VAN

Van Gölü mü, Bitlis Gölü mü? İşte uzmanların görüşü…

Uzun yıllardır Van ve Bitlis kentleri arasında tartışma konusu olan Van Gölü, Bitlis Belediye Başkanı Nesrullah Tanğlay’ın geçtiğimiz günlerde bir değerlendirmesi ile yeniden gündem oldu. Van Gölü’nün 3’te 2’sinin Bitlis sınırları içinde olduğunu belirten Tanğlay’ın açıklaması sonrası birçok kesimde konu yeniden tartışılırken Şehrivan o tartışmalar için işin uzmanlarının görüşüne başvurdu.

Abone Ol

ŞEHRİVAN ÖZEL: FATMA NUR POLATCAN-VEYSEL İZGİ

Uzun yıllardır Van ile Bitlis arasında bir isim tartışmasına konu edilen Van Gölü geçtiğimiz günlerde bir kez daha gündeme geldi. Bir grup gazetecinin Turistik Tatvan Ekspresi ile Bitlis ziyaretinde gazetecilere konuşan Bitlis Belediye Başkanı “Van Gölü’nün adı değişmeli” gibi bir çıkış yaparken tartışmalar bir kez daha alevlendi. 3 bin 755 kilometre karelik bir yüz ölçüme sahip gölün 3’te 2’lik kısmının gölde yer almasından dolayı gölün isminin Bitlis Gölü olması gerektiği yönündeki açıklaması sonrası sosyal medya konuyu tartışmaya başladı. On yıllardır devam eden tartışmalar sürerken de bilim insanları esas tartışmanın korunması üzerinden yapılması gerektiğini ifade etti. Konuyla ilgili Şehirvan’a konuşan Van YYÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulaziz Kardaş, “Van Gölü’nü koruyan herkes gölün sahibidir” şeklinde yorum yaparken Van Gölü’ne dair çalışmalar yürüten önemli isimler ise gölün isminin değil kirlilik ve benzeri olumsuzluklardan kurtarılacak şekilde kaderinin değiştirilmesi gerektiğini ifade etti.

BİTLİS BELEDİYE BAŞKANININ AÇIKLAMASI İLE TARTIŞMA YENİDEN BAŞLADI

Bitlis Belediye Başkanı Nesrullah Tanğlay, geçtiğimiz günlerde ilginç bir tartışma başlattı. Van Gölü’nün 3’te 2’sinin Bitlis sınırları içinde olduğunu belirten Tanğlay, “Van Gölü'nün isminin Bitlis Denizi olması lazım. Çünkü Van Gölü'nün 3'te 2'si Bitlis sahili. Ahlat, Adlicevaz, Tatvan'da; kadastro sınırı da bizde. Onun için bizim Van Gölü'nün isminin değişmesi ve Bitlis Denizi olması lazım diye düşünüyoruz” dedi. Bu açıklama gündeme bomba gibi düşerken, Van Gölü’nün isim ve sınır tartışması yeniden gündem oldu.

KARDAŞ: BU TARTIŞMA CUMHURİYET’İN İLK YILLARINDAN BERİ VAR

Van ve bölge illerine dair akademik çalışmaları ile bilinen Prof. Dr. Aziz Kardaş, Şehrivan’a yaptığı değerlendirmede Van Gölü’nün Bitlis’e mi Van’a mı ait olduğu ile ilgili tartışmaların olduğunu belirterek, “Van Gölü’nün Van’a mı, Bitlislilere mi ait olduğu ile ilgili Cumhuriyet’in daha ilk yıllarından itibaren tartışmalar var. 1923’te Cumhuriyet ilan edildikten sonra ülkede yeni bir idari taksimata gidildi. 1929 yılında özellikle Doğu Anadolu’da idari taksimata gidildi. Bu idari taksimat aslında tarihi geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan Bitlis vilayeti ilçe haline getirilerek Muş’a bağlandı. Bitlis’in hâkim olduğu ilçelerde diğer vilayetlere bağlandı. Bir kısmı Muş’a verildi. Bir kısmı da Van’a verildi. Ahlat ve Adilcevaz ilçesi Van’a verilince Van Gölü etrafındaki en büyük sınır Van ili vilayetine ait olmuştur. Dolayısıyla bu nazardan bakınca 1935 yılına kadar Van Gölü demek doğrudur” dedi. 

“COĞRAFİ OLARAK BİTLİS’E, TARİHİ OLARAK DA VAN’A AİT”

Van Gölü’nün coğrafik olarak Bitlis’e, tarihsel olarak ise Van’a ait olduğunu dile getiren Kardaş, “Bitlis tekrar vilayet olunca Van’a verdiği Ahlat ve Adilcevaz ilçelerine kendisine bağladı. Dolayısıyla bu defa Van Gölü etrafındaki en büyük yüzölçüme sahip olan Bitlis ilidir. Bitlis Belediye Başkanı Nesrullah Tanğlay bey geçtiğimiz günlerde Van Gölü’nün adının değişmesi ve yeni isminin 'Bitlis Denizi' olması gerektiğini söyledi. Coğrafi olarak baktığımızda Van Gölü’nün büyük bir kısmı Bitlis ili sınırları içerisinde yer alıyor. Ama tarihsel olarak baktığımızda Van Gölü’ne Tatvan Gölü, Ahlat Denizi, Van Denizi diyenler var. Dönem dönem Van Gölü’nün ismi farklı şekilde dile getirilmiştir. Dolayısıyla bu tip tartışmalar da tarih boyunca hep olmuştur. Coğrafi olarak baktığımızda Van Gölü’nün büyük bir kısmı Bitlis ili içerisindedir ama sonuçta yerleşmiş bir isim var. Yüzlerce yıldır Van Gölü olarak adlandırılıyor” diye konuştu. 

