olan tüm hastalar suda sancılarını çekebilirler” dedi.