ŞEHRİVAN HABER: ORHAN SAĞLAM- ŞABAN BEYAZSAÇ
Van’ın en büyük sorunlarından biri olan yeşil alan problemi konuşurken, kentin betonlaşma süreci ise hızlanmaya devam ediyor. Kentin yeşil alan yüzdeliği her sene azalırken, kent de orman tabelasının ötesine geçemiyor. Yeşilden uzak bir çöl kentini ve beton bir kenti andıran Van’ın orman varlığı bir türlü istenilen seviyeye çıkmazken; betonlaşan kent betonarme yapılar ile kimliksizleşmeye de devam ediyor.
Orman varlığı konusunda Türkiye’de son sıralarda yer alan ve ormanlaşma oranı yüzde 2 bile olmayan Van, yeşil alanlara hasret kalırken, kronik hale gelen orman sorunu ise yıllardır devam ediyor. Tarih boyunca defalarca yıkılıp tekrar yapılan kent, çok katlı binaların, apartmanların arasında, kişi başına düşen 2 metrekareden düşük yeşil alan ortalamasıyla yerinde sayarken, betonlaşma süreci ise hızla devam ediyor. Van’ın bu noktadaki kötü gidişatı da bir kez daha gözler önüne serilirken, Van Çevre, Tarihi Eserleri Koruma Araştırma ve Geliştirme Derneği (ÇEVDER) Başkanı Ali Kalçık da Şehrivan’a önemli açıklamalarda bulunarak, kentin yeşil alan sorununa bir kez daha dikkat çekti.
VAN’IN YEŞİL ALANALARI GİDEREK EKSİLİYOR!
Van’ın yeşil alanları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan ÇEVDER Başkanı Ali Kalçık, “Van’da her sene milyonlarca ağaç dikiliyor ama bakım olmadığından dolayı hepsi de belli bir süre sonra kuruyup gidiyor. Van’da kent ormanı var ve devasa da bir tabelası var. Ancak içesinde orman yok. Tabi kentin coğrafi hava koşullarından dolayı ağaçlar da çok emek istiyor. Ağaç kültürümüz olmadığından dolayı da çok bir önem vermiyoruz. Toprakla buluşturup arkamızı dönüyoruz. Bunlarla da kalmayıp mevcut ağaçları da yok ediyoruz.
Canların yaşayabilmesi ve insanların sağlıklı nefes alabilmeleri için ormanların önemi çok büyüktür. Bu anlamda Van’ın yüzdelik bakımında çok gerilerde olması ve bir türlü bu oranı düzeltmemesi ciddi bir eksikliktir” dedi.
“ÇATIDAN VE BETONDAN BAŞKA BİR ŞEY GÖZÜKMÜYOR”
Vanlıların yeşil alan konusundaki duyarsızlığına tepki gösteren Kalçık, şunları söyledi:
“Havaların ısınmasıyla birlikte ağaçlarda çiçekler açmaya başladı. Ağaçlar, ormanlar ve yeşil alanlar insan sağlığı açısından da önemlidir. Van olarak giderek betonlaşıyoruz. Kentin birkaç yerindeki parklar olmazsa yeşil alan göremeyeceğiz. Orta refüjler eskiden yem yeşildi, şimdi ise onlarda betonlaştırıldı. Çok geniş bir coğrafyaya sahip olmamıza rağmen çöl ve betondan başka bir şeyimiz yok. Yüksek bir yerde Van’ı izlediğiniz zaman kentte çatıdan ve betondan başka bir şey gözükmüyor. Oksijensiz kaldık ve yaşanılacak bir şehir statüsünden çıktık. Kişi başına düşen yeşil alanımız giderek azalıyor.”
“EN BÜYÜK TEHDİT İKLİM KRİZİ”
yok edildiğinin altını çizen Kalçık, “ Yeşil alanlarımız enerji, madencilik, mega projeler, endüstriyel tarım gibi faaliyetlerle, rant uğruna yok ediliyor. Orman idaresi, orman ekosistem değil, kereste gözüyle görüyor. İklim krizine karşı en önemli karbon yutak alanı olan ormanlarımızdan tek bir dalın dahi kopartılmasına tahammülümüz yok. Ormansızlaşmaya neden olan tüm faaliyetler acilen son bulmalıdır. Biz ormanları sadece Dünya Ormancılık Günü'nde hatırlıyoruz. En büyük tehdidin iklim krizi ve biyolojik çeşitlilik kaybı olduğunu bir kez daha hatırlatıyorum. Su ve orman ilişkisinde kullanılabilir suyun yüzde 50’sinden fazlasının ormanlardan geldiğini ormanları korumanın iklim değişikliğiyle mücadele için vazgeçilmez olduğunu öğrenmeliyiz” dedi.
