ŞEHRİVAN HABER: ORHAN SAĞLAM-FATMA NUR POLATCAN
Dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü’nün kirliliği ve korunması konusu gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Van ile çevresinde son yıllarda azalan yağış ve artan buharlaşma, Van Gölü'ndeki su seviyesini düşürürken, bir taraftan da gölün temizlenmesi hususu için çalışmalar sürüyor. Dip Çamuru temizliği ve diğer tedbirlerle son yıllardaki kirli görüntüsünden kurtarılmaya çalışılan göl buna rağmen S.O.S. vermeye devam ediyor. Erciş ilçesi Sahilkent Mahallesi ve Tuşba’nın Molakasım Mahalesi’nde son günlerde görülmeye başlanan yosun yoğunluğu artarken en temiz kabul edilen bölgelerde sıkça görülmesi tedirginliğe neden oluyor. Kirliliğin etkisiyle birlikte kıyı şeridi yosunlarla kaplanırken, rüzgarlı havalarda etkisini sürdüren yosun ise gölü yeşile boyuyor. Ortaya çıkan bu görüntü gölün geleceği için endişe yaratırken, uzman isimler Şehrivan’a çarpıcı açıklamalarda bulundu. Van YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, Van Gölü’nün kirliliğinin çok fazla olduğunu ve yosunların ise kirlilik için bir sinyal olduğunu söylerken, çevreciler de göl için kalıcı adımların atılması gerektiğini belirtiyor.
VAN GÖLÜ’NÜN EN TEMİZ SAHİLLERİ YOSUN KİRLİLİĞİ İLE KARŞI KARŞIYA!
Farklı noktalardaki kirliliği nedeniyle ciddi çabanın harcandığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın geçtiğimiz günlerde aldığı bir karar ile koruma konusunda adımlar attığı Van Gölü uyarılar vermeye devam ediyor. Son birkaç yılda kirliliği bariz bir şeklide görülen Van Gölü’nde son birkaç aydan bu yana da yosun ve en güzel sahillerdeki kirlilikler dikkat çekiyor. Çok yoğun kullanılan ve şehirden uzak bölgelerde bile görülmeye başlayan kirlilik tehdit ederken, son aylarda kentteki herkesin dikkatini çeken görüntülerin kirlilik konusunda ihmal edilmemesi gereken bir durum olduğu öğrenildi.
KİRLİLİK YOSUNLARLA KENDİNİ GÖSTERİYOR!
Konuya ilişkin konuşan Van YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, Van Gölü’nün bin 650 rakımda kapalı bir göl olması nedeniyle biyolojik döngüsünün yavaş olduğunu belirtti. Her türlü ekosistemin kendisine gelen kirliliği belli bir ölçüye kadar özümseyebildiğini; ancak bu özümseyebildiğinin üstünde bir kirlilik yaşandığında ekosistemin bazı sinyaller verdiğini ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Akkuş, “Bu kimi zaman Marmara’da olduğu gibi müsilaj olarak ortaya çıkıyor. Van Gölü gibi iç ekosistemlerinde de alg patlamaları ya da ‘yosunlaşma’ dediğimiz şekilde ortaya çıkıyor. Aslında son yıllarda havzada çok sıkça alg patlamalarına rastlıyoruz. Geçen yıllarda baraj göllerinde ciddi alg patlamaları oldu ve bununla birlikte birçok balık ölümleri meydana geldi. Bugünlerde de Mollakasım ve Van Gölü’nün Erciş kıyılarında ciddi bir şekilde alg topluluklarının yoğunlaştığını, yosunlaşmanın arttığını görüyoruz. Tabandaki kayaların üstündeki alg toplulukları aşırı derecede meydana geliyor” dedi.
AKKUŞ: VAN GÖLÜ’NÜN KİRLİLİK YÜKÜ FAZLA
Yosunlaşmanın şu an için ciddi bir tehdit oluşturmadığını; ancak Van Gölü’nün verdiği sinyalle kirlilik yükünün fazla olduğunu gösterdiğini dile getiren Akkuş, “Geçmiş yıllarda bu tip manzaralara hiç denk gelmiyorduk. Maalesef bu yıl yoğun bir şekilde yosunların olduğunu görüyoruz. Göldeki sığ alanlarda sıcaklığın artması, besin tuzlarının fazlalaşmasına bağlı buradaki alg ve yosunlar için uygun bir ortam oluşuyor. Aslında Van Gölü bize bir sinyal veriyor. Van Gölü, kirlilik yükünün çok fazla olduğu yönünde bir sinyal veriyor. Dolayısıyla Van Gölü’nün etrafındaki bütün arıtmaların tam kapasiteyle çalışması gerekiyor. Şayet arıtmaların tam kapasiteyle çalışmaması ve kirliliğin artmasıyla yosunlaşma manzaralarını artarak görmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
KALÇIK: MÜSİLAJ SORUNU GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR
Yosun sorunuyla ilgili konuşan Van Çevre Derneği (ÇEVDER) Başkanı Ali Kalçık, “Dünyanın her tarafında suların çekilmesinden sonra müsilaj sorunu gün yüzüne çıkıyor. Aynı şekilde Van Gölü de kuraklıktan dolayı ciddi su çekilmesi yaşıyor, bunun yanında bir de gölde ciddi kirlilik var. Kuraklıktan ve kirlikten dolayı bu yosunlar oluşuyor. Bu yosun da oradaki canlı organizmaları tehlike altına atmaktadır. Aynı şekilde insanlarımızın sahili kullanmasına da engel teşkil etmektedir. Yıllardır gölde bu sorunlar oluşuyor ve çağrılarımız da devam ediyor.” dedi.