KARDAŞ: VAN GÖLÜ’NÜ KİM KORUYORSA SAHİBİ DE ODUR”

Van Gölü’nü koruyan ve sahiplenen herkesin gölün sahibi olduğunun altını çizen Kardaş, “Van Gölü’nün Bitlis’e mi Van’a mı ait olması çok da önemli değil. Önemli olan dünyanın güzide gölü olan, güzelliğiyle nam salmış Van Gölü’ne kimin sahip çıktığı ve kimin koruduğu. Van Gölü her sene çok daha kirletiliyor. Her tarafı pislik içerisinde. Van Gölü’nde yüzülemiyor, yararlanılmıyor. Osmanlı döneminde Van, Tatvan, Ahlat arasında Van Gölü’nde çalışan gemiler vardı. Şimdi ulaşım diye bir şey yok. Van Gölü’nün etrafına ahırlar kurulmuş. Buradan akıtılan pislikler maalesef Van Gölü’ne gidiyor. Bu durumda Van Gölü’nün Bitlis’e mi Van’a mı ait olduğu önemli değil. Önemli olan dünyanın değeri olan Van Gölü’nü kim koruyor, kim sahip çıkıyor. Van Gölü’nü kim koruyorsa bana göre sahibi de odur. Van Gölü başka bir ilde olsa çok daha farklı bir şekilde olurdu. Önemsenirdi. Ama maalesef burada önemsenmiyor” diye aktardı. 

“İSMİ DEĞİL KADERİ DEĞİŞSİN”

Öte yandan uzun yıllar Van Gölü ile ilgili çalışmalar yapan ve Van Gölü ile ilgili önemli eserlerde de imzası bulunan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı ise göl ile ilgili esas tartışmaların korunması üzerinden yürütülmesi gerektiğine vurgu yapan çokça beyan verdi. Sarı, hem eserinde hem de değerlendirmelerinde Van Gölü’nün tarihsel süreç içerisindeki değişimleri, coğrafi zenginliği ve katma değerlerinden söz etti. Asırlar boyudur kentin göl ile yeterli bir ilişki kurmadığını, gölden faydalanmadığını vurgulayan Sarı, Van Gölü’nü isim tartışmalarına konu etmek yerine bu değerin korunması, yaşatılması ve korunması üzerinden bir süreç yürütülmesi gerektiğine vurgu yaptı. Sarı, ismini değiştirmek yerine kaderini değiştirme önerisi yaptığı göl ile ilgili olarak, “İsmi için kavgaya tutuştuğumuz göl için ne yaptık bugüne kadar?” diye düşünmenin de şart olduğunu ifade etti.

KİRLİLİK VE KURAKLIK EN BÜYÜK SORUN

Öte yandan Van Gölü’nün son yıllarda yaşadığı büyük problemler ise uzmanların görüşlerini destekler nitelikte. Onlarca yıldır devam eden orantısız kirlilik, katı atıklar ve atık sular ile kirletilen Van Gölü adeta yok olma ile karşı karşıya kalmaya başladı. Son yıllarda S.O.S. veren ve uzmanların ciddiyetle kirlilikten korunmalı çağrısı yaptığı Van Gölü, zaman zaman kirli görüntüsü ile üzerken bir taraftan da küçülme ile endişe yarattı. Küresel ısınma ve kuraklık kaynaklı olarak büyük oranda su kaybeden Van Gölü’ndeki çekilme de ayrı bir endişe konusu olurken uzmanlar da bu konuya vurgu yapmayı sürdürdü. 

VAN GÖLÜ TARİH BOYUNCA HANGİ İSİMLERLE ANILDI?

Öte yandan ilk kayıtların oluşturduğu M.Ö.1112-1074 tarihlerinde birinci Tiglat Pileser Kitabesi’nde ‘Yüksek Deniz’, ‘Batı Yüksek Denizi’ gibi isimlerle anılmaya başlayan Van Gölü tarih boyunca farklı isimlerle anıldı. Bölgede hüküm süren devletler değiştikçe ismi de değişen Van Gölü, Asurlar döneminde Nairi Denizi, Yüksek Deniz, Yukarı Deniz, Dalgalı Deniz, Batı Denizi gibi isimler aldı. Hatta tarih içinde zaman zaman Van Deryası, Van Denizi, Ahlat Deryası, Erciş Deryası, Tatvan Deryası gibi isimler kullanıldı.