“ORMAN VARLIĞININ ARTIRILMASI GEREKMEKTEDİR”
İklim krizi ve biyolojik çeşitlilik kaybının sorunlara yol açtığını belirten Kalçık, “Su ve gıda güvenliğinden sağlık sorunlarına, aşırı hava olaylarından iklim kaynaklı göçlere kadar yol açtığı büyük sorunlar sebebiyle günümüzün en büyük tehditleri olarak değerlendirilmelidir. Bu sorunların çözümü için ilk sırada ormanların korunması ile orman varlığının artırılması gerekmektedir. Ormanların canlılar için sayılamayacak hizmetler sunduğunun ormanların insan sağlığı için önemli oluşu bu doğal varlıkların titizlikle korunması gerektiğine dikkat edilmelidir. Ormanlar okyanuslardan sonra en büyük karbon yutaklarıdır. Dünya ormanları, barındırdığı 60 bin ağaç türü, yüzbinlerce börtü, böcek, mantar, bitki türü ile dünya karasal biyolojik çeşitliliğin yüzde 80’inden fazlasına yaşam alanlarıdır” ifadelerini kullandı.
“ORMANLAR YOK EDİLİYOR”
Dünyada orman varlığı hızla yok edildiğine dikkat çeken Kalçık, şunları söyledi: “ Son 300 yılda Amerika Birleşik Devletleri’nin yaklaşık 1,5 katı kadar orman alanı yok edildi. Son 50 yılda sadece yaşamı ormana bağlı türlerdeki kayıp yüzde 47 oldu. Bununla birlikte iklim krizinin etkisiyle yaşanan orman yangınlarındaki artış da, bu çok kıymetli doğal varlıklarımızın yok olmasına sebep oluyor. Her bir orman tahribatı, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybının yarattığı sorunların artması demektir. Çeşitli amaçlarla tahrip edilen ormanların kaybı yaşamın kaybıdır. Küresel olarak gerçekleştirilen orman tahribatları, iklim krizi ve biyolojik çeşitlilik kaybının ana nedenlerini oluşturuyor”
HER YIL ORMANLAR BİRAZ DAHA EKSİLİYOR!
Kalçık, “Orman alanlarında madencilik, enerji, turizm, ulaşım, alt yapı yatırımları vb. gibi ormancılık dışı uygulamalar için verilen izinlerin, orman varlıkları için tehlike oluşturduğunu ormancılık dışı uygulamalar için verilen izinler ormanların tahribine neden olurken, biyolojik çeşitliliğin azalmasına neden olan parçalanmayı da artırıyor. Ormanlarda, 2012-2020 yılları arasında madencilik, enerji ve diğer kullanımlar için verilen izinlerin miktarı 450 bin hektarı geçti. Bu oran, aynı dönemde yanan 87 bin 342 hektar orman alanının yaklaşık 5 katını oluşturuyor. Son yıllarda Turizmi Teşvik Kanunu’ndaki değişiklikler ile Orman Kanunu’na eklenen EK-16 maddesi ile yasalarda orman tahribatına neden olan uygulamaların kapsamının daha da genişletilmesi orman varlığı için büyük risk oluşturuyor” şeklinde konuştu.
“ORMAN YERİNE YALNIZCA TABELASI KALIYOR”
Kalçık, son olarak şunları kaydetti: “Ormanlar, iklimi düzenleme, su temini, sel ve taşkınları önleme, kuraklık etkilerini azaltma işlevleri ve sahip olduğu biyolojik çeşitlilik nedeniyle, iklim kriziyle mücadele ve biyolojik çeşitliliğin korunması konularında çok önemlidir. Bu durumun sadece insan için değil, doğadaki tüm canlıların hakkının korunması için ormanların korunması ve korunan orman alanlarının artırılması gereklidir. Ormanların önemi anlatmakla bitmezken bölgenin ve ilimizin orman yetersizliği, bölgedeki mevcut ormanların yakılması ve birçoğunun söndürülmesine müsaade edilmemesi ve her yıl popülist söylem ve uygulamalarla maalesef orman yerine yalnızca tabelası kalıyor”
“ORMAN VE SAZLIK ALANLAR KORUNMALI”
“Daha önce oluşturulan orman alanların korunmadığını görüyoruz. Mevcutların ağaç ölümüne terk edildiği, kent ormanı ve benzerlerin yok olduğu, zaten yok denecek derecede olan orman alanların korunmadığı ve geliştirilmediği, orman yerine geçecek sazlıkların korunamadığı sazlık alanlarla ilgili yanlış algılar yaratılarak (bataklık) kurutulmalı gibi söylemlerle sazlıkların imara açılması ya da tarım alanı olarak değiştirilmesi yanlıştır. Yol yapılması, dolgu yapılması vb. Uygulamalardan dolayı sazlıklarda bitme noktasına getirilmiştir. Sazlıkların, biyolojik arıtma işlevini görmesi binlerce canlıların üreme alanları olması ve en önemlisi ormandan daha fazla oksijen sağlandığı halde korunmaması ve orman alanlarının geliştirilememesi ormana ve sazlıklara verilen önemin ölçüsüdür”