Van Gölü’nde küresel ısınmaya bağlı yaşanan su seviyesindeki düşüş devam ederken, su yüzeyine çıkan mikrobiyalitler bölgede 20 bin insanın geçim kaynağı olan “balıkçılık” için büyük bir tehlike oluşturuyor.
KURAKLIK GÜN YÜZÜNE ÇIKARDI
Küresel iklim değişikliğine bağlı kuraklık nedeniyle 3 bin 712 kilometrekarelik alanıyla dünyanın en büyük sodalı gölü, Türkiye’nin ise en büyük gölü olma özelliğine sahip Van Gölü, küçülmeye devam ediyor. Dalış turizmi için de büyük önem taşıyan gölde, dünyanın en büyük mikrobiyalitleri suyunun çekilmesiyle birlikte gölün değişik sahillerinde gün yüzüne çıkıyor.
SAHİL KESİMLERİNE DAHA DİKKATLİ OLUNMALI
Geçen yıllara oranla sıcaklığın yükselmesine bağlı buharlaşmanın iyice artması dolaysıyla Van Gölü'ndeki su seviyesi iyice düştü. Bu yıl ilkbahar ve kış mevsiminde yağışların istenilen seviyede gerçekleşmemesi nedeniyle Van Gölü başta olmak üzere birçok göl, baraj, akarsu ve su kaynaklarında azalma oldu. Suyun sığ olduğu noktalarda çekilmenin ciddi boyutlara ulaştığı Van'ın Gevaş, Erciş ve Muradiye kıyılarında binlerce yılda oluşan yeni mikrobiyalit (mercan) alanları ortaya çıktı. Suyun çekilmesi ve mikrobiyalitlerin ortaya çıkmasıyla başka bir sorunu da beraberinde getirdi. Geçmiş yıllarda balıkçıların ağ attığı alanlardaki su seviyesinin düşmesiyle, bu bölgede de yükselmeye başlayan mikrobiyalitler hem ağlara hem de teknelere zarar verebilir durumda. Konunun uzmanları balıkçıları uyararak sahil kesimlerine daha dikkatli olmalarını uyardı.
VAN GÖLÜ’NÜN GÜNEY DOĞUSUNDAKİ KIYILARA DİKKAT
Van Gölü 3 bin 712 kilometrekarelik alanıyla beraber ülkemizin en büyük gölünü oluşturduğunu ifade eden Van YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, “Van Gölü sahip olduğu eksterm su kalitesiyle beraber özel bir ekosistem. Çünkü pH’sı 9.5, 9.7’lerde ve tuzluluk oranını binde 21. Van Gölü’nün sahip olmuş olduğu bu özel karakterden dolayı gölün tabanında organasedimenter yapılar, mikrobiyalitler yada Prof. Dr. Mustafa Sarı’nın deyimiyle Van Gölü mercanları mevcut. Van Gölü’ndeki mikrobiyalitler adeta ağaç gibi yapılar ve bir ağaç gibi yüzeye doğru çıkıyorlar. Adeta gölün tabanındaki devasa direkler gibi. Şu ana kadar Van Gölü’nün tabanındaki mikrobiyalitler, gölün su seviyesi düşmeden önce su yüzeyi ile aralarında en az 1-2 metrelik bir fark vardı. Fakat göl su seviyesinin düşmesiyle beraber özellikle gölün güney ve güney doğu kısmındaki mikrobiyalitler ya yüzeye 50 santim 30 santim mesafe, yada tamamen yüzeye çıktılar. İşte bu nedenden dolayı geçmiş yıllarda balıkçıların tekneleriyle beraber üzerinde geçtiği mikrobiyalitler artık yüzeye çok yakın.
BALIKÇILARIN CAN GÜVENLİĞİ AÇISINDAN SORUN TEŞKİL EDİYOR
3-5 yıl önce sorunsuz bir şekilde üzerinden geçtiğiniz mikrobiyalitler artık balıkçılılar için bir tehlike oluşturuyor. Bu sebepten dolayı gölün güney ve güney doğu kısımlarında özellikle kıyıya yakın seyreden teknelerin dikkatli gitmesi gerekiyor. Çünkü eskiden rahatlıkla gittiğiniz yerde şimdi tam yüzeye yakın bir mikrobiyalitin tepesi bulunabilir. Yada geçmişte ağ atıp sorun yaşamadığınız yerde artık ağlarınız mikrobiyalitlere takılabilir. Bu hem binlerce yılda oluşan mikrobiyalitler için bir sorun, hemde can güvenliği balıkçılık açısından bir sorun teşkil ediyor” dedi.