“EVSEL ATIKLAR GÖLE DÖKÜLÜYOR”
Van’ın değeri olan gölün korunması için kalıcı adımların atılması gerektiğini ifade eden Kalçık, “Van Gölü kirlenmeye devam edilirse artık kullanılmayacak bir hal alacak. Van’ın değerlerini yok etmeyelim. Göle akan 120 tane dere var ve 20 tanesi yerleşim alanlardan geliyor. Bu derelerden ciddi anlamda evsel ataklar göle dökülüyor. Yosunların oluşmasındaki kirlilik sorununu yine biz yaratıyoruz. Suların çekilmesiyle bu kirlilik müsilajı oluşturuyor. Arıtmadaki su temiz gözüküyor ama göle akan kirli bir görüntü var.”
DAĞER: İLERİ BİYOLOJİK TESİSLERİN ARTIRILMASI GEREKMEKTEDİR
Vangölü Aktivistleri Derneği Başkan Yardımcısı Ali Emrah Dağer ise şunları söyledi: “Gözlemlerimiz doğrultusunda kuraklık ve kirlilik ile etkili olan mevsim normalleri dışında Van Gölü’nde renk değişimi ve yosunlaşma yaşanıyor. Van Gölü’nün kapalı bir havza olması neticesinde bazı bölgelerde sirkülasyon olmadığı için kirlilik ve kuraklık ile zarar görmektedir. Bütün arıtmaların eksiksiz olarak çalışması ve ileri biyolojik tesislerin artırılması gerekmektedir. Van Gölünü hiçbir koşulda artık kirletmemeliyiz. Kirletici kaynakların artık sona ermesi gerekmektedir. Bu önemlerin alınmaması halinde yosunlaşma da yaşanabilir ve bazı bölgelerinde bozulmalar meydana gelebilir. Tabi ki konunun ehemmiyeti neticesinde gerek bölgemizde bulunan kıymetli uzmanlarından gerek dışarıdan bu konuda uzman kişilerin ışığında destek alarak yön tayin edilmeli, halkımız bilinçlendirilmelidir.”
“GÖL ÇEKİLİYOR VE KURUYOR”
Kirlilik ve kuraklık sorunları her geçen yıl kendisini daha çok hissettiriyor diyen Dağer, “Kirletici kaynaklar havzada tamamı insan eliyle gerçekleşiyor. Bu konuda artık bilinçli bir topluma evrilmemiz gerektiği yönündedir. Çünkü su kaynaklarımız kuraklık ve kirlilikten zarar görüyor. Temel ihtiyacımız için bu etkiler ile aşırı tüketimde işin içine dahil olunca bir yıllık biriken suyun limitlerini aşarak sonraki yıllarda kullanmamız gereken suları da kullanmış oluyoruz. Aslında her bireyin unutmaması gereken bir durum ve konu haline dönüşmelidir. Havzada kullandığımız kaynaklar sınırsız değildir. Bu yüzden suların mutlaka yönetim planı oluşturulmalıdır.” Şeklinde konuştu.
“KAYBETMEDEN KIYMET BİLİNMİYOR”
Dağer, son olarak sözlerini şöyle tamamladı: “Van Gölü, bir gölden fazlasıdır güzelliklerle doludur. Ayrıca tarihi ve doğal güzellikleri ile bu eşsiz ekosistemin korunması için artık somut adımlarla katkı sunmak ve bu konuyu kapatmak üzere çözülmelidir. Havzayı besleyen su kaynaklarının korunması ile ilgili ivedi çalışma başlatılmalıdır. Ayrıca tarım, sanayi ve halkın kullanım alanları için su yönetimine yönelik çalışma yapılmalı ve bilinçlendirici çalışma yapılmalıdır. Maalesef insanlar kaybetmeden kıymet bilemiyor. Bu durum korkutucudur aslında etkinliklerle hep güzellikleri göstermemizin sebebi sahip olduğumuz güzelliklerin farkına vardırma ve coğrafyayı şans görüp kıymet bilmesini sağlamak istemektir. Fakat insanlara ulaşma sayımız ve farkındalıklar ile daha fazla artıyor.